Translate.vc / Portuguese → Turkish / Quo
Quo translate Turkish
242 parallel translation
Isto é o Quid Quo Pro.
Bu bana ödemen gereken bir karşılık.
Que pode ela fazer, a "Quo Vadis"?
Ne yapsaydı hacı kızımız?
Bones, o desenvolvimento normal deste planeta era um status quo entre as pessoas.
İki tarafta da olmamalı. Bones, bu gezegenin normal gelişimi insanlar arasında statükoymuş.
Quo vadis?
Nereye gidiyorsun?
Há uma mudança no status quo.
- Durum değişti.
Quo vadis, querida?
Quo vadis, bebek?
Quo vadis?
Quo vadis?
Abençoados todos os que tiverem interesse no status quo, certo, Reg?
Mukaddeslik statükoya ilgisi olan herkes için gibi, değil mi Reg?
O Ministério dos Negócios Estrangeiros está prestes a aceitá-lo como "quid pro quo", em troca de um acordo sobre as montanhas de manteiga, os lagos de vinho e os oceanos de leite, a guerra dos carneiros e o fedor do bacalhau.
Dışişleri Bakanlığı, verdiği bu taviz sayesinde tereyağı dağlarında şarap gölünde, süt okyanusunda balıkyağı kokuları altında antlaşmalar yapmak istiyor.
In factorum, quid pro quo.
In factorum, quid pro quo.
Pergunta-me se estou desejando enviar 3 milhões de rapazes americanos atravessar os mares contra os Alemães a apoiar o velho status quo na Europa. É sobre o que tudo isto é.
3 milyon Amerikalı çocuğu Almanlarla savaşarak, Avrupa'da dengeyi yeniden sağlaması için göndermemi mi istiyorsunuz?
Est locus... in quo... absconditur. "Existe um sítio escondido..."
Bir yerde gizlidir... mükemmel derecede... mezar taşı...
Quid pro quo.
Para paraya karşı.
Quid pro quo, Doutor.
Para paraya karşı, Doktor.
Por agora, não fazemos nada : status quo.
Şimdilik yapacağımız şey şu : Statüko.
Amo, amas, amat, quid pro quo, memento mori, ad infinitum, espalhe um pouco de queijo ralado e deixe-o no grelhador até ao dia do Juízo Final.
Üstüne biraz peynir rendele ve kıyamete kadar güzelce fırınla.
-'Quid pro quo', Sr. Colt.
Quid pro quo, Bay Colt.
- E que quer dizer isso? ... Foi expulso desse país por obrigar mulheres a prostituírem-se... Que nos devolva o dinheiro!
Kadın satmaktan sınır dışı edilmiş ve daha sonra Quo Vadis filminde teçhizat asistanı olarak -
Silêncio! "Tomado com ajudante em câmaras no filme" QUO VADIS " ... foi julgado por contrabando de cigarros e droga"
Quo Vadis yapım ekibinin elemanlarına kaçak sigara ile uyuşturucu sattığı için kovulmuş.
Ele estava somente interessado em manter o status quo.
O sadece bizi bir oyun olarak gördü.
Mas a Polícia não é uma força protectora que mantém o status quo da elite poderosa?
Ama polis zengin tabakanın mevcut durumunu koruyan bir güç değil mi?
As forças que regiam até então tentaram nos esmagar de uma vez por todas, mas nós revidamos e agora há uma luta cósmica pela supremacia e a batalha está se espalhando, causando repercussões perigosas através da galáxia.
Quo güçleri, hepimizi birden yok etmeye çalışıyor, ama biz savaşmaya devam ederek, galaksinin çok tehlikeli bir yer haline gelmesine neden oluyoruz.
A força que conserva o estado das coisas, e a que empurra para a mudança.
Biri quo durumu için güç ve diğeri de değişim için güçtür.
É troca por troca, amigo.
Quid pro quo, dostum.
Mesmo tendo um quid pro quo, a minha cliente foi honesta.
İnsanları dava edip duruyor. Küçük, şirin bir şey. Belki de bu yüzden paçayı Kurtaracağını düşünüyordur.
Sanguinem meum pro te effundam quo me dignum esse demonstram.
Sanguinem meum pro te effundam..... quo me dignum..... esse demonstram,
Infelizmente, é uma voz influente que defende o status quo.
Maalesef, statüko için etkili bir isim.
Sim. Sabia que o marido dela já foi baterista dos Status Quo?
Kocasının Status Quo'da davul çaldığını biliyor muydun?
No entanto, já que não pode haver um "quid pro quo" neste assunto, os Estados Unidos podem oferecer uma garantia confidencial.
Bununla birlikte karşılıklı bir alış veriş olmayacağı için Amerika Birleşik Devletleri bir garanti sağlayabilir.
- "Qui pro quo".
- Karşılığı?
Não só eu sou uma perita em eficácia e um desafio ao seu pequeno status quo, como não sou uma dessas bonecas de corda a quem você pode fazer cócegas na casa de banho.
Sadece bir verimlilik uzmanı değil senin küçük krallığına bir tehdit olarak geldim sanki, ama ben senin su soğutucusunda eğlendirdiğin bebeklerden biri değilim.
Então e o nosso quid pro quo?
Peki anlaşmamıza ne oldu?
Que tal um novo quid pro quo?
Yeni bedelin ne olduğunu?
E. R. 8x09 "QUO VADIS"
"Nereye Gidiyorsun?"
- Quid pro quo, Jack.
- Her şey karşılıklı, Jack.
A ciência questiona o status quo. Questiona a autoridade.
Bilim varolan durumu ve otoriteyi sorgulamaktır.
Creio que fico com o status quo.
Sanırım bu sorunu çözemeyeceğim.
As grandes editoras são conservadoras, nós não, somos anarquistas.
Büyük olanlar Status Quo, biz değiliz, biz anarşistiz.
- Sim, ele é perigoso... para o status quo de uma escola que se preocupa mais com os alunos... que fazem touchdowns e cestos do que com aqueles que só querem viver.
Tabii okulu takımı gol attığında ya da maç kazandığında ilgilenmiyor diye tehlikeli oldu buradaki çocuklar bunlardan ziyade günlerini atlatmaya çalışıyor.
Quid pro quo, Sr. Powers.
Bırak bu işleri Bay Powers
O estado não peca. Quo vadis.
Devlet günah işlemez.
Se este episódio nos ensinou alguma coisa foi que nada funciona melhor do que o status quo
Eğer bu bölüm bize bir şey öğrettiyse : ... mevcut durumdan daha çok işe yarar bir şey yoktur.
O statu quo
Mevcut durum...
O statu quo?
Mevcut durum mu?
Vejo aqui raiva e desejo, paixão, ressentimento contra o status quo e alguma inveja.
Öfke ve özlem var burada... tutku var, statükoya karşı hem isyan, hem de biraz kıskançlık var.
Acham é que deve haver um contrabalanço, algum quid pro quo.
Bu işi dengeleme gereğini hissettikleri için bir bedel istiyorlar.
Não só o status quo é bom para o trabalho, como é reconfortante.
Bu durum sadece iş için iyi değil aynı zamanda rahatlatıcı.
Não houve qualquer quid pro quo para ele mentir.
- Yalan söylerse değil.
Mas o meu status não é tão quo
Artık öyle bir halim yok
- O exército Britânico está a apoiar o nosso próprio status quo, completamente grátis.
- Unutun bunu.
Batman e Robin, o braço militante dos opressores de sangue quente, os protectores animais do status quo.
Batman ve Robin sıcakkanlı Sömürücülerin fedaileri düzenin iki ayaklı memeli bekçileri.