English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Raf

Raf translate Turkish

829 parallel translation
O termómetro, está na prateleira.
Rafın üzerinde bulabilirsin.
Despeja a prateleira.
Şu rafı boşalt.
Encheria muitos, muitos frascos.
Sanki şimdiden bütün bir rafı dolduracak kadar şişe toplamış gibi hissediyorum.
Os pilotos da RAF só têm de subir mais uns milhares de pés para atacar.
Bizim savasçïlarïn tek yapacagï onun birkac fit üzerine cïkmak.
É da RAF.
Bu KHG.
Foi ele que chegou no caça da RAF.
KHG uçagïnï o getirdi.
Qual é a última dos esquadröes da RAF?
Hey, KHG savas filosunun kötü yanï ne peki?
Caça da RAF.
KHG savasçisi.
São Francisco chama Griffin em caça da RAF.
San Francisco, KHG savasçisi Griffin'i ariyor.
Medford chama caça da RAF.
KHG savasçisi, Medford ariyor.
Griffin, caça da RAF, responda a Vancouver.
Griffin, KHG savasçisi cevap ver, Vancouver.
Guardávamos as poupanças na consola da lareira.
Biriken paramızı şömine rafında saklardık.
Eu não, Horace. Vou para a RAF.
Ben havacılara katıldım.
Jovens polacos vingavam a sua pátria, o esquadrão polaco da RAF.
Polonya'nın genç erkekleri, Kraliyet Hava Kuvvetleri'ndeki Polonya hava filosu ile ülkelerinin intikamını alıyordu.
Mas acho que vou passar o resto da vida a sentar-me em almofadas.
Hayatımın geri kalanını bir şömine rafını aşındırarak geçireceğim.
Sr. Peabody, o senhor poderia tirar essa... bancada de revistas mais daí rápidamente?
Bay Peabody, dergi rafını hemen getirebilir misiniz, lütfen? Tabii, Bay Potter.
Tive de roubá-las à RAF.
İngilizlerden çalmak zorunda kaldım.
Fica bem por cima da lareira, se se tiver uma.
Eğer şömine rafın varsa, güzel bir tane gibi gözükebilir.
Mesmo uma cómoda com prateleira vazia.
- Boş bir raf bile bir yer sayıIır. - Kumarbaz mısınız?
Por último, na parede, uma prateleira de pedra.
Ve duvara monte edilmiş beton bir raf.
É para cima desta prateleira que trepo, para chegar à janela.
Bu raf benim pencere ulaşmamı sağlıyordu.
Lembrei-me da comida na cômoda.
Rafın üstündeki yemeği hatırladım.
Eu estava baseado nos arredores de Hamburgo, com uma unidade de manutenção da RAF.
Hamburg'un dışında görev yapıyordum. Kraliyet Hava Kuvvetleri Onarım Birliği'ndeydim.
Não é verdade que há atrás do balcão três cabides de pistolas escondidos?
Barın arkasında üç gizli silah rafı olduğu doğru değil mi?
O Barney ficou atrás do balcão, perto do cabide de armas.
Barney barın arkasında, silah rafının yakınında kaldı.
- Vimos a RAF por aí às voltas.
- Kraliyet Hava Kuvvetlerini gördük.
Ali na prateleira.
Orada rafın üstünde.
A RAF diz que este vendaval pode parar tão depressa como começou.
İngilizlere göre fırtına bir anda bitebilirmiş.
OFICIAL AVIADOR DAVID CAMPBELL Piloto de Caças, RAF
UÇUŞ SUBAYI DAVID CAMPBELL Avcı Uçağı Pilotu, İngiliz H.K.
CAPITÃO DE GRUPO J.N. STAGG Serviços Meteorológicos da RAF
GRUP KOMUTANI J.N. STAGG RAF Meteoroloji Servisi
Um tipo chamado Hendley no Esquadrão da RAF Eagle.
Kraliyet Hava Kuvvetleri Eagle birliğinden Hendley diye biri.
Demorei duas semanas para encontrar os leões de pedra que ficam sobre a lareira.
Şöminenin rafındaki küçük taş aslanları bulmak iki haftamı aldı.
Isto é uma farda da RAF.
Bu Kraliyet Hava Kuvvetleri üniforması oluyor.
- Com a esquadrilha da RAF.
Evet, bir RAF filosunda irtibat subayı olarak...
Quem inventou aquela estante para os tacos devia estar louco.
Bu rafı icat edenin aklından zoru olmalı.
JACTO DA RAF Kilo Kilo Tango 56.
RAFJET Kilo Kilo Tango 56.
JACTO DA RAF Mike Bravo X-ray.
RAFJET Mike Bravo X-ray.
Fala o controlador de bombas para o JACTO DA RAF.
RAFJET'e burası bomba kontrolcüsü.
UM BOMBARDEIRO DA RAF
BİR KRALİYET HAVA KUVVETLERİ BOMBARDIMAN UÇAĞI
Isto são prateleiras.
Bunlar raf.
Dois oficiais canadianos, de Dieppe, três pára-quedistas da RAF e dois belgas condenados à morte pelos alemães.
Dieppe komando birliğinden iki Kanadalı subay paraşütle kurtulmuş üç RAF pilotu ve ayrıca Almanlarca idam cezasına çarptırılmış iki Belçikalı.
Agora, a cadeia de postos da F.A.R. mostra-nos onde eles estão.
Artık RAF bize onların nerede olduklarını gösteriyor.
A nossa tarefa é destruir a F.A.R. ainda na pista.
Görevimiz RAF'i yerde yok etmektir.
Vários aeródromos da F.A.R. foram também atacados... e algumas baixas foram verificadas... mas nada de grave.
Birçok RAF hava üssü saldırıya uğradı. Biraz zarar var ama hafif.
Se a F.A.R. lançar dois ou três... ou quatro toneladas de bombas na Alemanha numa noite... então numa noite devemos lançar trezentas... quatrocentas, quinhentas, cinco mil em Inglaterra!
Eğer RAF Almanya'ya bir gecede 3, 4, 5 bin kilo bomba atarsa biz de İngiltere üzerine bir gecede 4 yüz, 5 yüz, 5 bin atacağız.
Primeiro, a F.A.R não é um circo aéreo.
Bir, RAF bir uçuş sirki değildir.
Prometi ao Fuehrer... limpar os céus e destruir totalmente a F.A.R..
Führer'e gökleri temizleyeceğime ve RAF'i toptan yok edeceğime söz verdim.
A Ministério da Aviação nomeou-me chefe da RAF...
Havacılık bakancığımız beni Hava Kuvvetleri'nin başına getirdi.
É bem sabido que temos o problema relativamente controlado e que é a RAF que sofre as maiores baixas nesta área.
Bu sorunu kısmen kontrol altına aldığımız iyi bilinmekte olup şu anda bu alanda en büyük zayiatı veren Hava Kuvvetleri'dir.
O que foi?
- Dolabın üst rafında.
Aí não.
Hayır, o raf değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]