Translate.vc / Portuguese → Turkish / Reporter
Reporter translate Turkish
114 parallel translation
Não sou reporter.
Birleşik Devletler hükümetini temsilen buradayım.
- Se permitisses que um reporter e um fotógrafo fizessem a cobertura da boda de Tracy o editor prometeu que não publicaria este artígo sobre o teu marido.
Bir muhabir ve bir fotoğrafçıyı, Tracy'nin düğününü çekmesi için evine alırsan, editör kocanla ilgili makaleyi yayınlamamaya söz veriyor.
O teu tío quer que um reporter e um fotógrafo da revista'Espiar'cubram a tu boda.
Willie Amcan Casus Dergisi'nden düğününü çekmek için bir fotoğrafçı ve haberci ağırlamamızı istiyor.
Esta manhã invadiu-me o quarto, a clamar que a Tracy não devia casar-se com o George mas sim com o reporter.
Sabah erkenden odama daldı ve Tracy, George'la evlenemez diye bağırmaya başladı. Şu gazeteciyle evlenmeliymiş. - Haydi canım.
Reporter da Associated Press.
Ben ortak basından bir röportajcıyım.
Agora o jornal quer que o seu reporter saia.
Şimdi muhabirlerini çıkarmak istiyorlar.
Como é que um chefe da máfia deixa um reporter aproximar-se tanto?
Büyük gangster lideri, bir muhabirin bu kadar yaklaşmasına nasıl izin vermiş?
É esta a reporter que vamos raptar?
Kaçıracağımız muhabir bu mu?
Diz à senhora reporter para tirar notas, Johnny, porque isto pode ser um título para a primeira página e ela irá implorar ao meu agente publicitário para imprim-la.
Muhabir bayana not almasını söyle Johnny çünkü bu bana yayıncısı olmak için yalvaracağı çok ilginç bir olay olacak.
Uma reporter da UBS.
Birleşik Yayın Sistemi'nde muhabir yardımcısı.
Sim, seria um pena, essa reporter ser morta no meio de um fogo cruzado.
Evet, o muhabir çapraz ateşte öldürülürse, bu bir utanç olur ha?
Mas esta reporter viveu os eventos em primeira mão.
Ama bu muhabir bütün olayı şahsen yaşadı.
Aquela reporter iria pagar-me umas moedas pela história... mas ela é que iria receber grande parte do bolo, um grande salário e uma grande promoção no trabalho.
Muhabir biraz bir şeyler açıklardı ama para ve itibar konusunda aslan payını o alırdı ve bir de üstüne üstlük harika bir işi olurdu.
Eu sou Mélanie Buwer. Reporter do The Rand Daily Mail.
Adım Melanie Bruwer, The Rand Daily Mail'de yazıyorum
É por isso que tenho que achar o reporter.
Bu yüzden savaştan kalma evrakları elden geçiriyorum.
Veja se tu pode encontrar-nos uma verdadeira reporter ao mesmo tempo que está aqui.
Bize de gerçek bir haber spikeri bulabilirseniz eğer seviniriz.
Sou dale PorkeI, reporter do "Boston journal".
Adım Dale Porkel. Boston gazetesinde muhabirim.
Se um reporter me perguntasse se eram amigos, eu diria "muito amigos".
"Hardin ile arkadaş mıydınız?" sorusuna, "iyi arkadaştık" derim.
É um reporter do Norte que trabalha com o Williams.
Şu kuzeyli gazeteci. Williams ile çalışan.
Estou a substitui-lo como crítica gastronómica no Chelsea Reporter.
Onun için Chelsea Reporter'a bir yemek eleştirisi yazıyorum.
O Chelsea Reporter.
Chelsea Reporter.
Reporter.
Muhabir
Temos um reporter especial.
Özel bir haberimiz var.
Meu Deus, Sr. Reporter, é isso que os verdadeiros jornalistas lêem?
Bay Muhabir, gerçek gazeteciler bunları mı okur?
Sim. Sou reporter do Oakland Tribune.
Evet, Oakland Tribune için çalışıyorum.
Fala Steve Everett, sou reporter do Oakland Tribune.
Ben Steve Everett. Oakland Tribune'dan bir gazeteciyim.
Estou a olhar e vejo um reporter que esta prestes a dizer-me que tem um "palpite"!
Sana baktığımda elinde bir bomba olduğunu söyleyecek bir muhabir görüyorum.
Bata num reporter. Veja quanto tempo fica com o seu emprego.
Bir muhabire vur da, bakalım işinde ne kadar dayanırsın?
Talvez sejas um bom reporter mas muitos bons reporteres não têm o teu comportamento e seguem as instruções.
Belki iyi bir muhabirsin ama pek çok iyi muhabir senin gibi davranmayıp, talimatları dinliyor.
Uma belíssima reporter.
İyi bir gazeteciydi.
Sou reporter do Tribune.
Tribune'dan muhabirim.
Um reporter de TV perguntou-nos sobre um paciente daqui.
Okazaki adındaki bir TV'ci hasta hakkında sorular sordu.
Reporter morre fazendo um teste psíquico.
Trajik bir ölüm.
- Sim, vou tentar... desde que esse reporter não me siga.
- Evet, denerim, o gazeteci beni takip etmezse tabi.
Sim, bem, ele é um reporter a tentar fazer um nome para ele próprio.
Evet, o muhabir kendine bir isim yapmaya çalışıyor.
O maldito reporter.
Şu lanet muhabir.
Bem, é o tal reporter sobre o qual te falei.
Evet, o sana söz ettiğim muhabir.
Talvez seja por causa dos seus instintos de reporter.
Belki sadece muhabir içgüdülerindendir.
Está ali uma reporter para falar consigo...
Bir gazeteci sizinle görüşmek istiyor.
Foste tu que mataste aquele reporter?
O gazeteciyi öldüren sen misin?
Aqui é Miyaji, A reporter de hoje de manhã.
Ben Miyaji, gazeteciyim.
- posso ser uma reporter?
- Haberci olabilir miyim?
- Consegue-a e eu faço de ti uma reporter.
- Alıyorsun ve ben seni haberci yapıyorum.
E esta vez quero falar com a verdadeira reporter.
Ve bende gerçek bir haberciyle konuşacağım.
Nao preciso dum tintureiro, Preciso de um reporter.
Benim bir dizgiciye değil bir gazeteciye ihtiyacım var.
Jack, Eu, eu nao sou reporter.
- Jack, ben bir muhabir değilim.
Mas-mas achar o centro da tua história- - o coraçao latente dela- - é isso que faz um reporter.
Ama hikâyenin ortasında, hikâyenin kalbinin atmasını sağlayan şey gerçek bir muhabiri öne çıkartır.
Jerry Seltzer, "Washington Reporter".
-'Washington Haberci'den, Jerry Seltzer.
Sou o novo reporter?
Ben orada yeni çalışmaya başladım.
Eu sou um reportér.
Ben bir muhabirim.
'Reporter'.
'Muhabir'.