Translate.vc / Portuguese → Turkish / Responder
Responder translate Turkish
10,125 parallel translation
Estou a dar um comando para desacelerar, mas não está a responder.
Trene yavaşlaması için komut veriyorum ama cevap gelmiyor.
Há uma falha no seu software que não permite responder aos comandos.
Yazılımınıza gelince, bir yerinde komutlara yanıt vermesini engelleyen bir açık var.
Acho que acabaste de responder à tua própria pergunta.
ROCKET : Cevap sorunun içinde.
Quando cheguei ontem, nem conseguias responder ao teu próprio nome, nem conseguias lembrar-te quando é que tinhas visto o Minor.
Dün yanına geldiğimde daha kendi ismine bile tepki vermiyordun ve Minor'u en son gördüğün zamanı hatırlamıyordun.
Sim, não sei quão bem ela está a responder ao tratamento, mas a médica acha que ela...
Eve, pekâlâ, tedaviye ne kadar iyi cevap veriyor bilmiyorum ama doktor vereceğini düşünüyor gibi.
Estão a responder aos convites.
Davet onayları geliyor.
- Não sei como responder.
- Ne desem bilemiyorum.
Estava a responder bem.
Gayet iyi gidiyordu.
O que devemos responder primeiro?
Önce hangisinden baslayayim?
Não devo ser qualificada para responder a isso.
Ben bunu cevaplayacak kadar yetenekli değilim.
- Ele não vai responder.
Sam'i kim öldürmüş?
E quando recusei responder, levaram-me dentro.
Ve sorularını cevaplamayı reddettiğimde, beni içeri attılar.
Webster foi levado a um subcomité do Senado para responder a alegações de fraude e corrupção.
Webster, senatodan önce geniş bir endüstri dolandırıcılığı ve yolsuzluğu başlatmış.
Não consegui responder, mas também não conseguia parar de olhar para ele.
Cevap veremedim, ama gözlerimi de ondan alamadım.
Antes de responder, quero dizer que a tua pele nunca esteve melhor.
Cevabımı vermeden önce cildin çok güzel gözüküyor be.
Não sei, mas vai responder a esta frase de código.
Bilmiyorum fakat bu vereceğim koda cevap verecek.
Um pelo qual vais ter de responder.
Senin cevaplandıracağın türden.
Antes que dês por isso, serás um homem, portanto tento preparar-te, porque depois terás de responder às grandes perguntas da vida.
Daha farkına bile varmadan büyüyeceksin o yüzden seni hazırlamaya çalışıyorum çünkü büyüdüğünde hayatın en büyük sorusunu cevaplamak zorunda kalacaksın.
Não vou responder a isso.
Buna cevap vermeyeceğim.
- Está a responder?
Sizinki tepki veriyor mu?
- Pode ignorar-me, doutor, pois o seu corpo está a responder às perguntas.
Beni görmezden gelmeniz umurumda değil Doktor, vücudunuz sorulara cevap veriyor.
- Não pode responder.
Cevap verme.
Espera, quero responder.
Bir dakika cevap vermek istiyorum.
E antes de responder-te, quero lembrar-te que isto tudo passa-se fora de serviço para salvar a vida de uma rapariga.
Çok güzel bir soru. Ve cevap vermeden önce şunu belirtmek isterim ki bunların hepsi bir kızın hayatını kurtarmak için kayıt dışı kalacak.
Peço desculpa, por não ter podido responder-lhe enquanto estive presa.
Üzgünüm hapis altında olduğum için yanıtlayamadım.
E quem fez isso sabia que teriam de responder.
Ve bunu yapan her kimse karşılık vereceğinizi biliyordu.
Agora que sei que está a ouvir-me, o que acha de responder a algumas perguntas?
Artık dinlediğini bildiğime göre bir kaç soru cevaplandırmaya ne dersin?
Eu não posso responder por falsidade de jacob, posso?
Jacob'ın züppeliklerine cevap veremem, değil mi?
Talvez devêssemos responder ao nosso fã e agradecer.
Hayranımıza mesaj atıp ona teşekkür etmeliyiz. Ne yazacağız ki?
E talvez depois, podemos ir ver um porno, e se alguém tiver dúvidas do que aconteceu ou como, podemos responder a isso.
Sonrasında ayıplı film izler ve ne olup bittiği ya da nasıl olduğu hakkında sorusu olan varsa cevaplandırabiliriz.
Como lhes vamos responder?
Onları nasıl alt edeceğiz?
Responder a algumas perguntas.
Birkaç soruyu cevaplamak için.
Quero o advogado do meu filho aqui antes de responder a qualquer pergunta.
Sorularınızı cevaplamanızdan önce oğlumun avukatını istiyorum.
Se foi uma pergunta, respeitosamente, recuso-me a responder.
Bu bir soruysa tüm saygımla cevaplamayı reddediyorum.
Não precisas de responder.
Buna cevap vermek zorunda değilsin.
O Max vai-nos responder a isso depois da autópsia.
Max otopsiden sonra bize bildirecek.
Christy, não podes responder.
Christy sakın cevap verme.
Eu quero responder.
Cevap vermek istiyorum.
Eu não quero responder.
Cevap vermek istemiyorum.
Devia fingir que vai ser difícil responder.
O kadar zor bir cevabı yokmuş gibi yapmalıyım sanırım.
Deve responder às vossas questões.
Tüm sorularınızı cevaplayacaktır.
Pode responder.
- Cevap verebilirsiniz.
- Deixe a testemunha responder.
- Bırakın tanık cevap versin.
- Continue, minha senhora. - Pode responder.
- Cevap verebilirsiniz.
Eles podem responder.
Ama onlar cevaplayabilir.
Não sei responder a isso.
Ne cevap vereceğimi bilmiyorum.
O Estado vai ter de responder a estas duas perguntas.
Savcılığın sizden cevaplamanızı isteyeceği iki soru şu :
Ele pode nem responder às perguntas e isso seria interessante.
Sorulan hiçbir soruya cevap bile vermeyebileceğini düşünüyorum ki öyle olursa işler ilginç bir hâl alır.
Procuramos responder a enigmas e perseguimos a verdade.
Cevapsız sorular ve gerçeği bulmak için buradayız.
Mas não pode responder à questão fundamental :
Fakat gerçekten önemli soruya cevap veremez :
Está finalmente a responder-te.
- Sonunda seni geri aramaya başladı.