English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ribbon

Ribbon translate Turkish

38 parallel translation
Montei um castanho que se chamava Ribbon.
Ribbon adındaki kestane rengi ata bindim.
Não gostaste do "Tie A Yellow Ribbon"?
Tie a Yellow Ribbon'u sevmedin mi?
Blue Ribbon!
Blue Ribbon var!
Temos uma morte na Lavandaria Blue Ribbon. É má.
Blue Ribbon çamaşırhanesinde bir ölüm.
Na lavandaria Blue Ribbon do Sr. Gartley.
Gartley çamaşırhanesinde.
Estou aqui para lhe fazer umas perguntas sobre os acidentes que têm acontecido na lavandaria Blue Ribbon.
Çamaşırhanede vuku bulan kazalar hakkında bazı sorularım var.
'Maryanne Gartley, filha de William Gartley,'foi morta na lavandaria Blue Ribbon ontem'quando, aparentemente, caiu no novo ferro de engomar.
Kurutma makinesi. "Mary Anne Gartley, " dün babasının çamaşırhanesinde ölü bulundu.
FUNDO DE PENSÕES Administrador Walter Ribbon
EMEKLİLİK FONU CEO Walter Ribbon
Queria falar com Mr. Walter Ribbon.
Bay Walter Ribbon'ı arıyorum.
- Mr. Ribbon, ora viva.
- Bay Ribbon.
- Mr. Ribbon, adorava ter a oportunidade de Ihe dar a conhecer os nossos produtos.
- Bay Ribbon sizinle oturup ürünlerimizden birkaçı üzerinde konuşmayı çok isterdim.
Perdão. "Mr. Ribbon, obrigado pela oportunidade..."
Affedersiniz.
De facto tenho uma reunião com Walter Ribbon...
Aslında, Pac Bell'den Walter Ribbon'dan yeşil ışık aldım.
- Eis a pasta, Mr. Ribbon.
- İşte dosya, Bay Ribbon.
Tenho uma reunião com o Mr. W. Ribbon.
Walter Ribbon'la randevum var.
- Mr. Ribbon.
- Bay Ribbon.
E Walter Ribbon e todo o fundo de pensões da Pacific Bell, que eram milhões.
Ve Walter Ribbon ile milyonlarca dolarlık Pacific Bell emeklilik parasını.
E, Mr. Ribbon, também Ihe agradeço a oportunidade de Ihe falar sobre as capacidades de gestão de fundos da Dean Witter, que pensamos ser bem superior ao seu acordo com a Morgan Stanley.
Bay Ribbon, Dean Witter'ın Morgan Stanley'den şu anda aldığınız hizmetlerden çok daha iyi olduğuna inandığımız aktif yönetimi imkanlarını konuşma fırsatını bana tanıdığınız için size ayrıca teşekkür ederim.
Amplificador quádruplo Pro Logic, alto-falantes especiais, e um subwoofer dual-18 que chega a tirar a cuequinha de qualquer miúda.
Pro Logic dörtlü amfi, Sweet Ribbon bas ve dual 18 subwoofer, tek başına bir kızın kilotunu çıkartabilir.
Claro que permanecerás como director de Criação, e ocuparás a posição de líder da Gerência de Contas, és o único membro do Comité Blue Ribbon.
Tabii sanat yönetmenliğine devam edecek, ve müşteri ilişkileri direktörlüğüne birini bulacaksın. Ödüllü tek adamımız sensin.
Tenho uma loja chamada "Loja das Fitas", e é isto.
"The Ribbon Store" adlı bir iş yerim var, hepsi bu.
Eu vou direito ao Diamond Dian's, e emborco algumas seis Pabst Blue Ribbon.
Doğruca Diamond Dan'a gidip altı PBR birası söyleyeceğim.
Sabes de onde vem o nome Blue Ribbon?
Tabii. Mavi kurdeleyi çıkardılar mı?
Agora chama-se Pabst Blue Ribbon.
O yüzden adı Mavi Kurdeleli Pabst oldu.
Haythman, vocês têm Pabst Blue Ribbon, cá?
Haytham? Burada hiç PBR var mı? Bir dakika,
Enquanto caminhava naquele pedaço de auto-estrada
Ribbon yollarında yürüyordum
Gold Medal Ribbon por conta da casa.
Karamelli dondurma bizden.
- Blue Ribbon CERVEJA Vamos fazer algo louco.
Biraz değişiklik yapalım.
Lembras-te daquela vez que bebi uma cambada de cerveja? Estava a ficar com uma bebedeira daquelas.
O geceyi hatırlasana, Blue Ribbon'da içmiştim çok pis dayak yiyordum.
Isso é Pabst Blue American Ribbon, meu amigo.
Bu Amerikan "Pabst Blue Ribbon" birasıdır, dostum.
Vamos comer algo no Blue Ribbon, cortesia do Conde Harold.
Condé Nast'in gider hesabından Blue Ribbon'da kendimize ziyafet çekeceğiz.
Isto vai cair mal com as pessoas do Red Ribbon.
Bu Kırmızı Kurdele sahiplerine çok büyük saygısızlık olacak.
Este é o Martin Caswell do Red Ribbon.
Bu Martin Caswell, Kırmızı Kurdele'den.
" Tinha que ser Pabst Blue Ribbon.
"İlla ki mavi şeritli Pabst içerdi."
Blue Ribbon.
Blue Ribbon. ( Mavi Şerit )
Todos contribuíram.
... "She Wore a Yellow Ribbon" da önce iyiliksever bir baba figürüne dönüşür.
Devíamos começar a comer todo o gelado que está a derreter. - Quero um Gold Medal Ribbon num... - Cone?
Ben karamelli dondurmayı şekerli külahta, biliyorum.
Ela trabalha no Blue Ribbon, na Sullivan.
Sullivan'daki Blue Ribbon'da çalışıyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]