English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Rim

Rim translate Turkish

1,515 parallel translation
Quando alguém doa um rim, o receptor beneficia disso, correcto?
Biri böbreğini bağışlayınca, böbrek takılan kişi bundan fayda görür.
Os dados do rim recebe flores e apertos de mão.
Böbreğini veren kişiye çiçekler gelir, eli sıkılır.
O que sei é que hoje uma rapariga que está a morrer vai receber um rim.
Tek bildiğim, bugün ölmek üzere olan bir kızın böbreğe kavuşacağı.
Porque vais doar o rim a esta rapariga?
Bu kıza neden böbreğini veriyorsun?
Tinha razão, o cirurgião encontrou uma hemorragia atrás do rim na cavidade retroperitoneal, mas sem explicação.
Haklıymışsın, cerrah retroperitoneal boşlukta, böbreğin arkasında bir kanama buldu, ama nedenini bulamadı.
Mazel tov, é o orgulhoso dono de outra pedra do rim!
Gururla taşıyacağınız bir böbrek taşınız daha var.
Um rim.
Böbrek.
Ele retirou um rim, exactamente como "Jack, o Estripador".
Karındeşen Jack gibi kurbanın böbreğini çıkarmış.
Roubaste-me o rim.
Böbreğimi çaldın.
Tu precisavas de um pai e eu precisava de um rim.
Senin bir babaya ihtiyacın vardı, benim de bir böbreğe.
E vi que ele foi o receptor no transplante de um rim seu.
Ve gördüm ki sizden bir böbrek nakli almış.
E pensei : "Se alguém deu o rim a este tipo, " será que ele pode ser assim tão mau? "
Ben de dedim ki, "Biri bu adama böbreğini verdiyse ne kadar kötü biri olabilir ki?"
Sei porque o filho dela veio ter comigo a perguntar por que te dei um rim.
Biliyorum çünkü onun oğlu gelip bana, sana neden bir böbrek verdiğimi sordu.
Da próxima vez agarro um rim.
Bir dahakine böbreğini kaparım.
Sim, um rim seria bom.
Evet. Böbrek fena olmazdı.
Roubaste o meu rim.
Böbreğimi çaldın.
Precisavas de um pai e eu precisava de um rim.
Senin bir babaya ihtiyacın vardı, benim de böbreğe.
A hesitação que sentes é apenas a parte de ti que ainda sente que ele tem uma boa explicação por te ter roubado um rim, e por te ter atirado de um prédio de 8 andares.
Kararsızlığın hala bir parçan olarak hissetmenden halen iyi bir açıklaması olduğunu hissetmen gibi böbreğini çalmak için, Seni Sekizinci kattan aşağı itmesi.
Não sei, mas não encontro aqui nada que explique a disfunção do rim, a falta de coagulação e a hemorragia interna.
Bilmiyorum ama burada böbrek yetmezliği, pıhtılaşma sorunu ya da iç kanama hakkında bir şey yok.
Era como se andasse por aí com um rim hostil.
Düşman bir böbrekle dolaştığımı hissediyordum.
Mas também pode ser que queira fazer um chapéu com o meu rim.
Ama böbreğimden şapka yapmak istiyor da olabilirsin.
É por isso que o Miguel só tem um rim.
Miguel'in bu yüzden tek böbreği var.
Um tumor no pulmão ou no rim liberta coágulos para outro órgão.
Böbreklerinde ya da akciğerlerindeki pıhtı atmış bir tümör.
O scâner encontrou a em uma das células do teu rim.
Tarama onu senin böbrek hücrelerinden birinde bulmuş.
- Cancro no rim.
- Böbrek kanseri.
Sofre de nefroptose, também conhecida por "rim flutuante".
Sende nefroptoz var. "Yüzen böbrek" olarak da bilinir.
O rim é como um candeeiro preso a um tecto de intestinos e veias.
Böbrekler avize gibidirler. Karın üst duvarına ve damarlara asılıdırlar.
Depois, sempre que se levantava, o rim descia uns centímetros. Isso provocou os sintomas.
Ondan sonra, her ayağa kalktığında böbreğin bir kaç santimetre aşağı düşüp semptomlarına sebep oldu.
A ecografia vai confirmar e o Chase vai colocar o rim na prateleira.
Doğrulamak için ultrason yap, sonra da Chase'e söyle böbreği yerine koysun.
Com alguns clones à sua disposição, os Generais Jedi não consolidam a posição em Outer Rim, visto que cada vez há mais planetas a aliar-se aos Separatistas de Dookan.
Git gide daha fazla gezegen, Dooku'nun ayrılıkçı grubuna katılmayı seçerken, Jedi generalleri geriye kalan az sayıdaki klonla Dış Halka'da bir hakimiyet alanı ele geçiremiyordu.
Os Hutts controlam Outer Rim e vamos precisar das suas rotas espaciais para movermos as nossas tropas.
Dış Halka'nın kontrolü Hutt'ların elinde askerlerimizi nakletmek için onların geçiş yollarına ihtiyacımız var.
Anakin, tu sabes que eles controlam as rotas de transporte em Outer Rim.
Anakin, biliyorsun Dış Halka'daki nakil yolları onların denetiminde.
Preciso lembrar-te que quem conseguir o apoio do Jabba vai controlar a guerra em Outer Rim?
Jabba'nın teveccühüne mazhar olanın, Dış Halka'daki savaşın kontrolünü ele alacağını hatırlatmama gerek var mı?
Precisamos de nos aliar aos Hutts, para ganharmos a guerra em Outer Rim.
Dış Halka'daki savaşı kazanmak istiyorsak, Hutt'larla ittifak kurmalıyız.
O meu chefe de segurança disse-me que há novas batalhas em Outer Rim.
Güvenlik amirim, Dış Halka'da yeni muharebelerin sürdüğünü söyledi.
Os exércitos Jedi agora vão ter rotas de abastecimento até Outer Rim.
Jedi orduları, Dış Halka'ya giden nakil yollarını ele geçirecek.
Julgava-que-Eu-Era-o-Jorge-Posada ou Tem-o-Rim-da-Minha-Falecida-Esposa. - Rim.
"Seni Jorge Posada * sanmıştım." ya da "Ölen karımın böbreklerini taşıyorsun."
- Rim da falecida esposa.
- Bu doğru... - "Ölen karının böbrekleri" tabi!
Era como se estivesse a pedir um rim.
Sanırsın ki böbreklerini istiyorum.
Acabaram de roubar o meu rim.
Böbreğim yeni çalındı.
Irá dar-me de volta o meu rim?
Böbreğimi geri alabilecek miyim?
De me tirarem o rim do corpo!
Böbreğimin vücudumdan çıkarılışını!
É como cortares um rim a sangue frio.
Böbreğinin kasap bıçağıyla çıkarıldığını düşün.
Vendi um rim para poder comprá-lo.
Almak için bir böbreğimi sattım.
Dou-te um rim para não mostrares.
Göstermemen için kendi böbreğimi sana veririm.
Continuas a dar pontapés no meu rim, e eu vou parar de respirar outra vez!
Böbreğime vurmaya devam edersen, nefesimi tekrar tutarım!
Ainda pensei em vender um rim, mas o Michael ofereceu-se para me arranjar um part-time na sede.
Bir böbreğimi satmayı düşünüyordum ama Michael genel müdürlükte yarı-zamanlı bir iş önerdi.
Ele era um cirurgião, e parece que quando tinha oportunidade, tirava um fígado ou um rim de um paciente falecido. - E então vendia-os no mercado negro.
O bir cerrahtı, ve görünüşe göre bir hastanın karaciğerini ya da böbreğini alıp, kara borsada satma fırsatını geri çevirmemiş.
O seu rim foi para uma miúda em Pittsburgh, da idade da Kiki.
Böbreğini Pittsburgh'ta Kiki yaşlarında küçük bir kıza vermiş.
É como um rim.
Böbrek gibi.
É a mesma dor que senti à direita. - O outro rim.
Sağ tarafımdaki ağrının aynısı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]