Rober translate Turkish

Assim pois, em 66, chega o tal Robert Bain. Ele também é um especialista da A.I.D.?

66'da Rober Bain'in ardından başka bir AID uzmanı geldi.

Jogo para nós. Muito bem.

- Oyun ve rober.

O Director-assistente Rober conversou consigo?

Müdür yardımcısı Rober seninle konuştu mu?

Se cooperar comigo, mexo uns cordelinhos com o Rober.

Bu oyunu benimle oynarsan, Rober'ı ben ikna ederim.

Onde está o Rober?

Lanet Rober nerede?

- Não, vamos esperar pelo Rober.

- Hayır, Rober'ı bekleyelim.

Deixa-nos, Rober.

Bizi yalnız bırak, Rober.

Mão e partida.

Oyun ve rober.

Este é o primeiro cartão, repare que os números são pequenos e perfeitinhos.

Bakın bu birinci rober ve sayılar çok küçük ve dikkatli yazılmış.

Vamos ao próximo cartão. Este foi feito por Mme. Lorrimer.

Bir sonraki rober de Bayan Lorrimer tarafından yazılmış.

Esta é a partida inacabada. Reparem que as pontuações são mais baixas porque o Dr. Roberts fez parceria com Mlle.

Bu da yarım kalan rober ve puanların daha düşük olduğunu görüyorsunuz.

Esta terceira partida foi muito entusiasmante.

Evet. Bu üçüncü rober de çok heyecanlıydı.

Não vou, de forma nenhuma, nunca, contratar o Roger Grant para este projecto.

Hiçbir şekilde, asla ve kasinlikle Rober Grant'le bu iş için çalışmayacağım.

E ele... Ele entra aqui... Este Roger...

Ve sonra, o geldi, şu Rober, 30 sene sonra-- -

Bom dia, LKA Berlim, Röber.

Alo? İOB Berlin, Rober.

O Sargento-mor Rober Beal, que era o segundo marinheiro, disse que a enfermeira era deslumbrante e que o beijo foi completamente espontâneo e a celebração de um amor de verdade.

Yardımcı kaptan, astsubay üstçavuş Robert Beal hemşirenin harika biri olduğunu ve öpüşmenin birdenbire olup, aşkla yapıldığını söyledi.

E desculpem-me, mas vou subir, ler Rober Ludlum e terminar por hoje.

Beni mazur görün ama yukarı çıkacağım ve Ludlum okuyup yatacağım.

Está a dizer-me que Sammy Davis Jr. era mais bonito que o Robert Redford?

Sammy Davis Jr.'ın Rober Redford'dan daha hoş göründüğünü mü söylüyorsun?

As noites são sempre sérias para si, Robert Jefferson.

Geceler senin için hep ciddidir Rober Jefferson.

Jack Rober...

- Jack Rober- -

Julito e Rober.

Julito ve Rober.

O Rober era mais velho.

Rober daha büyüktü.

E o Rober?

Peki, Rober?

O Rober?

Rober mi?

O Rober matou-se.

Rober kendini öldürdü.

O Rober rebentou o carro e morreu.

Rober arabayla kaza yaptı ve öldü.

Já se sabia que o Rober ia acabar muito mal.

Rober'in sonunun kötü olacağı belliydi.

Eles foram embora e eu disse : "Espera lá, é o Rober."

Herifler gitti, aklıma geldi, "Dur biraz, Rober yaptı."

Então liguei-lhe e encontrei-me com ele, como se nada fosse.

Rober'i arayıp bir şey yokmuş gibi buluştum.

Ele contou-nos sobre o Rober.

Rober'i ondan duyduk.

O Rober não...

Rober yapmadı.

- O Rober não sabia.

Rober bilmiyordu.

Rober!

Rober!

- Então, Rober!

- Hadi be, Rober!

Raios, Rober.

Hay senin, Rober!

- Não, Rober.

- Hayır, Rober.