Translate.vc / Portuguese → Turkish / Rogar
Rogar translate Turkish
109 parallel translation
Estou a rogar-lhe!
Size yalvarıyorum!
Para brincar não se faz rogar.
Aklı fikri şamatada.
Sim, homem, não se faça rogar.
- Yok gelmeyeyim. - Azıcık canım.
Bom, eu não gosto de rogar.
Pekala, Seni zorlamıyacağım.
Devo rogar e saudar nosso jovem e aprendiz amigo? Eu o conheci quando fez seu primeiro arquidiácono.
Genç ve kültürlü arkadaşımızı, selamlamama ve, bu göreve layık görülebilmesi için öncelikle piskopos olması gerektiğini hatırlatmama izin verir misiniz?
Nada posso fazer senão rogar.
Ben sadece dua edebilirim.
Fiquei ali a rogar a Deus que não saltassem para o lago.
Göle atmamaları için Tanrı'ya dua ettim.
Toda a lei. E se não gostam assim, podem-me rogar pragas até ficarem roxos. Ou podem juntar-se a mim, Cooper.
bütün kanun ve eğer bu hoşuna gitmiyorsa, bana sabahtan akşama kadar söversin... ya da benim yanımda olursun, Cooper.
Se viver terá que te ajoelhar e rogar o perdão à minha senhora, Dulcinea.
Eğer hayatta kalırsan diz çöküp, leydim Dulcinea'dan af dileyeceksin.
" Meu caro amigo... embora isto me cause dor, sou forçado a rogar... que faça como o ministro Lutz disse.
Sevgili dostum, ne kadar acı verici olsa da kendimi, Bakan Lutz'un emirlerine itaat etmenize mecbur hissediyorum.
Foi acerca disso que vim suplicar, rogar ou apelar.
Bir açıklama yapmak için buradayım, gerekirse düzeltme de diyebiliriz.
Rogar-te-íamos. Não to suplicaríamos.
Teklif ederiz ama yalvarmayız.
Conhecendo os seus poderes milagrosos... estou aquí para rogar-lhe neste santo día... não que mova montanhas, mas sím que nos faça...
Dağlara yükselmeniz için size yalvarmıyorum.. - Ama şeye kadar... - Hayır, hayır, hayır.
Posso rogar-te uma praga!
Lanetlerim seni bak!
Acabaste de nos rogar uma maldição de 30 dias.
Daha ne yapacaksın, 30 gün uğursuzluk getirdin.
Vou-te rogar uma praga!
Seni lanetliyorum!
Ela disse... "Vou-te rogar um feitiço"
Ubu da dedi ki : "Seni lanetliyorum."
Vim rogar-lhe que reconsidere a sua decisão.
Sizden, bu durumu bir kez daha düşünmenizi istemeye geldim.
Rogar!
Anlaşıldı!
Pelo buraco maior do telhado. Pode ser, Davey?
Rogar kapağından, çatıya geçin.
Nunca ouvi ninguém rogar pregas num brinde.
Kadeh kaldırılırken küfreden birini hiç duymamıştım.
Não dirá 5 palavras se não lhe rogar.
Yalvarsan bile 5 kelimeden fazla etmez.
Contarei ao passearmos, mas isto ei-de rogar, que aqui, agora, consentis em hoje nos casar.
Bir bir anlatırım sana, yalnız kabul et, nikahımızı bugün kıymayı.
Mas cuidai... de não permanecerdes até se postarem sentinelas, que não podereis passar então a Mântua, onde vivereis até que ocasião possamos nós achar para celebrar o vosso casamento, reconciliar os vossos amigos, rogar perdão ao Príncipe,
Ama sakın geç kalayım deme, Sonra geçemezsin Mantua'ya, Yolunu bulup evlendiğinizi açıklayıncaya, tarafları barıştırıp
Há épocas más... nos vemos rapazes... virão rogar-me.
Hayat zorlaşıyor. Göreceğim sizi. Gelip yalvaracaksınız.
Então porque continuas a resmungar o nome do meu pai e a rogar pragas?
O zaman neden babamın ismini sayıklayıp küfür ediyorsun?
Não caíste num buraco.
Sen rogar deliğine düşmedin.
Deve-te estar retorcendo as tripas ter que te parar em meu escritório... e me rogar pela vida de seu filho.
Buraya, ofisime gelip oğlunun hayatı için yalvarıyor olmak, içini kemiriyor olmalı.
Não devias rogar pragas a Iemanjá!
Yemanja'ya lanet etmemeliydin.
Se eu os forçasse a rogar por desculpa?
Avaz avaz merhamet dilemelerini sağlarsam nasıl olur?
- Pois rogar é bom.
- Dua etmek iyidir.
Rogar poderia salvar tua vida sempre que tuas preces sejam dirigidas só a mim e a meu eterno culto de sangue.
Sadece bana ve sonsuz kanıma dua edildiği sürece dua etmek senin hayatını kurtarabilir.
Posso rogar-lhe que me diga como é ele?
Bana ne tür bir adam olduğunu söyler misiniz?
Motoristas são malcriados. - Não, ele não era malcriado Eu continuava a rogar-lhe pragas, mas ele apenas olhava para mim
kamyoncular genelde aşağılık olabiliyor hayır, öyle değildi sürekli ona söylendim ama o sadece bana bakıp durdu sonra ne oldu?
Agarrarei esse filho da puta pelo pescoço... e vou obrigá-lo a rogar-te pessoalmente para que aceites o dinheiro.
Bu orospu çocuğunu boynundan sürükleyecek... ve parayı alman için sana yalvartacağım.
E por isso contratou um bruxo para lhe rogar uma praga?
Bu yuzden mi ona buyu yapmak icin Haiti'li bir rahip tuttunuz?
Rogar não te vai ajudar.
- Yalvarmanın faydası yok.
Criaturas que até Leónidas tem de subornar e a quem tem de rogar.
Leonidas'ın bile rüşvet verip yalvarması gereken yaratıklar.
- Sim. E quando pedi os meus "cem" de volta, ela disse que me ia rogar uma praga.
Ayrıca yüzlüğümü geri istediğim zaman beni lanetleyeceğini söyledi.
Estavam a rogar-nos que roubássemos estes diamantes.
Elmasları çalmamız için adeta yalvarıyorlar.
Meus Lordes, imploro antes de irem, para rogar a bondade do Rei para ser bom comigo.
Lordlarım, gitmeden sizden rica ediyorum Kral'dan merhamet beklediğimi kendisine iletin.
Vai rogar-lhe uma praga ou assim.
Mandy'e lanet ya da öyle bir şey yapacak.
Uns funcionários da câmara encontraram-na ao abrir a conduta para verificar os canos.
İşçiler, hatları kontrol etmek için rogar kapağını açınca bulmuşlar.
Quer rogar?
Yalvaracak mısın?
Quer que aqueça? Mais um pouco? "
Sanki rögar kapağını açıp :
A cidade tem andado a equipar as entradas com fibra de vidro.
Evet, şehrin tüm rögar kapakları fiberglasslarla iyileştiriliyordu.
Contratou um bruxo para lhe rogar uma praga.
Jimmy'e büyü yapmak için Hait'li bir rahip tuttu.
Mas este em especial está a esvaziar detritos contaminados na canalização.
Evet, ama bu adam belli ki bir rögar içindeki atıkları boşaltıyor.
Depois, entraram num apartamento, e nós abrimos um tampo dos esgotos.
Sonra bir daireye girdiler, biz de rögar kapağını açtık.
rompe a tampa com um pé-de-cabra, corta o cadeado, rompendo o lacre.
Rögar kapağını levyeyle kaldırdı, kilidi kesip yakıt kapağını açtı.
Deixar o teu próprio pai cair cegamente num só buraco.
Kendi babanı göz göre göre rögar kapağına bırakmak.