Translate.vc / Portuguese → Turkish / Rádio
Rádio translate Turkish
10,512 parallel translation
Lançamos um alerta e um carro de rádio teve sorte.
Ekiplere haber verdik. Bir ekip arabası şanslıymış.
A arma e o rádio.
Silahın ve telsizin.
Vai pegar neste rádio e dizer aos seus colegas que me viu a correr em direcção à água.
Telsizi alıp meslektaşlarına beni suya doğru koşarken gördüğünü söyleyeceksin.
E depois veja se consegue contactar o Rizzens via rádio.
Sonra da telsizden Rizzens'a ulaşmaya çalış.
Não percebo de biologia, mas sei que em rádio-frequência quanto maior a altitude, menor é a interferência no sinal.
Biyolojiden anlamam ama radyo frekanslarını, ne kadar yükseğe çıkarsan sinyalin o kadar az kesintiye uğradığını falan bilirim.
Ouvi-o na rádio.
Radyoda duymuştum.
Esta rádio é irresistível.
Cidden ikna edici bir radyo istasyonu bu.
A ELECTRICIDADE MATOU A ESTRELA DA RÁDIO
Radyo Yıldızını Öldüren Elektrik.
Fizemos juntas tantas horas de rádio.
Radyoda çok zaman geçirdik beraber.
A Sasha estudava Psicologia, um grande carácter. A Jane estudava Comunicação com talento para a rádio.
Sasha'nın ustalık alanı insanları anlamak iken Jane'inki radyo alanıydı.
O programa que a Sasha supostamente estava a preparar sobre si, muitos homens iriam sentir-se ameaçados pelas suas ex amantes irem comparar notas na rádio.
- Bay Burd, Sasha'nın hakkınızda planladığı gösteri... Birçok erkek eski sevgililerinin notlarının karşılaştırılmasından rahatsızlık duyar.
Na rádio a falar sobre prostitutas ambidestras.
İki elini de kullanabilen orospulardan bahsediyordum.
Na rádio quem disser o contrário, está a mentir.
- İstasyonda biri aksini söylerse yalandır.
Na rádio devem poder dizer-nos quem é que a gravou.
Hangi radyo istasyonunda kayıt edildiğini söylerler herhâlde.
Desculpem. Onde até uma emissão comemorativa tem um prazo e seis pausas para anúncios. Rádio.
Üzgünüm.
- Na rádio, a apresentar a emissão em memória da Sasha.
- İstasyonda. Anma yayınını düzenliyor.
Bem, espero que no inferno haja rádio e espero que estejas a ouvir, porque...
- Umarım cehennemde radyo istasyonu vardır ve bunu dinliyorsundur, çünkü -
O rádio número 2-6 está fora de serviço depois de 12 anos e 4 meses ao serviço da polícia.
12 yıl 4 aylık bir hizmetin sonunda 2-6 numaralı telsiz artık hizmet dışı.
Mas encontrei uma fractura de Monteggia na área proximal da ulna, sem falar do deslocamento na cabeça do rádio e fracturas nos metacarpos.
Ama dirsek kemiğinin öne yakın boşluğunda bir Monteggia çatlağı buldum. Bunu yanında önkol kemiğinin başında çıkık ve el tarağında kırıklar var.
O rádio de urgência.
- Telsizi kullan...
Então, eu entrei, pisei nesta coisa, o rádio começou a tocar música.
Yani bu şeyin sistemi, ben giriyorum, üzerine basıyorum, ve müzik çalmaya başlıyor.
Fizemos a varredura de RF com análise de espectro, apanhámos algumas ondas de rádio da loja.
Bölgede spektrum analizi yaptık... içeride radyo dalgalanması var.
- A rádio já está a falar nisto.
Radyoda konuşulmaya başlandı bile.
23h. Rádio Eko. Começamos com as notícias locais de Silverhöjd.
Eko 23 Haberleri yerel haberlerle başlıyor.
Daqui a Rádio Suécia.
İsveç Radyosu'ndanız.
Distraías-te. Estão a ouvir a Rádio Silverhöjd.
Silverhöjd Radyosu'nu dinliyorsunuz.
Rádio Silverhojd...
Radyo Silverhöjd.
Estão a ouvir a Rádio Silverhojd.
Radyo Silverhöjd'ü dinliyorsunuz.
Eu ouvi a voz dele no rádio.
Onun sesini telsizden duyduk.
É o raio de um rádio, amigo.
Lanet bir radyo, dostum.
O ar-condicionado foi para o máximo, mesmo sem estar ligado... E o rádio enlouqueceu, assim como a Trini.
Hava klima açık olmamasına rağmen üflüyordu ve radyo bir anda delirdi, Trini'de öyle.
Logo hoje que a programação na rádio é boa!
Radyo bir gün güzelce çalıyor öbürsü gün çok kötü!
O Harry recolheu informações a partir das mensagens via rádio, que ele chega ao Quartel-General hoje à noite.
Harry'nin radyodan yakaladığı... sinyale göre... Onun bu gece karargaha ulaşması... bekleniyor.
Estávamos a três blocos de casa, a ouvir esta música no rádio, e as minhas águas rebentaram dentro do teu carro.
Evden üç blok ötede radyodan bu şarkıyı dinliyorduk sonra suyum geldi ve arabanın üzerine boşaldı.
Steve, tenho contacto via rádio com o solo, estão a pedir para nos identificarmos.
Steve, telsizden kendimizi tanıtmamızı söylüyorlar.
Estamos a captar uma enorme interferência no rádio.
Telsizde çok fazla parazit var.
E estamos com alguns problemas de comunicação via rádio no cargueiro.
Yük gemisinde telsiz iletişiminde sorun yaşıyoruz.
Estamos sem contacto via rádio e estamos perdidos.
Telsiz menzilinin dışındayız ve kaybolduk.
Ainda vou controlar o rádio.
Radyo hâlâ benim kontrolümde.
Até melhor, porque após 12 anos, tiraram a cassete da Annie Lennox do rádio.
Hatta daha iyi. Çünkü 12 yıl sonra sonunda Annie Lennox kasetini teypten çıkarabildiler.
O Shavers avisou pelo rádio.
Shavers haber verdi.
Vais-me levar até à estação espacial mais próxima, e, depois, quando eu estiver em segurança fora desta nave, comunicar-te-ei o código via rádio.
Beni en yakın istasyona götürüp güvenle bıraktıktan sonra size odanın kodunu telsizle bildireceğim.
Entrei na casa da minha colega de 80 anos de há 20 anos e larguei um rádio na banheira dela para poder ter um aumento de 5 %.
Evet, maaşımda % 5 artış olsun diye 20 senelik meslektaşım olan 80 yaşında bir kadının evine gizlice girdim ve küvetine radyo attım.
Podes pelo menos ligar o rádio?
En azından radyoyu açsana?
Estava em programas de televisão e empregos na rádio.
Televizyon ve radyo işlerinin altındaydı.
O cobre nas paredes e tectos bloqueia as frequências de radio-transmissão.
Duvarlar bakır kaplamalı ve tavan radyo iletim frekanslarına engel koyuyor.
Pega num rádio.
- Sevindim.
- Vamos falar com a administração e temos o almoço com a Apex Radio.
11 : 30'da telefon görüşmesi ve Apex Radyo ile öğle yemeği olduğunu unutma.
Como está o Andre a lidar com a Apex Radio?
Andre, Apex Radio ile ne alemde? İyi.
'Esta é a Radio Afeganistão chamando a Europa. "
'Burası, Avrupa'ya seslenen Afganistan Radyosu.'
Esta é Radio Afeganistán, Cabul, e estas são as notícias.
Burası Afganistan Radyosu, Kabil, ve işte haberler.