Translate.vc / Portuguese → Turkish / Rãs
Rãs translate Turkish
277 parallel translation
O café Jaumier é famoso pelas rãs.
harika kurbağa bacağı yapan Café Jomier'de.
Pensando bem eu... não estou com vontade de comer rãs.
ikincisi... kurbağa bacağı yiyecek durumda değilim.
É onde as rãs devem estar.
- Kurbağalar orada durur.
O povo tem sido assolado pela sede, por rãs, piolhos e moscas.
Gönder onları. İnsanlar susuzluk çekti, kurbağa, kene ve sineklerle uğraşmak zorunda kaldı.
O teu deus matou os peixes e enxotou as rãs da água?
Balıkların ölmesi ve kurbağaların sudan çıkışı tanrının mucizesi mi?
- Sim! Para rãs.
Kurbağalar için.
- Rãs?
- Kurbağa mı?
E as coitadinhas das rãs?
Ya zavallı minik kurbağalar?
Na minha nave para rãs.
Benim kurbağa mekiğimle.
O que isto tem de notável é que leva um milhão de rãs.
Asıl hayranlık uyandıran yanı bir milyon kurbağa kapasiteli olması.
Um milhão de rãs!
Bir milyon kurbağa.
Para as... e todas as rãs.
Bütün o kurbağalar.
- Leva um milhão de rãs lá dentro.
- İçinde bir milyon tane kurbağa var.
Não é uma nave espacial normal, é para rãs.
Demek istediğim, sıradan bir mekik değil. Bu kurbağalar için.
Quando chegar o fim do mundo, como é que as rãs irão para a Lua? Nisto.
Dünyanın sonu gelince, kurbağalar aya nasıl gidecek?
Os mini-lavabos para as rãs.
Kurbağalar için model tuvaleti.
- Que rãs?
- Ne kurbağası?
As rãs que vão para a Lua.
Aya gidecek olan kurbağalar.
As rãs vão para a Lua na nave espacial...
Kurbağalar uzay gemisiyle aya gidecek...
"Que rãs"? !
"Ne kurbağası" mı?
Sidney, só falas em rãs e em naves espaciais.
Sidney kurbağa ve uzay gemilerinden söz edip duruyorsun.
Depois tratamos da nave das rãs.
Daha sonra kurbağa mekiğim üzerinde çalışırız.
Se não se importa, vou deitar-me para que a nave espacial nunca tenha utilidade para as rãs.
İzninizle ben odama gidip yatacağım böylece uzay mekiğinin kurbağalara bir yararı olmaz.
- Não, para rãs.
- Kurbağa için.
Nós arpamos rãs na minha parte do país.
Bizim oralarda kurbağalar zıpkınla avlanır.
- Homens-rãs. - Não.
- Kurbağa adamlar.
Nunca falas com as rãs, de noite?
Gece yarısı kurbağalarla konuşur musun?
Uma coisa que eu não fazia era falar com as rãs de noite, palonço.
Gece yarıları kurbağalarla hiç konuşmazdım, aptalca birşey.
É só para espetar rãs, Emiliano. Mas se um homem usar uma real e de forma correcta... talvez ele ajude o teu povo um dia.
Bu bir kurbağa sopası, Emiliano ama eğer biri bunu doğru bir şekilde kullanırsa bir gün halkına yardım edebilir.
Usamos as melhores rãs bebés, apanhadas no orvalho, vêm do Iraque, são lavadas com a melhor água de nascente, ligeiramente mortas e depois cobertas num suculento e cinco vezes macio chocolate de leite suíço com creme e são cobertas de glicose com muito amor.
En kaliteli bebek kurbağa kullanırız. Irak'ta çiyden toplanıp uçakla gelir en kaliteli içme suyunda temizlenir, hafifçe öldürülüp leziz, beş kat yumuşak, üç kat kremalı İsviçre sütlü çikolatasıyla kaplanır ve glikozla süslenir.
Rãs.
Kurbağalar.
Rãs?
Kurbağalar?
Rãs, sim.
Kurbağalar, evet.
Esse é um ponto que os estudiosos tem discutido há anos mas não tenho dúvida que a tradição clássica é a maldição das bolhas, morcegos rãs, a do sangue... dos ratos... granizo e bestas os gafanhotos, claro a morte dos primogénitos e por último a das trevas.
Kutsal bilgelerin yüzyıllardır araştırdığı bir konudur bu. Ancak klasik inanışa göre... Arılar, yarasalar kurbağalar, kan fareler dolu, yaratıklar çekirgeler ve tabii ki ilk doğanın ölümü ve son olarak karanlık.
Devia ir procurar rãs.
Kurba avına çıksaydım keşke.
É um grupo de gente com fatos de lã, a abrir rãs... financiados por fundações...
Tüvit takımlı kısa boylu adamlar kurbağaları doğrar, bağış toplar.
Nenhum. Passava a vida a meter rãs no meu soutien.
Hiç canım, durmadan sutyenime kurbağa koyardı.
Deu-me o Sr. Giovanni, porque lhe vendi as minhas rãs.
Benim. Bay Giovanni kurbağalarıma karşılık bana bunu verdi.
Come as rãs, ou vais para o inferno.
Ye bu kurbağaları, yoksa cehenneme gidersin.
Lembra de quando íamos apanhar rãs?
Sırf seni sevdiğim için koruyorum.
As nossas experiências começaram com os animals mais simples, gambas e rãs.
Deneylerimize en basit hayvanlar ile başladık. Karides ve kurbağalarla.
Encontrei duas rãs!
Bakın gölette ne buldum! İki tane kurbağa!
- Pernas de rãs fritas, em barbecue
- Kurbağa bacağı, kızarmış yada ızgarada
Tudo o que vejo são rãs em mil bocadinhos.
Bütün gördüğüm, milyonlarca koltuk değnekli kurbağa.
Prof. Krassman é uma autoridade mundial... no controlo mental de rãs.
Profesör Krassman, kurbağalarda akıl kontrolü konusunda dünyanın otoritelerindendir.
Ele vai vender as suas pernas de rãs.
Senin kurbağa bacaklarını satacak.
Mas agora mandou vir aquele assassino de rãs da costa... E o tipo é mortifero!
Ama artık bir kurbağa katili kiraladı ve bu adam çok amansız!
Porque toda a minha vida quis mil restaurants de pernas de rãs E tu és a chave para isso, verdão.
Hayatım boyunca, binlerce kurbağa-bacağı restoranım olsun istedim çözüm yolu da sensin, yeşilcik.
Não vou pagar as rãs.
Kurbağaların parasını ödemem.
15 a comer rãs!
15 yıl kurbağa yemek!
- Belas rãs.
- Kurbağalar çok güzel.