English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Sade

Sade translate Turkish

1,670 parallel translation
Carlita, está aí um bocado sem nada.
Carlita, sade olanı tak.
Falta-lhes pinta.
Ama çok sade.
Mas um nome simples.
Sade bir isim.
E eu levarei o novo disco Starbucks com a Sade.
Ben de Starbucks'tan müzik getiririm.
A extraordinária história de À boleia pelo universo começa de uma forma simples.
Otostopçunun Galaksi Rehberi'nin sıradışı öyküsü çok sade bir şekilde başlar.
Olhava cuidadosamente para a sua mulher e tentava imaginar o dia em que, como o seu pai, o seu avô e o seu bisavô, ele desejaria dar-lhe com uma pá na cabeça.
Karısına dikkatlice baktı ve tıpkı büyükannesi... ... büyükbabası gibi sade bir hayat yaşamak istemedi.
- Toma apenas com um pouco de leite.
Sade olsun. - Biraz süt katalım.
- Muito simples.
- Epey sade.
Com o Marqus de Sade.
Marquis de Sade.
O prédio foi construído em 1976 pela Stern-Jackson A. no estilo Brutalista.
Bina 1976'da Stern-Jackson ve ortakları tarafından yapılmış. Sade bir tarzla yapılmış.
Não, ainda gosto simples.
Hayır, hala sade içiyorum.
Querem crocante de amendoim ou creme?
Fıstıklı mı istersiniz yoksa sade vanilya mı?
Mas enquanto cidadã.
Ama sade vatandaş olarak.
Penso que as crianças vão precisar de algo um pouco mais austero, hoje.
- Bence çocukların bugün daha sade bir şeyler yemeye ihtiyaçları var.
A minha Dorinha, tão formal.
Benim küçük sade Dora'm.
Mas a Lizzie nunca admitiria que ela é desinteressante.
Ama Lizzie sade olduğunu asla kabul etmez.
Vamos, nós combinamos algo mais simples.
Daha sade bir şey olsun demiştik.
Não. Gosto das coisas bem simples. E esta não é.
Ben, her şey sade ve anlaşılır olsun istiyorum ve bu değil.
Não muito vistosa, não?
Yeterince sade mi?
Simplesmente começou a cantar, e como a sua voz era tão bela, os marinheiros só tiveram ouvidos para sua canção, e nem ser aperceberam das sereias.
Şarkı söylemeye başladı. Söylediği şarkı çok güzel olduğundan, kürekçilerin kulakları sade onun şarkısını duyuyordu. Sirenlerin şarkısını duymuyorlardı bile.
Agora, amor, Tu podes perguntar que perigo pode vir de uma miúda como tu sentir-se atraída por este... atraente senhor, para te descobrires a abrir como uma bela flor no calor de uma bela manhã, a desfrutar do aparecimento da mulher que há em ti.
Şimdi, hayatım senin gibi böyle genç bir bakireden ne zarar gelebilir diyebilirsin o çekici şövalyeye doğru cezbedilmiş sabah güneşinin sıcağındaki güzel bir çiçek gibi kendini açılıyor bulan, kadınlığının sade çiçeklenmesinden zevk alan birinden.
- Eu quero algo simples.
- Sade bir şeyler istiyorum.
E é muito simples.
Ve oldukça sade.
Decidimos fazer tudo simples.
Sade olmasını kararlaştırdık.
Simples, digno, assim como o Milt.
Sade, ağırbaşlı, aynı Milt gibi.
Hoje na Fox, temos Simple Life
- Altyazı : wrigoo Bu akşam Fox'ta : " Sade Hayat :
Não se destroi um sítio requintado pelo dinheiro.
Böyle sade bir dükkanı para için soymazsın.
O Randy Hontz levava uma vida bastante simples.
Randy Hontz oldukça sade bir yaşam sürmüş.
Café preto?
Sade mi?
Só mais uma coisa, sabe... você acha que consegue dar um mergulho no 8º assalto.... porque apostei duas mil pratas no O'Callahan.
Sade bir şey, her neyse. 8. rauntta düşmüş gibi yapabilir misin, 'Çünkü O'Callahan'a 200 papel yatırdım.
Você, Sr. Gourmet cozinha, e você faz uma pizza sem nenhuma cobertura.
Sen, Bay obur aşçı, ve sade pizzan var.
- Sirva um café normal curto, por favor.
Bir tane sade, küçük boy kahve lütfen.
Sei que pode parecer básico, mas a Eliza trouxe os primeiros morangos decentes do ano.
Biliyorum, biraz sade ama Eliza yılın ilk düzgün çileğini buldu.
Simples, sem açúcar.
Sade ve şekersiz.
Eu pedi café simples, esta manhã, e recebi-o com natas.
Bu sabah sade kahve ısmarladım ama sütlü verdiler.
E uma taça de arroz branco.
Ve sade pilav alacağım.
Ou um de coco e dois simples.
Yada bir çukulatalı iki sade
Cereais secos da caixa e café.
Kuru cornflakes ve sade kahve.
Café preto, bacon, e aquelas pequenas Waffles que tu gostas tanto, manteiga, dois ovos estrelados, fruta e sumo de laranja. Chamo-lhe o The Whaler.
Sade kahve, domuz eti, ve çok sevdiğin wafflelar, tereyağı, iki sahanda yumurta, meyve ve portakal suyu.
Prefiro algo mais simples.
Sade tercih ederim.
É claramente mais simples e parecido com uma cadeira.
Bu kesinlikle sade ve sandalye gibi.
Um expresso duplo, a sair.
Duble espresso, sade.
O que aconteceu ao café preto normal?
Sade kahveye ne oldu yahu?
Bem, dado que decidiste ir ensinar para África sem me consultares, só recebes um simples pequeno-almoço de panquecas com nada a sorrir para ti. Nada! -'dia.
Oh, bana danışmadan Afrika'ya gitme kararı aldıktan sonra, bütün alacağın sade bir pankek, sana hiçbirşeyiyle gülümsemeyen, hiçbir şey.
Em simples português, Rose.
Sade, ve basit İngilizce, Rose.
Simples.
Sade.
Este é preto, com uma...
Evet, tamam sade.
Falem baixo.
Sessiz olun. "Sade Hayat" başladı.
Seca.
Sade.
Parecem obras do Marquês de Sade.
Onları korku romanı gibi okuyacaksınız.
Muitos são simples cidadãos.
Çoğu sade vatandaşlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]