Translate.vc / Portuguese → Turkish / Salém
Salém translate Turkish
553 parallel translation
Convidei o Reverendo John Hale de Beverly, para vir a Salém.
Beverly Rahibi John Hale'i Salem'a davet ettim.
Mas pode ser que, em Salém, se encontre sinais de Lúcifer e, se tal for o caso, podem ter a certeza de que ele o caçará.
Salem'da şeytanın izlerini de bulabilir elbette ve böyle bir durumda, emin olun onu yakalayacaktır.
Deve saber que a melhor gente de Salém...
Bay Proctor, bilin ki Salem köyünün yarıdan fazlası şu anda...
Nunca percebi o quanto a gente de Salém era hipócrita!
Salem'ın yalan dolanlarını hic anlamadım.
Bem-vindo a Salém. Mr.
- Salem'a hoş geldiniz.
Espero que deixe alguma sensatez em Salém.
Umarım birazını da Salem'a bırakırsınız.
- São bruxas de Salém?
- Onlar Salem cadıları mı?
Seria bom que fosses a Salém.
Salem'a gitsen iyi olur.
E se, de facto, ele veio para Salém, é aqui que o descobriremos.
Ve eğer buraya geldiyse onu Salem'dan kazıyarak çıkaracağız.
Como te atreves a voltar a Salém, quando eu to proibi?
Yasakladığım halde ne cüretle Salem'e gidiyorsun?
O Diabo está à solta em Salém, Mr. Proctor.
Şeytan Salem'de kol geziyor, Bay Proctor.
O que se apoderou de Salém foi a vingança!
Salem'da kol gezen şey : İntikam.
Ele está a manchar o meu nome desde que vim para Salém!
Salem'a geldiğimden beri bu adam adımı lekeliyor.
Se for obrigada a responder, sairei daqui para sempre. Direi ao mundo que Satã triunfou sobre Salém!
O soruya yanıt vermem gerekiyorsa asla dönmemek üzere gideceğim ve Salem'ın şeytana kaldığını anlatacağım.
"Após 19 execuções, a caça às bruxas em Salém terminou, após outros se recusarem a salvar-se, prestando falsas confissões."
Yalancı itirafla kendini kurtarmayı reddeden sanıkların sayısı giderek arttığından Salem'daki cadı avı on dokuz idamdan sonra son buldu.
" Um forno pertencente a Mary Kane, Little Salem, Colorado.
Little Salem, Colorado'dan Mary Kane'e ait bir fırın.
Saleem vai acompanhá-la.
Konaklayacağınız yere kadar Salem size eşlik edecek.
Mrs. Salem!
Bayan Salem.
És hazimi, dos Beni Salem.
Haşimilerin Beni Salim kolundan.
O teu amigo era um hazimi dos Beni Salem.
Dostun Beni Salim'den bir Haşimi.
Avisa também o Eugene, o Albany e o Salem.
Eugene, Albany, Salem'e söyleyin.
Isso vai manter-te vivo até chegarmos a Salem.
Salem'e varana dek seni canlı tutmalıyım.
O tempo está ameaçar, mas a pista é veloz em Salem, New Hampshire.
Hava bulutlu ama pist Salem, New Hampshire'da kuru.
Ó poderoso Abu-Salem, vós que ordenais mil feras, por todo o fogo do inferno e da escuridão, dê força e vida a esta sua criatura.
Ey binlerce iblise hükmeden yüce Ebu Salim... cehennem ve karanlığın bütün alevleriyle... kulun olan bu yaratığa güç ve hayat ver.
Lembro-me de uma história que meu pai me contava.
Çocukken babamın yatarken bana anlattığı hikayeyi hatırlıyorum. Massachusetts'in Salem kasabasındandı.
Não, estava a falar de Salem's Lot.
Hayır, Salem's Lot'u kastettim.
O que está ele realmente a fazer em Salem's Lot?
Salem's Lot'ta gerçekte ne yapıyor?
Os ventos da rebelião varreram a cidade de Jerusalem's Lot, que brevemente seria conhecida como Salem's Lot.
Ayaklanma rüzgarları Jerusalem's Lot'ta esiyordu. Sonradan Salem's Lot diye bilinecek yerde.
Alguns homens de Salem's Lot combateram em Valley Forge, sofrendo durante aquele Inverno longo e gélido.
Salem's Lot bazı erkekler Valley Forge'da savaştılar soğuk, uzun kış boyunca.
Sim, Salem's Lot teve a sua cota parte de heróis, vivos e mortos. Mas tiveram de lutar pelo maior tesouro de todos : Liberdade.
Evet, Salem's Lot pek çok kahramanı feda etti ancak en değerli hazineyi kazandılar :
Não se vai embora de Salem's Lot, pois não?
Salem's Lot'tan ayrılmıyorsunuz, değil mi?
Cidadezinha pacata, Salem's Lot.
Sakin küçük Salem's Lot Kasabası.
Nasceu aqui em Salem's Lot.
Burada, Salem's Lot'da doğmuş.
Tudo em Salem's Lot está relacionado com a casa.
Buradaki her şey bağlantılı.
Em Salem's Lot.
Salem's Lot'ta.
Brevemente, toda a cidade de Salem's Lot...
Yakında tüm Salem's Lot olacak.
Vai purificar Salem's Lot.
Bu Salem's Lot'u temizler.
Um mulher expulsa de Salem por bruxaria violou as leis índias contra construir em antigo solo sagrado.
Bir kadın büyücülük yüzünden Salem'den kovulmuş... Hint yasalarını çiğnemiş. Şu anda eski bir mezarlıkta.
- Winston-Salem.
Winston-Salem ile.
Agora rebatendo para os Salem Bucks, o central Joe McCorkle.
Şimdi Salem Buffs takımı için vuruş yapacak olan isim Joe McCorkle.
Ganhamos quatro jogos em Kingston, dois em Winston-Salem... e arrasamos o Greensboro numa melhor de três.
Kinston'da dört maçlık bir seri yakaladık Winston-Salem'de iki maç ve üç oyunluk bir sette de Greensboro'nun kıçına tekmeyi vurduk.
O Dr. Thorpe, de Salem.
Salem'den Dr. Thorpe.
Mas serei um rebento para sempre... assim que sugar a vida de todas as crianças de Salem!
Yalancı! Ama Salemdeki bütün çocukları alınca, Tekrar genç olacağız!
E assim... as irmãs Sanderson... foram enforcados pelo cidadãos de Salem.
Ve Sanderson kardeşler... Salem halkı tarafından asıldı.
Eu admito que o povo de Salem está ligado... em gatos negros, bruxas e coisas assim.
Siz Salem halkı sanırım... tüm bu kara kedilere, cadılara ve uydurmacalara inanıyorsunuz.
Portanto, a conclusão lógica caras irmãs... é que temos de achar o livro, preparar a poção... e sugar a vida das crianças de Salem antes do amanhecer.
Bu nedenle, kitabı bulup, iksiri yapmalıyız... ve güneş doğmadan Salem çocuklarının hayatlarını içmeliyiz.
- É a velha cripta de Salem.
- Eski Salem kanalları.
São bruxas reais. Elas voam. Vão comer as crianças de Salem.
Bunlar gerçek cadı, uçabiliyorlar, ve Salem deki tüm çocukları yiyecekler!
Olá, Salem!
Merhaba, Salem!
Todos os cristãos inocentes alegram-se com este Tribunal.
Tüm masumlar ve Hristiyanlar Salem'daki mahkemeden memnun.
Sim, o melhor em Salem!
Evet, Salem'deki en iyi doktor!