Translate.vc / Portuguese → Turkish / Samar
Samar translate Turkish
375 parallel translation
Mas näo represento consigo, para que se arme em herói diante de idiotas que o julgam Sherlock Holmes.
Ama seni Sherlock Holmes sanan geri zekalilara hava atabilmen için samar oglanin olmayacagim.
Lembra-se do episódio em que ficou pedrado e bateu no Kirk?
Bakterilere yakalandiginiz ve Kirk'ün samar attigi bölümü unuttunuz mu?
Todas as camaras funcionam, Samar?
- Tüm kameralar çalışıyor mu, Samar?
Sofre o justo pelo pecador, o típico judeu.
Çıfıtıklar için şamar oğlanı olmak hoş değil.
Dou-te um estalo.
- Bunun anlamı şamar.
Minha querida Luz, se não soubesse que tinhas uma cabeça Benedict sobre esses ombros imaturos, dava-te uma boa surra. Ele é um sonho.
Tatlı Luz'cuğum... o toy omuzların üstünde sağduyu sahibi bir Benedict kafası olduğunu bilmesem... sana iki şamar atardım.
Ela iria considerar isso como uma bofetada.
Bunu suratına patlatılmış bir şamar sayar.
- Dou-te uma bofetada!
- Şamar ister misin? Kaybol!
Mas quando a explosão, a explosão da guerra nos sopra aos ouvidos, e invocamos...
Fakat sonra savaş bir şamar gibi kulaklarımızda patladı ve toplandık...
Não se diz a um tipo como ele que é um ajudante. Ele tem orgulho.
Onu bir şamar oğlanı yapamazsın, bir gururu var.
A isto chama-se sova.
Buna da "şamar" denir. Hoşuna gitti mi?
Ouvi dizer que o Buckley era o seu bode expiatório.
Anladığıma göre, Buckley senin şamar oğlanınmış.
E vocês vão levar um puxão de orelhas, se não calarem o bico.
Eğer çenenizi kapatmazsanız şamarı yersiniz.
- Estamos prestes a ser apanhados.
- Şamar oğlanına döneceğiz.
Abbie, dou-te uma palmada não tarda.
Abbie, birazdan bir şamar yiyeceksin.
Capitão, a nave está avariada.
Kaptan, gemi şamar oğlanına döndü.
É meu destino ser sacrificado pela galáxia.
Galaksinin şamar oğlanı olmak benim kaderim. Ben olma sorumluluğu ağır.
Só porque apanhamos pancada ontem, hoje já queremos bater em toda a gente.
Dün suratımıza şamar yedik diye bugün herkesi dövmek istiyorsun.
E ele destruirá o demónio, fazendo-o mergulhar no fogo ardente.
Ve günahkar olana şamar atacak... ve onları hararetli cehennem ateşine batıracak!
- Diz-lhe que se não vier que lhe bato.
- Evet. - Ona söyle, gelmezse benden iyi bir şamar yer.
Foi como se tivesse pegado num lenço e o tivesse atirado o mais longe possível, para que caísse em Amdo, mesmo nas barbas da China.
Sanki atkısını aldı ve atabildiği kadar uzağa attı... böylece Amdo'ya düştü, tam Çin'in yüzüne şamar gibi.
Levas-te uma estalada por estás com ele.
Şamarı yedin çünkü onunla birliktesin.
Dá-me duas palmadas
İki şamar indir!
Eu sou o teu táxi e o teu objecto ridículo.
Şahane. Şimdi de hem taksi hem de şamar oğlanı oldum.
Pensas que porque sou pequeno podes dar-me uma tareia? Anda.
Ufak tefeğim diye beni şamar oğlanına mı çevireceğini sanıyorsun?
Deixo de ser o bode expiatório da Grace e da Nicky, a rainha das lagostas.
Artık Ganja Grace için..... ve ıstakoz kraliçesi Kaptan Nicky için ne Bay Sevimli Oyuncak ne de şamar oğlanı olmak var
É meu ex, acho que ainda lhe devo uma estalada.
Eski sevgilim olur. Ona bir şamar borçluyum.
Não deixes esses cromos manipular-te, Peter.
O sersemlerin seni şamar oğlanına çevirmesine izin verme Peter.
- Bato-lhe?
Şamarı basayım mı?
Como ela não me tem um bode expiatório, tudo fica bagunçado.
Çevrelerinde dolaşan bir şamar oğlanı yok bundan dolayı herşey kötüye gidiyor.
- Um bode expiatório.
Bir şamar oğlanı... Teşşekürler.
Esta família precisa um bode expiatório.
Bu ailenin bir şamar oğlanına ihtiyacı var.
E quando eu disse que eu quis veja onde ela viveu... ela me bateu em minha face.
Ve onun nerde yaşadığını görmek istediğimi söyleyince.... bana şamar attı.
A cidade de Springfield foi classificada SPN Saco de Pancada Nuclear.
Springfield kasabası "Nükleer Şamar Oğlanı" yani N.Ş.O. olarak sınıflandırıldı.
- Ou somos o saco de boxe das televisões?
- Yoksa kanalın şamar oğlanı biz miyiz?
Porque estava cansado de ser espezinhado, rirem dele, ser roubado, e espancado.
Şamar yemekten, alay edilmekten dövülmekten ve her şeyinin elinden alınmasından bıkmıştı.
Pilhaste-me. Passei a noite lhe pondo ao Frank o culo como um tomate. - Vá!
Beni yakaladın.Frank'in poposuna Bütün gece acımasızca... şamar attığım için uyumadım.
Há um ator cômico conhecido como Stooge com esse nome.
Bu isimde, "şamar oğIanı" rolünü oynayan bir komedyen varmış.
Mas isso é uma palmada no pulso, comparado à pena por abrigar fugitivos.
Fakat bu, kaçaklara yataklık etmenin cezası yanında sadece ufak bir şamar gibi kalır.
Lembra-se do episódio em que ficou pedrado e bateu no Kirk?
Bakterilere yakalandığınız ve Kirk'ün şamar attığı bölümü unuttunuz mu?
Se não parares de olhar para ela, Vou tirar o gosto da tua boca à bofetada.
ona bakmayı kesmezsen, dudaklarını tatmak için bir şamar atacağım.
- É jovem, Emily. Sim, um estalo naquela cara mal amanhada punha-o mais velho.
Onun pasaklı yüzüne bir şamar atsak biraz yaşlanırdı.
Se o meu filho estivesse a ser chateado na escola, eu notaria a mudança de comportamento.
Eğer oğlum okulda şamar oğIanı olsaydı... değişen hareketlerinden uyanırdım.
E sempre que te acontece alguma porcaria, descarregas em cima de mim.
Bir şey yolundan çıkarsa şamar oğlanın oluyorum. - Bir başkasını bul.
Por favor, dêem as boas vindas ao nosso novo convidado
Yeni şamar oğlanına hoş geldin diyelim :
Vieste massacrar-me um bocado?
Ufak bir şamar mı atacaksın?
O Ari Gold também vai levar das boas!
Ari Gold da bir şamar yiyecek!
Estás a ver, eu gosto deste sitio. E já tenho aqui o gorducho como amigo, não é assim, gorducho?
Bu evi sevdim ve şişkoyu çoktan şamar oğlanım yaptım.
Não tu, eu! Deixa-me acabar.
Buralarda, şamar oğlanı benim sen değil, ben.
Mas se o filme mostrar um "fazer bebés" realista sem ser na posição de missionário actos envolvendo sexo oral a mulheres, sexo anal, fetiches, mais de dois humanos ou o que a MPAA chama de aberrações comportamentais, esse filme pode ser banido ou classificado NC-17.
Ancak film, eğer misyoner pozisyonu dışında gerçekçi bir bebek-yapma pozisyonu gösteriyorsa kadınlar arası oral seks, anal seks, fetiş, 2 kişiden fazla olan ya da ASFD'nin beyan ettiği üzere "sapkın davranış" gösteriyorsa o film bir NC-17 şamarı yiyebilir.
O xerife está a usar-me como bode expiatório.
Şerif beni şamar oğIanına çevirdi.