Translate.vc / Portuguese → Turkish / Samsonite
Samsonite translate Turkish
49 parallel translation
Uma Samsonite?
Samsonite mı?
São sempre as Samsonite.
Hep Samsonite'dır.
Mary Samsonite foi só uma mulher.
Mary Samsonite sadece bir kadın.
Devem meter as notas em pastas Samsonite, modelo 260.
Para iki çantanın içine yerleştirilecek çanta model numarası 260.
Manteiga de amendoim Peter Pan, sumo de laranja Tropicana, comida mexicana Rosarita, cacau Swiss Miss, malas Samsonite, a lista continua!
Peter Pan fıstık ezmesi, Tropicana Portakal Suları, Rosarita Meksika Gıda,
Não é propriamente uma Samsonite.
Pek Samsonite sayılmaz.
- Porquê, esqueceste-te da tua mala?
Samsonite'ını mı unuttun?
Foi o que eu disse que queria, porque é uma Samsonite preta.
Onu istediğimi söyledim çünkü siyah bir Samsonite.
Acha que é o pessoal da Samsonite... para aumentar os lucros, teria feito mais de uma?
Gözlerini para kazancı bürümüş Samsonite şirketi kar etmek için birden fazla siyah bavul yapmış olabilir mi?
Samsonite?
Samsonite?
Não há por aí mais nenhuma sala cheia de Samsonite?
Samsonite valizlerinle dolu bir oda daha falan yok bir yerlerde?
" Acabei de comprar uma nova Samsonite Silhouette e detesto-a.
Yepyeni bir valiz aldım ama hiç beğenmedim.
E adoro a Silhouette porque é uma Samsonite, por isso, sei que iremos a muitos lugares juntos, veremos muitas coisas, teremos uma vida cheia de recordações.
Ne de olsa modeli Silhoutte, biliyorum onunla birlikte bir sürü yere gidip, bir sürü şey göreceğiz. Unutulmaz anılarımız olacak.
Estávamos prestes a apresentar a campanha da Samsonite quando o Freddy Rumsen mijou as calças.
Dün müşterilere yeni kampanyamızı açıklayacaktık ve Freddy Rumsen altına etti.
O pessoal da Samsonite está encantado.
- Müşteriler çok beğenmiş.
Talvez você tenha sorte, doutor, e o seu pequeno armário de drogas fique fechado como uma Samsonite.
Belki şansın yaver gider de, doktor el altından verdiğin ilaçlar Samsonite gibi sımsıkı kalır da kimse öğrenmez.
Ele não cabia na minha Samsonite.
Samsonite'ıma sığmadı.
Não existe nenhuma maleta de Samsonite de matéria escura!
bunun için herhangi bir bavul yok.
Maleta Samsonite preta.
Siyah renk Samonite evrak çantası.
- Sim, senhor. - Stan, significa que vais apaparicar a Samsonite.
Bu da demek oluyor ki, Stan, sen şu Samsonite çekimine her gün göz kulak oluyorsun.
Depois vem a Sugarberry Hams.
Samsonite var...
Equipa da Samsonite, para o meu gabinete.
Samsonite takımı, odama!
Há dois futebolistas desconhecidos com uma American Tourister e uma Skyway na mão, que vão atacar o Sr. Joe Namath e a sua defesa, uma jovem sensual que está a segurar numa Samsonite, e talvez um árbitro.
Bir American Tourister ve bir Skyway taşıyan iki isimsiz futbol oyuncusu... Bay Joe Namath'ın üzerine doğru geliyorlar. Onu savunansa, seksi bir kız.
Então, ouvimos : "Passa!" O Namath recua.
Elinde bir Samsonite, ve belki bir de hakem. Ve "Hücum!" sesini duyarız. Namath geri çekilir.
" O segredo de uma vitória fora de casa é a Samsonite.
" Yoldayken zafer kazanmanın sırrı : Samsonite.
Touchdown para a Samsonite!
Ve sayı! Samsonite!
"Samsonite, é resistente."
"Samsonite... Çok sağlam."
"Só a Samsonite é resistente." O problema está no desempenho.
"Yalnızca Samsonite sağlam." İkna etmemiz gereken şey de bu zaten.
Tenho de tratar da conta da Samsonite.
- Samsonite'a kafa yormalıydım.
Já a Samsonite, não.
- Samsonite'ı ise bensiz halledemezsin.
Em que ponto estamos quanto à Samsonite?
Samsonite'ta ne durumdayız?
Imaginámos que a Samsonite é um elemento muito raro, uma matéria mítica, a mais resistente da Terra e vemos um aventureiro aos saltos numa gruta.
Samsonite'ın nadir bulunan bir elementten, yeryüzünün en sert ve efsanevi bir maddesinden yapıldığını varsaydık.
Ideias para a Samsonite.
Samsonite için fikirler.
Porquê? Vou fechá-lo dentro da minha Samsonite e atirá-lo do telhado.
- Onu güzelim Samsonite'ıma yapıştırıp çatıdan fırlatacağım.
Samsonite, Fillmore Autopeças,
Samsonite, Fillmore Oto Yedek Parça,...
- Com uma Samsonite cheia de dinheiro.
Hem de bir bavul dolusu.
O teu avô comprou uma mala Samsonite por $ 62, que foi muito cara, mas tinha rodinhas.
Deden 62 dolara Samsonite bavul almıştı. Çok pahalıydı ama tekerlekleri vardı.
Achas que me sentiria insultada por alguém com uma Samsonite?
Bir "Samsonit" tarafından aşağılanmaya izin vereceğimi mi düşünüyorsun?
Nem a Vicks, a Playtex, a Life Cereal,
Vicks, Playtex, Life Mısır Gevreği ve Samsonite'ta da yoksun.
Samsonite, Sugarberry Ham, Secor Laxative.
Sugarberry Jambon, Secor Müshil.
Mary Samsonite foi só mais uma miúda.
Mary Samsonite sadece bir kızdı.
A Samsonite vai filmar amanhã e mudaram tudo.
Samsonite yarın çekiliyor ve her şeyi değiştirdiler.
Chamo-lhe Samsonite.
O pozisyona Samsonite diyorum.
Uma Samsonite branca.
Beyaz bir Samsonite.
Viaja sempre com Samsonite'
Yanınızda olsun hep Samsonite.
A Samsonite.
Benim için de zor ama mecburuz.
Royal Travellers. Samsonite.
"Royal Traveller's Samsonite."
Samsonite ligeira.
Parlak çanta.
Malas Samsonite, Cereais Life...
- Samsonite valizleri.