English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Saturn

Saturn translate Turkish

93 parallel translation
Veja TRAGÉDIA EM SATURNO
SATÜRN'DE TRAJEDİ
Tentemos chegar de carro pela auto-estrada... através da inevitável circunvalação... que circunda a cidade como um dos anéis de Saturno.
Otoyoldan arabayla gelirken şehri Saturn'ün halkaları gibi saran Raccordo Anulare'den etkilenmemek mümkün değil.
"O retrocesso de um planeta malévolo, como Saturno..." "... aumentarão o feitiço ".
Eğer zararlı gezegenler ters yörüngedeyse, ki Saturn de zararlı bir gezegen, bu gezegenlerin zararları daha da artar.
O pior de tudo é esse retrocesso!
Jerry, bu sadece Saturn'ün etkisinin kötü olduğu anlamına geliyor. Etkisi bu aralar özellikle kötü, çünkü ters yörüngede.
Sabia que os planetas se moviam em órbitas concêntricas à volta do Sol e provavelmente conhecia a sua ordem até Saturno.
Gezegenlerin Güneş'in oluşturduğu yörüngelerde döndüğünü biliyordu ve belki de Saturn'e kadarki sıralamayı bulmuştu.
Ao passar nas imediações de Júpiter, a Voyager, sofreu uma aceleração que a aproximou de Saturno.
Jüpiter Voyager'ı Saturn'e doğru savuruyor.
A massa gravitacional de Saturno vai projetá-la em seguida para Urano, e neste jogo de bilhar cósmico, depois de Urano, mergulhará para além de Netuno, abandonando o sistema solar, para se tornar uma nave interestelar, destinada a errar para sempre, no grande oceano por entre as estrelas.
Saturn'un çekim gücü ise onu Uranus'e savuracak ve bu kozmik bilardo oyununda Neptün'ü de geride bırakarak güneş sisteminin dışına çıkıp yıldızlar arası okyanusta sonsuz yolculuğuna başlayarak belirsiz kaderini yaşayacak.
"Saturno está rodeado, por um fino e plano anel, que não tem qualquer ponto de contato com o corpo do planeta."
"Saturn sarılmış durumda," diye yazmış "ince düz bir halkası var ve gezegenle temas etmiyor."
Viajamos para além de Júpiter, a 778,3 milhões de quilômetros do Sol, ( distâncias médias ) de Saturno, a 1,5 bilhões, de Urano, a 3 bilhões, e de Netuno, a 4,5 bilhões de quilômetros de distância.
Jupiter'e kadar ulaşıp Güneş'e 750 milyon km Saturn'e birbuçuk milyar km, Uranus, üç milyar ve Neptun'e, dörtbuçukmilyar km mesafeye geldik.
Na nossa nave imaginária, revimos o itinerário das duas naves espaciais Voyager, nas suas viagens para Saturno e para além.
Hayali gemimizde iki Voyager uzayaracının rotasını yeniden düzenleyerek Saturn ve ötesine gidiyoruz.
Saturno foi vislumbrado pela primeira vez através do telescópio por Galileu.
Saturn'ü teleskopla ilk kez Galileo gözlemlemişti.
Saturno é o segundo maior planeta no sistema solar.
Saturn güneş sisteminin 2.en büyük gezegeni.
Os anéis são compostos de bilhões de minúsculas luas, cada uma circulando Saturno em uma órbita própria.
Halkası milyarlarca minik uydudan oluşuyor ve her biri Saturn etrafında kendi yörüngesiyle dönüyor.
Longe dos anéis, banhada na sua luz vermelha, encontramos a imensa lua de Saturno coberta de nuvens, Titã.
Halkalardan uzakta, kızıl ışıklar içinde Saturn'dev bulut kaplı uydusu Titan'la karşılaşıyoruz.
Perto de uma falésia de gelo de Titã, através de uma rara brecha nas nuvens de moléculas orgânicas, pode ver-se desenhando-se graciosamente, o planeta anelar Saturno.
Titan buzullarının yakınında organik molekül bulutlarının içerisinde muhteşem halkalı gezegen Saturn'ü görebiliriz.
Desde que Cosmos foi mostrado pela primeira vez, a nave espacial Voyager tem explorado os sistemas dos planetas, de Saturno, Urano e Netuno, e já passou pelos mais exteriores planetas, no seu caminho para as estrelas.
Cosmos'un Voyager uzayaraçlarını Saturn, Uranus, ve Neptun gezegenlerini ve ötesindeki yıldızları keşfederken gösterdiğinden beri.
A gelada Enceladus, uma minúscula lua de Saturno, onde de algum modo as crateras fundiram.
Buzlu Enceladus, Saturn'ün küçük, ayında kraterler erimiş.
Ou considere-se Titã, a lua gigante de Saturno.
Titan'ı alın misal, Saturn'ün dev uydusu.
A sua missão científica era explorar os planetas gigantes, primeiro Júpiter e os seus satélites, e a seguir Saturno e o seu sistema de luas.
Bilimsel misyonları dev gezegenler Jupiter, Saturn ve uydularını incelemekti.
As nossas máquinas, produtos da Ciência, estão agora para além da órbita de Saturno.
Makinalarımız... bilimin ürünleri.. artık Saturn'un yörüngesi dışında..
Coisas como um computador que cabem num simples quarto... e que contêm imensa informação, ou o foguetão Saturn 5.
Milyonlarca bilgiyi saklayabilen ve tek bir odaya sığan bir bilgisayar ya da Saturn 5 roketi gibi.
Vês, este é o propulsor Saturn 4B... e lança-nos da Terra... tão rápido com uma bala de canhão, até que a gravidade da lua nos agarra e puxa... para uma volta em redor da lua,
Bak, bu Saturn roketinin 4B modülü ve bizi, tabancadan fırlayan mermi gibi hızla Dünya'dan uzaklaştıracak. Sonra Ay'ın çekimi bizi yakalayıp çekecek ve Ay'ın etrafında dönmeye başlayacağız.
Eu tenho um Saturn. Um Saturn?
- Ben bir Satürn kullanıyorum.
Um hamburger Lua Azul, anéis de Saturno e um batido de Mercúrio por 3.99.
Biliyorsun, Mavi ay burger, Saturn halkaları ve bir Mercury milk shake sadece 3.99.
Um Saturn.
Satürn.
Da Avenida Watchung avisaram que apareceu lá um Saturn para ser desfeito.
Watchung Caddesinde bir servise Saturn'ü getirip, baktırmışlar.
Viu algum Saturn de professor por cá?
Buralarda bir öğretmenin Satürn'ü var mı?
Então, um de vocês fica connosco enquanto o outro arranja outro Saturn.
Sonra biriniz kalacak, öteki başka bir Satürn getirecek.
Lançamento da Apollo Saturn.
Burası Apollo Saturn fırlatma kontrol.
Uma vez, levaste um modelo do Saturno V para mostrar a toda a gente e eu pedi-vos para ir lançar foguetões com vocês, e tu disseste que não.
Bir keresinde "Göster-Anlat" için Saturn 5 modeli getirmiştiniz. Roketleri sizinle fırlatabilir miyim diye sorduğumda hayır demiştiniz.
- Pois, o Saturn.
- Satürn, evet.
- Porque procuro autenticidade
- Çünkü yeni filmim Saturn Skies..
Muito bem, temos um Saturn Rings e um Galaxy Sub, segura Max.
- Saturn halkaları ve Galaxy Sub'ımız var, Max...
Conduz um Saturn, minha senhora?
Arabanızın markası Saturn mü efendim?
- Tem um Saturn verde de 97, Steve?
- 97 model yeşil Saturn'un mü var?
Devem estar a gozar. Seriam precisos 20 foguetões Saturn para pôr isto no ar, quanto mais em órbita.
Bu şeyi yerden kaldırmak için en az 20 tane Satürn roketi gerekir.
Ticket de estacionamento. "Saturn Arms".
- Park kâğıdı. Saturn Arms.
A moça que estão à procura vive nos apartamentos Saturn Arms?
Aradığınız kız Saturn Arms sitesinde mi oturuyor?
Eu e a Mary temos casa alugada, a Alicia anda numa escola pública, e eu conduzo um Saturn com seis anos.
Mary'le kirada oturuyoruz. Alicia devlet okuluna gidiyor. Altı yıllık bir Saturn kullanıyorum.
Ele é como um planeta. Saturno, por exemplo.
Saturn der ki, o bir gezegen gibidir.
Júpiter, Saturno, Neptuno.
Jupiter, Saturn, Neptune.
Todos os carros do parque foram verificados, excepto o Saturn.
Saturn hariç, park yerindeki diğer tüm araçların sahibi var.
Ela teve de recusar ser porta-voz da Saturn por causa dos danos na cara.
Yüzündeki hasardan dolayı sözcü olma şansını kaybetmiş.
Usa óculos de sol e conduz um Saturn, que não conseguimos encontrar.
Güneş gözlüğü takıyor ve bulamadığımız Saturn marka bir araba kullanıyor.
O Sr. é o proprietário de um Saturn Ion de 2001?
2001 model Saturn Ion marka arabanız var mı?
O primeiro tipo diz : "Sou astronauta, por isso tenho um Saturn".
İlk adam : "Ben bir astranotum o yüzden Saturne sürerim" demiş ve ikinci adam da :
Estou a fazer-lhe um leasing de um Saturn.
Ona bir Saturn kiralayacağım.
Bem, 10 temporadas 7 prêmios Saturn de melhor série de ficção científica para TV à cabo ou aberta. Quem imaginaria.
10 sezon, 7 Satürn En İyi Kablo ya da Sendika Bilimkurgu Dizisi Ödülü, kim tahmin edebilirdi ki?
Os invasores, querida, de uma das luas de Saturno.
İşgalciler tatlım, Saturn'ün aylarından gelenler.
O meu filho está a guiar um Saturn verde.
Oğlum yeşil bir Saturn sürüyor.
Rachel Lyford que vivia no complexo Saturn Arms.
- Saturn Arms sitesi Blok 7'de oturan Rachel Lyford.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]