English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Sede

Sede translate Turkish

4,863 parallel translation
Com a participação de representantes da Ar Ahim Energy com sede em África.
Afrika tabanlı Ar Ahim Enerji şirketi temsilcileri de dahilmiş.
Procurar no deserto por uma gota de vingança para matar uma insaciável sede é um caminho solitário, meu amigo.
İntikam susuzluğunu gidermek için çölde bir damla da olsa su aramak zor bir iştir dostum.
SEDE DO FBI WASHINGTON, CAPITAL
FBI Karargâhı. Washington D.C.
O encantador lá na sede é o pai da Amber?
O adam Amber'in babası mıydı?
Uma pequena percentagem volta para a sede.
Küçük bir pay merkeze dönüyor.
- A sede sou eu.
Merkez de benim.
Sede da campanha Grant.
Grant kampanya genel merkezi mi?
Estavas com sede.
Vay be, susamışsın.
Eu vi a sede, ou o quê quer que seja.
- Evet. Merkez üslerini gördüm.
Eu sei que ele andava a informar a sede sobre as tuas atividades e sei que tu sabes disso, porque tens andado a enchê-lo de treta.
Senin faaliyetlerini bildirmek için bize muhbir olarak çalıştığını biliyorum. Ve senin de farkında olduğunu biliyorum çünkü dandik bilgiler verip duruyordun.
Percebi que se queria respostas, teria de ir, pessoalmente, à sede das organizações. GREENPEACE Sede de São Francisco
Cevapları isteseydim fark, Ben gitmek olurdu Bu kuruluşlara'için bizzat merkez.
- Vamos lá! Como é que um tipo pode infiltrar-se na sede do Mecha Super Robot?
Nasıl bir adam süper robo mecha karargahına sızabilir?
E disseste ao Coulson que precisas de enviar amostras para a sede?
Coulson'a, numuneleri Merkez'e yollaman gerektigini anlattin mi?
- Senhor, peço-lhe mais uma vez para enviar uma amostra de sangue da Skye para a sede para mais testes.
Bir kez daha aynini talep ediyorum Skye'in kan örnegini, arastirmalari için Merkez'e gönderin.
Isto era a sede da REC antes de sequer fundarem a SHIELD.
Burası S.H.I.E.L.D. bile kurulmadan önce bir "SBK" tesisiydi.
Mas a sede foi contigo.
Ama susuzluk da seninle birlikte geldi.
Tens sede, não tens?
Susadın değil mi?
Intercetei uma mensagem da sede para o número da Sutton.
Merkezden Sutton'ın telefonuna gelen bir mesaj yakaladım.
Vamos retratá-lo como tendo sede de poder, como enganador.
Konuyu onun güç açlığına, iki yüzlülüğüne getirebiliriz.
Gar Manarnar, três... já vos digo o nome, um buraco na parede, onde os homens matam a sede. E, pelo 25. ano consecutivo, Bobby Moynihan!
Bir dilim tost palabıyıklı iki adam robot sesleri çıkaran gümüşe boyanmış bir adam Garmanarnar üç onlara sonra dönerim, erkeklerin içinden görebildiği bir delik ve 25. kez peşpeşe yıldan sonra yeniden karşınızda Bobby Moynihan!
Conhecendo estes palhaços, e eu sou um deles, só me querem levar para a sede e desperdiçar o meu tempo, portanto vamos despachar isto.
Eğer bu götoşları tanıyorsam ki ben o götoşlardan biriyim, beni aptal kulüplerine sürükleyip bir sürü soruyla vaktimi harcamak istiyorlar sadece. - Bir an önce bitirelim şu işi.
- A sede secreta do Conselho de Ricks.
Rick'ler Konseyi'nin gizli karargahı. - Rick'ler Konseyi mi?
Slade Wilson e Isabel Rochev estão utilizando a sede da empresa como base de operações.
Slade Wilson ve Isabel Rochev eski ofis binanızı operasyon merkezi olarak kullanıyorlar.
Tome, deve ter sede. Obrigado.
Buyur, susamışsındır.
Mas quando ela acordou no meio da noite, a Rainha estava... com sede.
Ama kraliçe gece yarısı uyanınca susamış.
Como estar sempre com sede.
Sürekli susuzluk çekmek gibi.
- Tenho sede, acha...?
- Çok susadım. Sence...
Com sede?
Susadın mı?
Acabei de falar com a sede do bar.
Şimdi barın müdüriyetiyle konuştum.
A Symmetric Security tem sede em Inglaterra, mas há um escritório aqui.
Symmetric Security'nin merkezi İngiltere'de ama burada da bir ofisleri var.
Estou com uma sede incrível.
Çok feci susadım.
Ela era secretária na sede estrangeira.
Lübnan'daki yaşlı kadın mı? O kadın yabancılar ofisinin bir sekreteriydi.
Ter sido a "Sede Comunista"?
"Komünist Karargahı" mı?
Com sede.
Susadım.
Morrerias de sede. A não ser que sigas pelo atalho que te dou.
Ya susuzluktan ölürsün ya da bu kısa yolu seçersin.
Há outra força, um diferente tipo de fome... uma insaciável sede que não pode ser extinguida.
Ancak asla bastırılamayan ve asla dindirilemeyen başka bir güç daha vardır.
- Os seus homens estão com sede.
- Adamlarınız susamıştır.
Temos permissão para a demolição da sede do Clube.
Kulüp evinin toplantısı da iyiydi.
Acho que o melhor seria ligar já para a sede e dizer-lhes que estão impecáveis.
O zaman belki de merkezi arayıp burada biraz eğlendiğinizi ve geç kalacağınızı söyleriz.
Tem sede?
Susadın mı?
Pensei que tivesses sede.
Susamış olabileceğini düşündüm.
Com sede?
Susadın mı? Ya da başka bir şey ister misin?
Não estás com sede, mãe? Então ele chamou a florista, irritado, e ela disse-lhe : " Senhor, pelo menos não recebeu flores no funeral da sua esposa a dizer :
Sonra kızgın bir şekilde çiçekçiyi aramış, ve kadın demiş ki, " Bayım en azından karınızın cenaze töreninde şunu yazan bir kart almadığınıza şükredin :
Por favor, tenho sede.
Lütfen, susadım.
Então, é o nosso lugar Morrer de sede?
Bizim haddimiz, susuzluktan ölmek mi?
Onde eu tomar Toya, entre sede e seca?
Toya ile nereye gideriz açlık ve kıtlıkla savaşarak?
Parece que estás com sede... amigo.
Susamışa benziyorsun, dostum.
Com sede, cavalheiros?
Susadınız mı baylar?
- Quem tem sede?
Susayan var mı?
Temos sede.
- Susadık.
- Quem tem sede?
- Susayan var mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]