Translate.vc / Portuguese → Turkish / Seguir
Seguir translate Turkish
30,105 parallel translation
Talvez a melhor maneira de seguir em frente é pôr tudo isto para trás de nós, se conseguirmos.
Belki de bunları elimizden geldiği kadar arkamızda bırakıp devam etmek en iyisidir.
O Butch disse-me para seguir o meu coração.
Butch bana kalbimin sesini dinlememi söyledi.
E que acontece a seguir, Emma?
Peki, sonra ne oluyor, Emma?
O melhor a fazer é aceitar e seguir em frente.
Yapabileceğin en iyi şey kabullenmek ve devam etmek.
Eu sei que é bom a seguir pistas.
İyi bir iz sürücü olduğunu biliyorum.
Alguém intercetou o camião, simulou uma fuga e a seguir houve uma explosão.
Bunun olmasına nasıl izin verdin? Bunca zaman neredeydin?
Acho que não vimos o último da Mão Vermelha. Então vamos seguir.
Bu Kırmızı El'leri son görüşümüz olmayacak.
- Vamos seguir isto.
Bu konuyu çözüyoruz.
Caso contrário não conseguirás seguir em frente, Kurt.
Yoksa bundan kurtulamazsın Kurt.
É tarde demais para o confrontares, mas enquanto não confrontares os teus sentimentos sobre ele, a sombra dele vai seguir-te para aonde quer que tu vás.
Onunla yüzleşmek için artık çok geç. Ama onunla yüzleşene kadar, gölgesi nereye gidersen git seni takip edecek.
Equipa, vamos seguir o plano.
Pekala, tim, bu işi icabına göre yapalım.
Precisamos seguir em frente.
Önümüze bakmalıyız.
Vamos seguir as tatuagens até acharmos o resto das fontes.
Diğer kaynakları da bulana kadar dövme işini kovalamaya devam edelim.
Trabalhou durante 15 anos como cozinheiro em Portland. Depois, e de repente, passa a ser procurado por roubo e agressão. Estou a seguir uma pista sobre o Hall.
15 yıldır Portland'da aşçı yamağı olarak çalışıyormuş sonra aniden ufak hırsızlık ve saldırı suçlamalarıyla şehir dışına gönderilmiş.
Não é o momento de seguir um tipo da faculdade. Não estou a segui-lo.
Üniversiteye giden bir çocuğun peşine düşmek için pek iyi bir zaman değil.
Então, jogámos no dia seguinte, e no a seguir.
Neticede, sonraki günlerde de oyuna devam ettik.
Tenho que seguir uma ordem.
Sırasıyla yapmalıyım
Miranda, tu és a seguir.
Miranda, sıra sende.
Queres saber quando foi? Foi depois da última vez que fizemos sexo, a seguir à festa surpresa.
Ne zaman diye soruyorsan sana yaptığımız sürpriz partiden sonraki son sevişmemizde hissettim.
Pois, foi o que disseste logo a seguir.
Evet, sen de böyle demiştin. Daha sonra yani.
Não é a altura de seguir um tipo de faculdade.
- Üniversiteye birini gönderme zamanı değil.
Não estou a seguir.
- Eğer beni seviyorsan takip etmezsin.
O Vince está a tentar seguir em frente.
- Vince gitmeye çalışıyor.
Tu tens de seguir em frente.
- Sende gitmek zorundasın.
Eu vi-vos e resolvi seguir-vos.
Dışarıda sizi görünce peşinizden geldim.
"Estranho" leva um "R" a seguir ao "T".
Garip R ile yazılır, sen L ile yazdın.
Quis saber se o Appley parecia estar à procura da Dra. Benton e o que fez a seguir, se fugiu ou olhou para ela no chão.
Appley'nin, Dr. Benton'ı arıyor gibi görünüp görünmediğini öğrenmek istedi. Appley'nin daha sonra ne yaptığını sordu. Hemen kaçtı mı yoksa yerde yatan Dr. Benton'a mı bakıyordu?
O Bobby está a seguir por um caminho que não me agrada.
Bobby hoşuma gitmeyen bir noktaya geldi. Gözün üzerinde olsun, tamam mı?
- Pode seguir.
- Harika. Teşekkürler.
Deixe a sua mensagem a seguir ao sinal.
Lütfen sinyalden sonra mesaj bırakın. Lucy.
A Linda diz que é o mesmo homem que a andava a seguir e eu acho que este é o homem que vi na enfermaria, armado.
Linda, bu adamın onu takip edenle aynı kişi olduğunu söylüyor. Ve galiba benim koğuşta gördüğüm adam. Silahlı olan.
Aí sentado a gozar com a cara de um polícia que o está a seguir.
Seni nasıl kızdırabilirim? Burada oturmuş, peşindeki polisi öfkelendirmenin akıllıca olduğunu düşünüyorsun.
E se deixá-lo em paz, a seguir-me, tiver sido uma gentileza da minha parte? - Acha? - Acho.
Peki, şehri ararken sizi kendi halinize bırakmamız, ya bunlar iyi niyet göstergesi ise?
Foi logo a seguir à morte da Angela.
Bu, Angela'nın ölümünden hemen sonraydı.
Qual de vocês, otários, pôs este gajo a seguir-me?
Hangi yarak kafalı, bu adamı peşime taktı?
A seguir a elas, trouxe-o para casa e sentou-se num canto a fazer...
Sonra onu eve götürdüğümde bir köşede oturdu ve...
A coisa que escrevi a seguir foi isto.
Kendimi şunları yazarken buldum...
Tens de encontrar a força para aceitar o que aconteceu e seguir em frente.
Ama olanları kabullenecek kadar güçlü olup hayatına devam etmelisin. Pekâlâ.
As nações reúnem-se depois de amanhã para votarem no que faremos a seguir.
Üye ülkeler yarından sonraki gün buluşup ne yapacağımız konusunda oylama yapacak.
E íamos continuar a seguir em frente.
İlerlemeye devam edecektik.
"O que fazemos a seguir?"
"Sırada ne yapacağız" dediler.
Teríamos de procurar outro local onde a humidade replicasse a reacção que viu no WAVAR. Teríamos de seguir os padrões de vento.
WAVAR'da kullanılan tepkimeyi taklit etmek için nemli başka bir konum ararız o yüzden rüzgar örüntülerini takip ederiz.
Dá-me um número, para eu seguir com o meu dia.
Bana bir sayı ver de günüme devam edeyim.
Estou a seguir ordens e as minhas ordens são para levá-lo a ele. E não a ti.
- Bana söyleneni yapıyorum, bana sadece o söylendi sen değil.
- O que aconteceu a seguir?
- Sonra ne oldu?
Então, queres seguir já para a próxima lição?
Direkt diğer derse başlamak ister misin?
Não o vai seguir?
Çeviri : meertoo İyi seyirler Gezginler!
Até pensei em avisá-lo para não nos seguir esta noite.
Ufak tahribatlar tespit ettik. - Yani o haklıydı.
E a seguir?
Tamam ama daha sonra ne olacak?
Onde procurará a seguir?
O yüzden hâlâ arıyor. Sırada neresi var?
Ela e a sua irmã transferiram-na logo a seguir a isso.
- Kaç gün kayıptım?