English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Selva

Selva translate Turkish

2,708 parallel translation
Só estou a dizer que, antes de entrarmos numa selva devíamos tentar explorar todas as hipóteses.
Sadece ormana gitmeden önce bence tüm seçeneklerimizi gözden geçirmeliyiz.
"Que o Sr. Darwin deva ter perambulado nesta vasta estrada de obras da natureza para a selva de hipóteses fantasiosas não é um pequeno mal."
"Bay Darwin'in doğanın eserlerinin üstün yollarından şaşarak... hayal ürünü varsayımlar çıkmazına saplanması, ufak bir şer değildir."
Deixou a mulher e a filha para se sentar no meio da selva a cantar "Kumbaya"?
Ben ciddiyim. Karısını ve çocuğunu terketti.Ormanın ortasında'kumbaya'söylemek için mi?
Podemos confiscar o submarino, sair da ilha antes de perceberem, ou podemos voltar rumo à selva, começar do zero.
Denizaltıya el koyup kimse fark etmeden adadan gidebiliriz ya da ormana dönüp en baştan başlayabiliriz.
E parece um depósito de lixo da selva.
- Breadstix, evet. - Breadstix'de yemek yediğinize inanamıyorum. - Keşke yemeseydim.
Quando estiver na selva, respeite-a.
Ve şimdi de yellenmenin devasa kıçını hafifçe kıpraştırması sayesinde hissettiği gıdıklanmanın keyfini sürüyor.
E a chave para se sobreviver na selva e não lutar contra ela.
Hey, neden benden başkan yardımcın olmamı istemedin? Mükemmel bir aday olurdum. Arkadaşlığımızı mahvetmesini istemedim.
E lembro bem da minha vez dentro da selva.
Blaine Warbler? Sana Sam Evans'ı tanıştırmak istiyorum.
E uma das coisas em viver na selva... é que tem que se acostumar a ficar com as botas permanentemente molhadas.
Ama sen aptal değilsin. Çok yaratıcısın. Beynin her şeyin mümkün olduğunu büyülü, başka bir boyutta işliyor.
E na selva, se tem problemas com os pés, com certeza estará em apuros.
Brittany S. Pierce, makamdaki ilk döneminde baloya kadar hiçbir şey yapmadığın tanımlamasını nasıl cevaplandıracaksın?
Nesta selva úmida o pé de trincheira pode aparecer em questão de horas.
Tamamen doğru olarak tanımlıyorum. Peki. Son 10 yılda McKinley öğrencilerinin sınav notları % 60 düştü.
É conhecido como o cabo da selva. É resistente e pode ter mais de 213 metros
Öncelikle yıllık Gösteri Korosu Kurulu toplantısını idare etmemi istemenizden ne kadar gurur duyduğumu söylemek istiyorum.
Mas a selva pode ser um lugar sem perdão.
- Tamam, fotoğraf makinesini ayarlıyorum. - Kıpırdamayın!
Uma coisa que aprende rápido quando está na selva.
* Yumuşacık yanakların * * Seni sevmekten başka bir şey *
Fazer fogo no meio de uma selva ensopada não é fácil.
Dikkat! Öğrencilerin ufak bir bölümü.
E é um prazer tirar as botas e as meias ensopadas, bem no meio da selva.
- Bu seneki anlamsız çekişme ile ilgili 2 yeni son derece üzücü problem var. Birincisi, bu seneki adayların tamamen Glee kulübünden oldukları ürkünç gerçeğiyle karşı karşıyayız.
na selva novamente. A chuva deu uma trégua, mas logo choverá novamente.
Eğer başkan olarak beni seçerseniz, bütün sene okula gelebilmeniz için yaz tatillerini yasaklamaya söz veriyorum.
E a selva tem muitas surpresas.
Ayrıca, hafta sonu tatili kuralını da McKinley'de bitirmeye söz veriyorum.
Para uma selva impenetrável, tem algo para levantar meu moral. Olhe só para a cor, que incrível.
İlk tarz değişikliği yaşayana kadar New York'a yerleşmemişsindir derler.
E os peixes são a benção da selva.
* Güzel bir genç sevgili, babasının baş tacı * * Değişiklik * * Değişiklik iyi gelecek sana *
Mas é uma selva fechada e impenetrável.
İşte günün adamı. İyi misin?
O som das ondas na praia, sons da selva, fogo.
Dalga sesi, orman sesleri, şömine ateşi.
Bem-vindos à selva.
Ormana hoşgeldik.
Estão a dizer-me que têm vivido aqui na selva durante os últimos 3 anos, sozinhos?
Son üç yıldır ormanda bir başınıza hayat mücadelesi mi verdiniz?
Não sou amante das árvores, mas isso é uma boa maneira de incendiar a selva toda, não achas?
Oduncu falan olduğumdan değil ama bütün ormanı yakabilecek kadar etkili bir yol değil mi sizce?
Bem, se calhar devias ter-me dito que mudaste de ideias antes de eu o ter trazido para a selva e de lhe ter dado uma sova.
Fikrini değiştirdiğini onu ormana getirip pataklamadan önce söylemeliydin belki de.
Um homem está prestes a sair da selva.
- Adam birazdan ormandan çıkacak.
- Eu tenho uma selva aqui em baixo!
- Durun! Benim belden aşağım kıllı, göt!
Quando lutamos na selva, os piores perigos são aqueles que não vemos.
Kırsal bölgede savaşırken, en büyük tehdit genellikle görmediklerinizdir,... susuzluk,
Pareces muito confiante para um gajo escondido na selva com um par de calças de marca.
Bol bir pantolonla çalılıkta gizlenmiş bir adama göre kendine fazla güveniyorsun.
O chui da selva!
Hay sokayım!
E há animais selvagens que andam por todo o lado. E quando os meninos fazem 7 anos, como tu fizeste, vão para a selva e vivem lá sozinhos uma semana.
Her tarafta vahşi hayvanlar dolaşıyormuş ve senin gibi 7 yaşına basan çocukların bu vahşi doğaya girip bir hafta yalnız yaşamaları gerekiyormuş
Levando sementes de frutas não digeridas da Nova Guiné em seus estômagos, eles, inconscientemente, ajudaram a criar a selva das Salomão.
Yeni Gineden sindirilmemiş meyve tohumlarını midesinde taşıyarak İstemeyerekte de olsa Solomonların yağmur ormanlarındaki ekime yardımcı oldu.
É a lei da selva. - É Darwin.
Ormanın kuralları!
Todos os astronautas sabem quais são as leis da selva.
Bütün astronotlar orman kanunlarını bilir.
E a Izzie anda toda "o casamento é uma aventura, só nós os dois, a explorar a selva."
Dışkı kovası! Izzie ise "Evlilik maceradır sadece ikimiz, vahşi doğayı keşfediyoruz" derdinde.
Mas acredita em mim, o que quer que eles recebam de mim, não é nada, comparado com o que eles vão receber dos verdadeiros gorilas da selva.
Ormanda yaşayan goriller yüzünden başlarına gelenlerle kıyaslandığında, benden duyup gördükleri hiç hükmünde!
a trabalhar no Centro Sul de Los Angeles, "na selva", e a CIA tentou, não oficialmente, recrutar-me para uma operação em que contrabandeavam drogas para o país, em 1976 ou 1977, e eu não me envolvi nisso.
Güney bölgesinde, Los Angeles cehenneminde çalıştım Ve birgün CIA resmi olmayan bir şekilde beni bir operasyon için istedi. CIA'in ülkeye uyuşturucu soktuğu 1976, 77 yıllarıydı.
Um mundo de selva.
Ormanla kaplı bir gezegen.
A Ahsoka já devia ter voltado da patrulha à selva a esta hora.
Ahsoka orman devriye bölüğüyle şimdiye kadar dönmüş olmalıydı.
Eu sei que agora és pai e o mundo é uma selva, mas importas-te de me dizer o que se passa?
Biliyorum, artık babasın ve dünya kötü bir yer ama neler olduğunu söyler misin?
Esta selva fica na linha do equador e a umidade é debilitante.
O halde bir daha almamanı istiyorum çünkü... iğrençti. İyi anlamda iğrenç demek istedim. Bu tarzda iğrenç olmanızı istiyorum.
E não tem lugar mais difícil para se fazer isso do que na selva.
Ufak bir ara alacağız ve sonra deri konusunu tekrar ele alacağız, oldu mu?
A selva pode ser bem cansativa.
- Bu katılımcıların % 90'ının gelme sebebi senden duymayı- - senin ap- - apt- -
Estes degraus estão cheios de limo e envoltos pela selva.
* Biz kaldık artık sadece *
E no calor úmido da selva.
* Tepeden tırnağa olan değildir *
Se eu estivesse sujeito ao verão da selva vivendo ao ar livre, uma das ações seria essa, deixar prontas as meias.
Topal, ilk sorum sana.
A selva da Sumatra está cheio de piscina como esta, vinda da chuva torrencial.
Ama 4 yıl önce Montana'nın ıssız bir yerinden gelmiş cılız, kötü saç tıraşlı ve tek kaşlı bir çocuktum. Son sınıflar bana kol kanat gerdiler, ağda ve spor salonuyla tanıştırdılar ve hayatımı değiştirdiler.
Mas isso é... é a vida na selva.
Sana yemek pişirmek istiyorum.
O pântano negro e a selva da Sumatra.
Ace of Base hastasıydım. - Olamaz. Evet.
Tikal é um dos maiores sítios de escavações do Mundo. onde mais de mil estruturas, continuam enterrados sob a selva.
Kenar çizgileri ile yapıların en yüksek noktalarının arasını hizalayan antik astronomlar, yılın en önemli tarihlerini kesin olarak belirlemiş olabilirler..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]