Translate.vc / Portuguese → Turkish / Silver
Silver translate Turkish
1,635 parallel translation
Silver?
Silver!
Mas está tudo bem, Silver.
Ama önemli değil, Silver.
Ela só precisava de ajuda, Silver.
Sadece yardıma ihtiyacı vardı, Silver.
Sobre de distúrbio bipolar tal como a minha mãe biológica.
Silver'da aynı biyolojik annem gibi manik depresif bozukluk var.
Quando a Silver ligou, ignorei-a.
Silver aradığında, kesinlikle çok sinirlendim.
A Silver sofre de distúrbio bipolar. Tal como a minha mãe biológica.
Silver'da da aynı biyolojik annemdeki gibi manik depresif bozukluk var.
- Podes comer mais um, Silver. - Têm pouco açúcar.
Eğer istersen ikinci bir tane de alabilirsin, Silver, bunlar az şekerli.
A Silver está nas mãos da Kelly o dia inteiro.
Evet. Silver Kelly'yle 7 / 24 eve tıkılmış vaziyette.
Silver?
Silver?
Estou em L.A., já abracei a Silver.
Ben L.A.'deyim, Silver'a sarıldım.
Na verdade, tens de ir dormir.
Ah, aslında, Silver, senin artık yatman gerekiyor.
Temos 45 minutos até irmos buscar a Silver ao psicólogo.
Silver'ı terapiden almadan önce 45 dakikamız var. Tamam.
- Bem, adoro os médicos da Silver.
Eh, Silver'ın doktorlarını seviyorum.
Não te perguntei como estava a Silver.
Kel... Silver'ın nasıl olduğunu sormadım.
Sei que a Silver detesta a minha monotorização constante. Mas não quero saber.
Silver'ın düzenli olarak onu gözetlememe sinirlendiğini biliyorum, ama umrumda değil.
- Desculpa, Silver.
- Üzgünüm, Silver.
Depois do que aconteceu à Silver, vejo tudo de maneira diferente.
Silver'la bütün bu olaylar olduğundan beri, herşeyi farklı görüyorum.
Silver, espera.
Hey, Silver, bir dakika bekle.
Silver, despacha-te e termine o teu trabalho de geometria.
Tamam, Silver, çabuk ol ve şu geometri ödevini bitir.
Olá, Silver.
Oh, selam, Silver.
Entre tomar conta da Silver, cuidar do Sammy,
Yani, Silver'a bakmanın yanında, Sammy'ye bakmak,
Tenho a certeza que a Silver vai gostar.
Eminim Silver minnettar olur.
Dixon, Silver.
Dixon, Silver.
Olá, Silver, como estás?
Nasılsın?
- Silver?
Silver?
- Olá Silver.
Selam, Silver.
Silver, isso não é verdade.
Silver, bu doğru değil.
Erin Silver.
Erin silver.
Como foi o primeiro dia sem a Silver?
Ee, Silver olmadan ilk günün nasıldı?
A Silver apenas está noutra escola.
Silver sadece başka bir okula geçti.
Tudo bem, Silver, relaxa, tem calma, certo?
Tamam, Silver, rahatla, sakin ol, tamam mı?
O Samurai de Prata.
Silver Samurai.
Rende-te! O Samurai de Prata não se rende à ninguém!
Silver Samurai kimseye teslim olmaz!
Querido, a Silver vai ficar para o jantar?
Tatlım, Silver yemeğe kalacak mı?
Só quero que a Silver se divirta.
Tek düşündüğüm şey Silver'ın iyi vakit geçirmesi.
Erin Silver!
Erin Silver!
Bem, a ideia foi minha, mas todos aqui gostam de ti, Silver.
Bu benim fikrimdi, Ama burada herkes seni seviyor Silver.
Silver.
Silver.
A rainha do baile é Erin Silver!
Balo kraliçesi Erin Silver.
Eu e a Silver...
Ben ve Silver
A Silver não é fácil, meu.
Silver kolay değil, adamım.
Quero dizer, a Silver tem espírito e atitude...
Yani, Silver bir ruha ve tavra sahip.
Acho que vocês são óptimos.
Bence sen ve Silver harikasınız.
O Dixon ama-te, Silver. E o baile acontece uma vez por ano. O que significa que vocês tem 364 dias que não são noites de baile e essa diferença entre vocês não é tão importante.
Dixon seni seviyor, Silver, ve balo yılda bir kere oluyor, bunun anlamı hala 364 balosuz gece var.
Não estava a olhar para a Silver.
Hayır, ben Silver'a bakmıyordum.
Eu acho a Silver óptima, mas como uma amiga, a namorada de um amigo.
Peki, hadi adamım, bence Silver harika, biliyorsun, ama arkadaş olarak. Ve arkadaşımın kız arkadaşı olarak.
Eu gosto de ti, Silver.
Senden hoşlanıyorum, Silver.
- Silver, escuta...
Silver, dinle...
Silver!
Silver!
Dá-me um abraço, Silver.
Ah, Silver, buraya gel ve bana sarıl.
É isso que tu tens feito, Silver.
Gerçekten saklanıyorsun Silver.