English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Solas

Solas translate Turkish

151 parallel translation
Queimámos-lhes as solas.
Ayak tabanlarını yaktık.
Vais gastar as solas!
Roger, biraz dikkatli ol.
As solas dos vossos sapatos tem um centímetro de espessura.
Ayakkabi tabanlarinizin kalinligi bir santimden biraz fazla.
Já tenho solas novas para os sapatos.
Ayakkabı sorunumuza yeni bir çözüm bulduk.
Tinha pinturas índias na barriga, nas palmas das mãos e nas solas dos pés.
Göbeğinde, avuç içlerinde ayak tabanlarında Kızılderili boyaları vardı.
Ali o Solo acaba por gastar as solas.
Şu Solo denen çocuğun ayakkabılarında delik açılacak.
Compra as que têm solas alcochoadas. " Outra carta chata.
Ayakları acıtmamak için özel yapılmışlardan iste. Bir başka sıkıcı mektup daha.
Ainda Tenho botas para pôr solas.
Acele et! Daha pençe vurulacak ayakkabılarım var.
O palmilhar das solas
Tabanlarının tıp tıp sesleri
Reparou com certeza que as suas botas tinham levado solas novas?
Elbette fark etmişsindir, ayakkabısının tabanını değiştirtmiş.
Ele deve ter apanhado os fragmentos nas solas das sapatilhas.
Parçaları tenis ayakkabısının tabanından çıkartmış olmalı.
Tenho solas dos pés novas.
Ayakkabılarıma daha yeni pençe vurdum.
Os sapatos têm pequenas placas de aço nas solas.
Bu ayakkabıların topuğunda, neden çelik plakalar var?
Há resíduos tóxicos nas solas.
Tabanlardaki toksik maddedir.
Acordei com o meu filho, que entrou no quarto... e começou a chutar as solas dos meus pés.
Gözlerimi açtığımda oğlum odaya girmiş ayaklarımdan dürtüyor.
Metade do país usa solas de Springfield.
Ülkenin yarısı Springfield`da üretilen ayakkabıları giyiyor.
Solas hydroglisosas e amortecedores.
Özel bir tabanı var ve darbelere karşı dayanıklı.
E as solas dos teus pés estão pretas como breu.
Ve ayak tabanların kapkara.
Malta, e nas solas dos sapatos?
Ayakkabılarımızın altına yazmaya ne dersiniz, çocuklar?
Por baixo da epiderme, concentrado nas pontas dos dedos nas palmas das mãos nas solas dos pés no clítoris, nos mamilos, no pénis, nos lábios, na língua...
Tam parmak uçlarında konsantre olmuş, Avuç içlerin... ayaklarının tabanı klitoris, meme başı, penis dudaklar, dil...
Essas solas já circulam por aí à volta de 20 anos.
20 yıIdan beri satıIan.
- Têm uma espécie de bolhas nas solas.
- Sanki böyle, tabanında baloncuklar vardı.
Tu és bom o suficiente para tocar uma sonata de Beethoven!
Bir Beethoven solası yapabilecek kadar iyisin!
A caminho de casa, decidi aventurar-me no calor da tarde, para ver se o sapateiro podia reparar as minhas solas gastas.
Öğle yemeğinden sonra eve dönerken, öğleden sonra sıcağından kaçmak için.. ... en sevdiğim ayakkabı tamircisine uğrayıp eski ayakkabılarım için bir şey yapabilir mi diye sormaya karar verdim.
As solas parecem de couro verdadeiro.
Tabanı gerçek deri gibi.
- Os ratos comem as solas dos pés.
Fareler, gelip tabanlarını yerler. - Ne?
Vou gastar as solas a ver se a vítima tinha desavenças com alguém.
Ben de biraz soruşturayım,.. ... bakalım kurbanın birileriyle sorunu var mıymış.
As solas de borracha das botas deviam evitar o choque.
Botunun altındaki lastik onu elektriksel şoktan korumuş olmalı.
Nick, estás preparado para gastar as solas á velha maneira policial?
Nick, ayakkabı eskitmeye hazır mısın? Eski moda polis işi yapalım.
As solas estão gastas e o interior está cheio de sangue meu.
- Tabanları çoktan çizildi ve içi kanımla doldu.
- Até nas solas dos sapatos.
Ayakkabılarının tabanında bile elmas var.
Tenho sapatos novos, as solas são pesadas...
Ayakkabılarım yeni. Tabanları biraz ağırmış.
Nem penses em pisar este chão com essas solas duras, amigo.
Dur. Bu salona sert tabanlı ayakkabıyla giremezsin, dostum.
- Não vamos fritar, as sapatilhas têm solas de borracha.
- Kavrulmayız çünkü lastik spor ayakkabılarımız var.
Uma das solas está mais gasta.
Bir tanesi kesinlikle daha fazla giyilmiş.
Sabe, estou a reparar que as solas dos seus chinelos estão bastante gastas, talvez, de alguma forma, eles tenham contribuído para o incidente desta manhã.
Terliklerinizin alt tarafının biraz kaygan olduğunu görüyorum. Belki bi şekilde bu sabahki hadiseyle bir ilgisi vardır.
Importa-se que eu veja as solas?
Tabanlarına bakabilir miyim?
Será que me autoriza a ver as solas dos sapatos que tem em casa?
Evindeki bütün ayakkabılarına bakmamın mahzuru olur mu?
Em grandes quedas, muitas vezes as tíbias passam pelas solas dos pés.
Yüksekten düşmelerde kaval kemiği genelde ayak tabanına gömülür.
Queres ver as solas dos pés?
Ayak tabanlarımı görmek ister misin?
Ah... Sim! SKINNER-KRABAPPEL CASAM NO GINÁSIO É PROIBIDO CALÇAR SOLAS ESCURAS
Oh, uh... oh, evet!
SALVEM AS NOSSAS SOLAS
KURTAR BİZİ
Não está a usar nenhuma prótese e as solas estão gastas.
Protez kullandığına dair bir şey yok ve adam ayakkabı giyiyor.
O padrão deve ser consistente em todas as solas, quer o assassino troque de sapatos ou não, certo?
Ve bu giyim deseni, katil ayakkabı değiştirse bile, iki tabanda da bulunur, değil mi?
Há aparas de madeira nas solas de todas as pegadas.
Her ayakkabı izinde ağaç talaşları var.
Mas isto... estes pequenos furos nas solas dos pés, não imagino o que sejam.
Ama... bunlar ayak tabanındaki küçük delik yaraları. Bunlar ne yaparken olmuş bilemiyorum.
Um radiador de míni novo e estas solas confortam, classifique segundo o tamanho 9.
Yeni bir biyot. Bir de iş ayakkabısının içine koymak için jel tabanlık. 39 buçuk numara.
- As solas do seu sapato...
Derisinin tabanları silinecek...
Solas comprimidas, erosão nas laterais do calcanhar.
Tabanın ortası iyice basık. Yan topukta erime var.
As solas dos sapatos, a nossa arma secreta.
Ayakkabı derisi, bizim gizli silahımız.
Preto.Solas pretas.
Siyah. Deri tabanlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]