English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Soldado

Soldado translate Turkish

8,844 parallel translation
Foste um soldado.
Sen de askerdin.
Sois muito bem-falante para um soldado.
Bir asker için iyi konuşuyorsun.
Hora do seu exame, soldado.
Muayene vakti asker. Aaa de bakayım.
Disse que não trabalhava mais com os Soldado.
Artık Soldado'larla iş yapabilmemizin bir yolu yokmuş, böyle dedi.
Soldado Ian Gallagher, alistado como Phillip Gallagher, está a ser acusado por deserção, roubo e sabotagem de propriedade do Governo, e falsificação de um documento federal, especificamente, uma inscrição para entrar nas Forças Armadas.
Er Ian Gallagher. Kayıt ismi Phillip Gallagher. Asker kaçaklığıyla, devlet malının çalınması ve tahribiyle ve ABD ordusuna başvururken yapılmış evrak sahteciliğiyle suçlanıyorsunuz.
Amanhã de manhã, vou recomendar que o soldado Gallagher enfrente o Tribunal Marcial.
Yarın sabah Er Gallagher'ın askeri mahkemeye çıkışını belirleyecek bir öneri sunacağım.
- Boa tentativa, soldado.
- Evet. İyi denemeydi asker.
E quando estou a comer vejo outro soldado a entrar.
Sonra da yemeğimi yemeye başladım. Kafamı kaldırdım, başka bir asker gördüm.
Os "Comandos" precisam sempre de outro bom soldado.
Komandoların her zaman iyi bir savaşçıya ihtiyacı vardır.
A infecção apoderou-se da perna do Soldado Ovechkin.
Er Ovechkin'in bacağının her yerinde enfeksiyon var.
Não lhes preste atenção, Soldado Ovechkin.
Onları dikkate alma Er Ovechkin.
Muito bem, Soldado Ovechkin.
Çok güzel Er Ovechkin.
Preciso de um soldado.
- Arkadaşa değil askere ihtiyacım var. Kendini adamış olana.
Eu precisava de um soldado.
Ben bir asker istedim.
Li um artigo muito interessante sobre um participante de uma Guerra Civil que disse que o seu tetravô matou um soldado Yankee com as suas próprias mãos.
İç Savaş canlandırmasındaki bir aktörün, büyük büyük büyükbabanızın elleriyle bir Yanki askerini öldürdüğüne dair anlattıklarıyla ilgili eğlenceli bir makale okumuştum.
Como é que o soldado que enviaste sabia onde eu estava?
Gönderdiğin asker nerede olduğumu nasıl biliyordu?
Não sou o teu soldado.
Ben senin askerin değilim.
Sou um soldado.
Ben askerim.
É um soldado leal.
En sadık askerim sensin.
Neste momento, precisamos da soldado.
Şu anda bir askere ihtiyacımız var.
Que a soldado bombardeie todo o Médio Oriente em retaliação?
Tüm Orta Doğu'ya misilleme mi yapalım?
Sou um bom soldado. Johnny!
- Ben iyi bir askerim.
Tem calma, soldado.
- Asker, rahat.
E deixa o seu melhor soldado de fora da luta?
Ve sen en iyi askerini savaş dışı mı bırakıyorsun?
O meu pai, Waschak Cha'ab, é um soldado no meio de uma guerra.
Babam Waschak Cha'ab, savaşın ortasındaki bir askerdir.
Um soldado não se distrai até a batalha ser ganha.
Savaş kazanılınana dek asker göz kırpmaz.
Eles tiraram a arma de um soldado.
Bir askerin silahını elinden alıyorlar.
Sabes, isto não é incomum depois do que já passaste. Um soldado, perder o norte.
Başından geçenlerden sonra bir askerin yönünü kaybetmesinde tuhaf bir şey yok.
Aquele soldado talvez tenha sido a primeira pessoa que a Rose matou, Mas certamente que não foi o último.
O asker, Rose'nin öldürdüğü ilk insan olabilir ama kesinlikle sonuncu değildi.
- Acabei de ver um soldado israelita a abraçar um homem árabe idoso que emocionou-se com isso tudo.
Az önce İsrailli bir askerin, olayların şokunu hala atlatamamış zayıf ve topallayan yaşlı bir Arabı kucakladığını gördüm.
Fala à vontade, soldado.
Aklındakini söyle, asker.
Desta vez a entrar e a sair do esconderijo do líder dos Soldados Nation, Víbora Ruiz.
Bu sefer de Soldado milletinin krallarından Vibora Ruiz'in mekânına girer ve çıkarken.
Ou comprar soldado suficientes para ganhar a guerra contra ele.
Ya da ona karşı olan savaşını kazanmak için asker satın alır.
Ele lidera os Soldado Nation em Boogie Down.
Boogie Down'da Soldado Nation'un başında.
Só quero que saibas que doravante, se precisares de alguma coisa, os Soldado Nation estão contigo.
Sadece bilmeni isterim ki şu andan itibaren eğer bir şeye ihtiyacın olursa Soldado Nation arkandadır.
Julgamos que a identificação de Egan foi alcançada através do reconhecimento facial desse esboço, concluído por Isabel Ruiz, filha de 14 anos de Carlos Ruiz, líder dos Soldado Nation.
Bay Egan'ın kimliğini saptarken kullanılan çizimin aslında bu Soldado Nation'ın. ... liderinin 14 yaşındaki kızı Isabel Ruiz'in ifadesi kullanılarak yapılan çizim olduğunu düşünüyoruz.
Então... Estás pronta para ter outro soldado em casa, mãe?
Evde bir askere daha hazır mısın anne?
Então, prepara-te, soldado, sai da barraca... Porque estamos em guerra, se não te lembras.
Canlan asker, çadırından çık çünkü belki unutmuşsundur, savaş devam ediyor.
Como qualquer soldado em qualquer local perigoso no mundo.
Dünyanın sıcak bölgelerindeki her asker gibi.
Um soldado bramiu a espada em direção à cara de Ayperi.
Askerlerden biri kılıcını Ayperi'nin yüzüne doğru savurmuş.
O soldado olhou para Ayperi e deixou cair a espada.
Asker Ayperi'nin gözlerine bakınca kılıcı düşmüş.
Um soldado morto reduz a força, um por um.
Ölü bir asker, sana karşı olan birliği bir kişi eksiltir.
Mas um soldado ferido abranda toda a unidade.
Ama yaralı bir asker bütün birliği yavaşlatır.
Sou um soldado, Finn.
Ben askerim Finn.
Se ele mente sobre a morte de um soldado americano,
Bir Amerikan askerinin ölümüyle ilgili yalan söylüyorsa
Soldado!
- Maalesef bunu yapamam.
Atenção às palavras, soldado.
- Sözlerine dikkat et, asker!
Suponho que eras a única participante que digeriu o cérebro de um soldado condecorado.
Muhtemelen yetenekli bir... -... nişancının beynini yiyen bir sen vardın.
De um aquartelamento de soldado a uma mini-mansão em Salish Ridge.
Gönüllü asker binalarından, Salish Ridge'teki ufak bir saraya.
A senhora é um soldado.
Siz bir askersiniz.
- Um soldado?
Asker misiniz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]