Translate.vc / Portuguese → Turkish / Sono
Sono translate Turkish
4,062 parallel translation
Dormir até não poder dormir mais e depois voltar a ficar com sono.
Uykum gelmeyene kadar uyumak istiyorum. Sonra da yine uykumu getirmek istiyorum.
Durante as seis horas de sono que tenho?
Gece uyuduğum 6 saat içinde mi?
O laboratório do sono é por ali.
Uyku laboratuvarı şu tarafta.
Induziram-lhe o sono e estão a tratá-lo com antivirais e esteroides.
Şu anda onu uyutuyorlar ve virüs önleyici ve steroid tedavisi uyguluyorlar.
Preciso do meu sono de beleza!
Güzellik uykuma ihtiyacım var.
Eu não sei se foi uma boa noite de sono, mas ele dormiu aqui.
- İyi uyumuş mudur bilmem ama burada yatmış.
Ele tem medo de morrer em seu sono.
Uykusunda ölmekten korkuyor.
- Bem, ele não é apenas matá-los quando ele está com sono.
- Onları uykusunda sadece öldürmekle kalmıyor.
Ou simplesmente vai te colocar num sono eterno.
Ya da sizi sonsuza kadar bir uykuya sokacaktır.
Quando aqui chegamos, alguns dos residentes, afirmaram que tinham tido o melhor sono das suas vidas.
Buraya ilk geldiğimizde, bazı kardeşlerimiz hayatlarındaki en güzel uykuyu uyuduklarını söylediler.
O melhor sono das suas vidas.
Hayatının en muhteşem uykusu...
Lá se foi a teoria do melhor sono das nossas vidas.
Hayatımızın en muhteşem uykusu, ha?
A guerra enraivece-lhe a cabeça, ganhando terreno ao sono.
Savas düsüncesi uykusundan bile alikoyuyor onu.
Todos os seus planos para Edward esmoreceram no seu sono.
Tüm planları haberi bile yokken suya düştü.
Não, o álcool dá-te sono.
- Hayır, alkol insanı uyutur.
Estou a dizer-te, tirou-me o sono a noite inteira.
Geceleri uyuyamıyorum diyorum.
Eu já vi e fiz coisas, que te tirariam o sono de noite.
Öyle şeyler gördüm ve yaptım ki, bütün gece gözüne uyku girmez.
Deixa-me com sono e confuso, o que são coisas que não posso dar-me ao luxo de estar, com a competição de Divas em vigor.
Uykumu getirecek ve sersemletecek. Şu anda öyle olamam, Diva Haftası tam gaz ilerlerken olmaz.
"Não deixes que o que eles dizem, te tire o sono à noite"
* Dediklerinin seni geceleri uykusuz *
"Não deixes que o que eles dizem, te tire o sono à noite"
* Dediklerinin seni geceleri uykusuz bırakmasına izin verme *
Tenho sono. Quero ir para a cama.
Yatağa gitmek istiyorum.
Logo quando pensei que ia conseguir ter uma boa noite de sono.
Tam da bütün gece mışıl mışıl uyurum diye düşünüyordum.
Às vezes, estava tão exausta... que caía no sono na sua cama... e depois só acordava no meio da noite, com o seu pé no meu estômago, e...
Çoğu gece o kadar bitap düşmüş olurdum ki, onun yatağında uyuyakalırdım sonra gecenin bir yarısı uyanırdım ayağı karnımda duruyor olurdu.
Desculpa. Só servem para auto-retratos ou fotografias do teu sono no Dia dos Vaginamorados. Que é todos os dias.
Onlar sadece kendini ve her gün olan Sevişme Günü için oranı buranı çekmeye yarar.
Estamos a interromper o seu sono de beleza, Sr. Brewster?
Güzellik uykunu böldük mü Bay Brewster?
Oh, pois. Não, é só a desvantagem da máscara do sono.
Hayır, bu sadece uyku maskesinin yan etkisi.
As forças de segurança tiraram-no de lá e levaram-no de volta ao centro do sono, mas o amigo dele ficou um pouco magoado.
Güvenlik ekibimiz onu oradan çıkarıp uyku merkezine sağ salim getirmiş ama arkadaşına biraz sert davranmışlar.
Mas no centro do sono, eles estão a ajudar-me.
Ama uyku merkezinde bana yardımcı oluyorlar.
Saltaram a privação do sono e os choques eléctricos. Foram directamente para o afogamento.
Uykusuz bırakmayı ve elektrik vermeyi boş verip direkt su tahtasıyla başladılar.
Tenho de ir fazer o meu sono de beleza.
Eve gidip güzellik uykuma yatmalıyım. Hadi ama.
Não perdi uma noite de sono por causa do homem, se é isso que está a perguntar.
O adamın ardından uykusuz geçen bir gecem olmadı eğer sorduğunuz buysa.
Tomada nos braços de um sono profundo e cheia de gratidão pelo facto de ainda respirar.
Uyumaya gitti. Ve hâlâ nefes aldigi için minnettar.
O Devil não me tirou o sono.
Devil için uykusuz kalmadım.
Sono Contento.
Mutluyum.
Uma clínica de sono.
Bir uyku kliniği mi?
Nada que o Centro do Sono não resolva.
Uyku Değerlendirme Merkezi'nin çözemeyeceği türden bir şey değildir.
O trabalho que fazemos na Clínica do Sono é... extraordinário.
Uyku kliniğinde yaptığımız çalışmalar sıra dışı.
Clínica do Sono?
Uyku kliniği mi?
Todos eles têm problemas de sono.
Hepsinin uyku sorunları var.
Espero que não a esfaqueies no coração durante o sono.
Umarım uyurken kadının kalbine bıçak saplamazsın.
Tens um sono pesado.
Dostum, amma da uykucuymuşsun.
Agora vou dormir o sono dos justos.
Şimdi uykuya Sadece uyku
Isso é um comprimido leve para o sono.
Bu hafif uyku düzenleyicisi.
Tentava regular os ciclos de sono da Elise Vogelsong.
Elise Vogelsong'un uykusunu düzene sokmaya çalışıyordum.
O Ciclo de sono equilibrado é uma fortaleza contra a demência.
Dengeli uyku düzeni bunaklığa karşı önlem alınmasını sağlar.
Estava com um nível considerável de zolpidem no sistema. Droga do sono, ligada a bizarros comportamentos de sonambulismo.
Sara'nın vücudunda hatırı sayılır ölçüde zolpidem vardı ki bu uyku hapı çok çeşitli uyurgezer davranışları göstertmesiyle biliniyor.
Estou a sugerir que se for este o caso, temos que considerar todos os actos do sono que ela poderia ter feito.
Şunu diyorum, eğer gerçek buysa uyurken yapabileceği başka eylemleri de göz önünde bulundurmalıyız.
Referes-te à tua máscara da apneia do sono.
Uyku apne maskeni kastettin.
Ver se o sono dele é pesado.
Ne kadar derin uyuduğuna dikkat et onun.
Não vou perder o meu sono com isso.
Bunun için uykumu bölemem.
Foi ter o seu sono de beleza.
Güzellik uykusunda.