Translate.vc / Portuguese → Turkish / Sorenson
Sorenson translate Turkish
102 parallel translation
- Lembras-me Lisa Sorenson. - Quem?
- Bana Lisa Sorenson'ı anımsattın.
Parece que o Sorenson colocou o segundo marco.
Evet Sorenson ikinci işareti koymuş.
É no quadrante do Sorenson.
Bu Sorenso'nun kazığı.
Estou?
Alo? Tully Sorenson.
Sr. Sorenson e Sr. Diggs.
Bay Sorenson ve Bay Diggs.
Onde está o Sorenson?
Sorenson nerede?
Começámos a beber, a falar demais... e antes que nos apercebêssemos, este Sorenson, envolveu-se na história.
İçmeye başlamıştık, ve çenemiz açılmıştı ve fark etmeden önce Sorenson denilen adam olaya müdahil oldu.
Foi morto pelo Sorenson e pelo Diggs.
Sorenson ve Diggs tarafından öldürüldü.
O Diggs e o Sorenson deviam estar sob vigilância governamental, pois estavam muitos polícias à nossa espera quando aterrámos.
Diggs ve Sorenson hükümet tarafından gözleniyor olmalıydı çünkü indiğimizde etrafımızı polisler sarmıştı.
O Sorenson saiu a disparar.
Sorenson ateş etmeye başladı.
Eu e o Jamie achámos que podíamos abater o Sorenson, antes que ele matasse mais alguém.
Ben ve Jamie Sorenson'u bir başkasını öldürmeden önce haklayabileceğimizi fark ettik.
Eu passei três meses numa prisao em Mexicali, até que o FBI me deu imunidade... para testemunhar contra o Diggs e o Sorenson.
Ben bir Meksika hapishanesinde 3 ay kaldım FBI bana Diggs ve Sorenson aleyhinde şahitlik etmemi önerene kadar.
Deixaram o Sorenson sair da prisao.
Sonunda Sorenson'u kafesinden çıkardılar.
Sorenson, apanhei-o!
Onu yakaladım!
- O Dr. Sorenson disse que gestos...
- Dr Sorenson diyor ki jestler...
Mas o senador Sorenson é um homem honrado.
Ama Senatör Sorenson onurlu bir adamdır.
CONVOCATÓRIA O senador Sorenson quer ver-nos?
- Senatör Sorenson bizi mi görmek istedi?
TED SORENSON ASSISTENTE DO PRESIDENTE
Ted. Kenny.
Vou pedir ao Sorenson que tente convencer o Reston. Mas terá de ligar ao Orville Dryfoos.
Sorenson'un Reston'ın elinde ne olduğunu öğrenmesini sağlayabiliriz ama senin Orville Dryfoos'u araman gerekiyor.
O operador de câmara da Marinha, Sam Sorenson.
Donanma kameramanı Sam Sorenson.
O que é que tens para nós?
- Bize ne getirdin? - Paul Sorenson.
Um Paul Sorenson desaparecido desde ontem à noite.
- Dün geceden beri kayıpmış.
Estamos aqui por causa de um Paul Sorenson.
Paul Sorenson için geldik.
Bem, isto... era onde o Sorenson estava pendurado.
- Sorenson burada duruyordu.
Sorenson é um quadro.
- Sorenson bir tablo mu? Paul Sorenson ressamdı.
Paul Sorenson foi um artista. Primórdios do século 20.
1900'lü yılların başlarında.
Eu estava a ler acerca de Sorenson, e encontrei um site que diz que 15 % da toda a arte do museu é falsa.
Sorenson'la ilgili bilgileri okuyordum. Bir sitede müzedeki eserlerin % 15'inin sahte olduğu yazıyordu.
Então, um Sorenson autêntico não conterá titânio.
Yani gerçek bir Sorenson tablosunda titanyum olmamalı.
Meu Deus, vocês trouxeram o meu Sorenson. Sim.
İyi, tablomu getirmişsiniz.
Meu Deus... o meu Sorenson é uma falsificação?
Tanrım! Sorenson'um sahte miymiş?
Se o gancho não tivesse saltado do seu Sorenson teria de passar o resto da sua vida a admirar falsificações.
Sorenson'un askısı yerinden çıkmasaydı hayatınızın sonuna kadar sahtesine bakıyor olacaktınız.
- Sorenson, é pintora.
- Sorenson. Ressamdır.
- Grant Sorenson.
- Ah, Grant Sorenson.
Agiu correctamente ao trazer isto à minha atenção, Sr. Sorenson.
Bunu bana getirmekle iyi bir iş yaptınız Bay Sorenson.
Sr. Sorenson, o que posso fazer por si?
Mr. Sorenson, Sizin için ne yapabilirim?
Sorenson?
Sorenson
Recebi uma chamada que me disse que bateu no Sorenseon outra vez. O que se passa?
Sorenson'a saldırdığına dair bir telefon aldım.
Eu quero que você ponha o Grant Sorenson sob vigilância.
Grant Sorenson'u gözetim altına almanı istiyorum.
O Sorenson encontrou-a numa das escavações e trouxe-ma.
Sorenson kazılarından birinde buldu ve bana getirdi.
Eu fui ter com o Sorenson para tentar resolver as nossas diferenças.
Sorenson'a aramızdaki farklılıkları düzeltmeye gittim tamam mı?
O Grant Sorenson pode ter entregue a arma, mas estou a dizer-lhe... a pessoa que se atirou a mim foi a mesma que a disparou.
Grant Sorenson silahı getirmiş olabilir, ama sana söylüyorum... bugün üzerime atlayan kişi, silahı ateşleyen kişiydi.
Grant Sorenson.
Grant Sorenson
O que faz você, Sr. Sorenson?
Ne iş yapıyorsunuz, Mr. Sorenson?
Este é o itinerário de trabalho do Grant Sorenson.
Bu Grant Sorenson'un çalışma güzergahında.
Posso fazer-lhe algumas perguntas, Sr. Sorenson?
Size birkaç soru sorabilir miyim, Bay Sorenson?
O Sorenson já está a meio caminho de Tucson.
Sorenson Tucson un yarı yolunda.
Sorenson!
Sorenson!
- O Sorenson?
- Sorenson?
A mulher tem a certeza que viu Grant Sorenson com Melissa Foster.
- Meydana çıkan kadın emin. Grant Sorenson'u Melissa Foster'la görmüş.
Cá está o Sorenson.
Bu Sorenson.
Não, eu sou a Tally Sarenson.
Ben Tully Sorenson.