Translate.vc / Portuguese → Turkish / Supervisor
Supervisor translate Turkish
1,467 parallel translation
"Investigador contradiz a história do Supervisor."
Özel dedektif ile Vali'nin hikayesi çelişiyor
Posso falar com o seu supervisor?
Üstünle konuşabilir miyim?
Melhor ainda, deixe-me falar com o supervisor do seu supervisor.
Öyleyse, üstünün üstüyle konuşayım.
Até pode escolher o supervisor, se bem o entender.
Hatta kendi yöneticini bile seçebilirsin, hiç önemli değil.
O meu supervisor estará aqui a qualquer momento.
Bakın, amirim Virginia'dan buraya geliyor.
- Mas por um supervisor...
- Uzman doktoruna aşık oldun.
Como fizeste um trabalho tão bom com a investigação, decidi mexer uns cordelinhos, cobrar uns favores e nomear-te supervisor oficial da segurança da sucursal.
Şu araştırma işinde harika iş çıkardığın için,... bende senin için birşeyler yapmaya karar verdim. ... ve seni "şube güvenlik supervizörü" yapmaya karar verdim.
Posso falar com o seu supervisor?
Konuşabileceğim bir müdür falan var mı?
Andrew's em San Andreas, no interior do país, e colocá-lo num cenário bucólico muito sossegado onde não havia mais nenhum supervisor, apenas o O'Grady, e onde ninguém saberia de nada.
San Andreas'ın Saint Andrews kilisesi iç bölgelerde çok uzak bir yerdi. O sessiz küçük kırsal alanda tek yetkili O'Grady'ydi. Böylece bunu kimse bilmeyecekti.
Agente Aaron Hotchner, sou o supervisor desta unidade.
Özel Ajan Aaron Hotchner. Bu soruşturmayı denetliyorum.
É o meu supervisor.
Denetçim arıyor da...
Segundo o meu supervisor, não temos muito a ver com o porquê, mas...
Danışmanıma göre, bu işteki amacımız olayın nedenini bulmak değil de....
Como o teu supervisor ordenei um relatório psicológico.
Amirin olarak psikolojik durum raporu istedim.
Tom Knowles, o supervisor dela.
Bu amiri Tom Knowles.
Isto é como quando eu tive uma relação com o supervisor da minha tese na universidade.
- Bunun için vaktimiz yok.
Só sei que o meu supervisor ligou para que eu e a minha equipa viéssemos cá resolver o problema com extrema urgência.
Tek bildiğim ; amirimin beni aradığı, ben ve ekibimin buraya gelip bu arızayı iki kat hızlı giderip çift maaş alacağımızı söylediği.
Tive de ligar ao meu supervisor.
Amirimi aramam gerekti.
Tem calma, um supervisor do tribunal vai ficar com eles o tempo todo.
Rahatla. Mahkeme nezaretçisi her zaman orada olacak.
E o juiz Nizberg.... é o seu supervisor.
Yargıç Nitzberg sizin amiriniz oluyor.
Olha, Lemon, eu sou teu supervisor. Estas pessoas não são tuas amigas.
Onlar arkadaşın değil...
Posso ter a hipótese de me tornar supervisor...
Müdür olma şansım var...
Sou o supervisor da inteligência aqui em Gtmo.
Ajan Prentiss, Dr. Reid. İstihbarâtın Guatanamo müfettişiyim.
Desde então, supervisor de manutenção do hotel.
O zamandan beri otelin teknik bakım müdürü.
O supervisor de Eric confirmou que, se a Amy der à luz fora do estado de Nova Iorque, eles não podem tocar-lhe.
- Teşekkürler. Eric'in müdürü eğer New York dışında doğurursa ona dokunamayacaklarını doğruladı.
Eu disse ao supervisor que aqui é proibido aos empregados.
Sizin sorumlunuza elemanlarının girmemesi gerektiğini söylemiştim.
Onde está o seu supervisor?
Sizden sorumlu olan adam nerde?
Preciso de ligar ao meu supervisor, no Centro de Operações do F.B.I., em Quantico.
Quantico'daki FBI Merkezi'nden amirimi aramam gerek.
Fala o supervisor agente especial Hotchner.
Ben özel ajan Hotchner,..
Ele despediu o supervisor, um tipo chamado Ziggy Raines.
Ziggy Raines adında bir şefi kovmuş ama.
Apareceu um emprego de supervisor, e nós os dois estávamos de olho nele.
Şeflik görevi geldiğinde, ikimiz de onun için can atıyorduk.
O relatório do supervisor de cozinha dela diz que ela chegou a horas.
Şefinin mutfak raporuna göre saat konusunda haklıymış.
O supervisor com quem falei deu-me permissão.
Müdürünüzle konuştuğumda, "Sorun olmaz" demişti.
Depois do serviço, voltei e falei com o meu supervisor e ele mandou-me ao bingo.
Köfteden sonra gözetmene rapor vermeye gittim ve beni bingoya yolladı.
Contei as minhas preocupações ao meu supervisor, e ele disse que ia investigar.
Müdüre endişelerimi anlattım. Araştıracağını söyledi.
Além do que, eu gosto de conhecer o meu supervisor antes que eu a confunda.
Hem ayrıca "sALGI" lamadan önce danışmanımı tanımak isterim.
Não há uma regra em que o supervisor tem que evitar demonstrar sentimentos sobre o assunto?
Danışmanın, kişisel hislerini göstermemesiyle alakalı bir kural falan yok mu?
Vou chamar o supervisor e já cá venho daqui a umas horas.
Sınav gözetmenini içeri göndereceğim, ve bir kaç saat sonra seni kontrol etmek için geri geleceğim.
Nem imaginas como o supervisor está zangado?
Yöneticinin ne kadar kızgın olduğunu biliyor musun?
Preciso de a apresentar ao seu supervisor.
Seni denetçinle tanıştırayım.
- Tenho de chamar um supervisor.
Sizi yetkili birine bağlayacağım. Hayır, hayır.
O que disse o supervisor de condicional?
Şartlı tahliye memuru ne diyor?
A Lady está a negociar com o supervisor para me darem uma boa recompensa...
Şu anda, Leydi, Büro'daki çocuklarla ödemem konusunda konuşuyor olmalı.
Ele é o meu supervisor.
Benim eğiticim.
Preciso de falar com o supervisor dos detectives, é uma emergência policial.
- Devam et. - Şefi bağla, acil olduğunu söyle.
O meu supervisor é um bocado rígido.
Amirim çok kuralcıdır.
- Quero falar com o Supervisor Marsh.
- Süpervizör Marsh ile konuşmak istiyorum.
Posso precisar dela se promover Marty Brennen como Supervisor de Contas.
Marty Brennan'ı müşteri ilişkilerinin başına geçmesi için tavlayacaksam ihtiyacım olabilir.
O supervisor deixou uma mensagem para o Ervin vir agora mesmo. Emergência de trabalho.
Patrınu, Ervin'e acilen işe gelmesi için... mesaj bıraktı.
Ainda não temos um comentário oficial do gabinete do supervisor...
Vali'nin ofisinden henüz resmi bir açıklama yapılmadı.
Supervisor Especial Agente Jason Gideon.
Teftiş ekibinden özel ajan Jason Gideon.
Supervisor :
KANG Han-moo.