Translate.vc / Portuguese → Turkish / Sábes
Sábes translate Turkish
185,817 parallel translation
Estás cego pela sociedade, mas lá no fundo, tu sabes.
Toplum tarafından kör edildin ama derinlerde, biliyorsun.
Sabes, e não é culpa tua.
Biliyorsun, bu senin hatan değil.
- Sabes sim.
- Evet, biliyorsun.
Sabes, não é mau teres uma mãe que se importa contigo.
Biliyorsun, seni çok önemseyen bir anneye sahip olmak kötü bir şey değil.
- Não sabes fazê-lo.
Bunu nasıl yapacağını bilmiyorsun.
Sabes que a mãe tinha medo de ti, não sabes?
Annen korkuyordu biliyorsun değil mi?
Sabes algum truque giro?
Hiç parti numarası var mı?
Tu sabes, o...
Bilirsin, şey...
Sabes o que acho?
Ne düşündüğümü biliyor musun?
Sabes que mais? Tenho mesmo coisas para fazer.
Gerçekten yapacak işlerim var.
Muito bem, sabes que mais? Volta para cá e arranjaremos uma solução juntos.
Aidan, bak, geri dönersen bunu birlikte çözeriz.
Como achares que sabes o que penso melhor do que eu?
Aklımdakini benden iyi mi biliyorsun?
Sabes, estas pessoas, Hannah o Usher e o Marshall são pessoas contratadas.
Hannah, bu insanlar var ya? Usher, Marshall... bunlar parayla tutulan insanlar.
O que, como sabes, não é meu hábito.
Senin de bildiğin gibi pek bana benzemiyor.
Sabes onde encontrar-me.
Beni nerede bulacağını biliyorsun.
- Não sabes. Não.
- Bunu bilemezsin.
Sabes cozinhar?
Yemek yapabilir misin?
Sabes ler.
Okuyabilirsin.
Sabes quem é?
Onu tanıyor musun?
Sabes que mais, planhaka?
Peki ne yapacağım biliyor musun planhaka?
Tu não sabes o que ele me fez.
Bana ne yaptığını bilmiyorsun.
Não sabes nada da minha dor. Não, não sei.
- Benim acımdan haberin yok.
Sabes quem ela é?
Onu tanıyor musun?
Sabes, sempre tive um "fetiche" por enfermeiras.
Her zaman hermşirelerle olayım vardır.
Não sabes muita coisa, para conselheiro.
Bir danışman için bilmediğin çok şey var gibi görünüyor.
Sabes alguma coisa sobre glifos e símbolos protectores?
Sembollerle kapı mührü hakkında ne biliyorsun?
sabes sobre runas.
- Sen runik alfabesini biliyorsun.
Sabes o que tu e o rapaz significam para mim, o vosso bem-estar é uma prioridade.
- Elbette. Senin ve oğlanın benim için ne kadar önemli olduğunu biliyorsun. Güvenliğiniz ve himayeniz daima önce gelir.
O Quinn matava-me se te deixasse fugir, sabes isso!
Kaçmana izin verirsem Quinn beni öldürür. - Bunu biliyorsun!
- Sabes quem são, não sabes?
Kim olduklarını biliyorsun değil mi?
Como sabes tanto sobre eles?
Onlar hakkında bu kadar şeyi nereden biliyorsun?
! - Não sabes nada sobre mim.
"Nasıl oldu da Sunny..." Hakkımda bir şey bilmiyorsun evlat!
Sabes como é seres espancado por uma miúda de 12 anos?
12 yaşındaki bir kız tarafından kıçının tekmelenmesi nasıl bir şey biliyor musun?
Sabes lá o que é o amor, o que eu e o Ryder tínhamos, amar outro mais do que a nós mesmos.
Aşk nedir hiç bilmezsin. Ryder ile yaşadıklarımızı, başka birini kendinden çok sevmeyi anlamazsın. - Lanet olsun.
Sabes que a arma não ajudará.
Silahların size yardım etmeyeceğini bilmelisiniz.
Sabes porque não podes ter a vida que queres? Este sonho?
İstediğin hayata, bu hayale niye kavuşamıyorsun biliyor musun?
Sabes contar?
Sayabiliyor musun?
Sabes o que mais é estranho?
Garip olan bir şey daha var.
Não sabes o que ele me fez.
Bana ne yaptığını bilmiyorsun.
Se sabes disso, porque estás a desperdiçar a tua vida?
Madem bunun farkındasın, neden öylece boşa harcıyorsun?
Sabes algo sobre o cartão de segurança?
Kart hakkında bir şey bulabildin mi?
Se o Aaron estiver envolvido com os terroristas e tu o confrontares, mostras-lhe o que sabes, estás a pôr-te em perigo.
Aaron teröristlerle iş birliği içindeyse ve onunla yüzleşip elini açık edersen kendini daha da tehlikeye atmış olursun.
E tu sabes disso.
Bunu gayet iyi biliyorsun.
Sabes como consegui o meu primeiro emprego na Casa Branca?
Beyaz Saray'daki ilk işimi nasıl aldım, biliyor musun?
Sabes como é o exército.
Bürokrasi. Orduyu bilirsin.
A situação em Naruba, o que sabes acerca disso?
Naruba'daki durum hakkında ne biliyorsun?
Tu sabes que concordo contigo.
Aynı fikirdeyiz, biliyorsun.
Mas sabes que sou republicano, certo?
Ama biliyorsunuz, ben bir Cumhuriyetçi'yim.
Sabes quem o coassinou?
Kiminle birlikte imzalamış sence?
Havia tristeza nele, sabes?
Kederli bir tarafı var çocuğun.
Sabes, o artigo...
Biliyorsun, şu haber...