Translate.vc / Portuguese → Turkish / Sä
Sä translate Turkish
30,869 parallel translation
Por um breve momento o padrão dobrou-se.
Kısa bir süreliğine örüntünü yanlış çıkmıştı.
"Coraline descobriu a porta" "pouco tempo depois deles se terem mudado para a casa..."
"Coraline, eve taşınmalarından kısa bir süre sonra kapıyı keşfetti..."
Muitas, mas dependente a quem perguntas, o assassino era um homem que ou era hispânico, caucasiano ou negro, alto ou baixo, cabelo escuro ou loiro, ou completamente careca.
- Evet, bir sürü var. Ama sorduğun kişiye göre değişiyor. Katilin ya latin, ya beyaz ya da siyahi, uzun ya da kısa, kahverengi ya da sarı saçlı veya kel bir erkek olduğunu söylüyorlar.
Vou mantê-lo curto se vou andar por aí numa caçada, sabem?
Eğer ava çıkacaksam kısa olması lazım değil mi?
- Ela foi recentemente curada.
Kısa bir süre önce iyileştirilmiş.
Nós procuramos, reembalamos e revendemos tudo o resto do nosso passado.
Geçmişimizden olan her şeyi yeniden basıp, paketledik ve yeniden satışa çıkardık.
Lucifer não anda feliz por ter que saltar de um receptáculo aleatório para outro.
Lucifer bedenler arasında kısa dönemli ilişki yaşama isteğinde değil.
Estamos a ver um aumento de alegadas "avarias invulgares".
Olağandışı arızalanmalardaki artışa bakıyoruz.
Porque vocês são demasiados e as vossas vidas são curtas.
Çünkü sizden çok var ve hayatlarınız çok kısa.
- Sim. - Uma pequena?
- Kısa olandan mı alacaksın?
Parece que os assustou quando os ameaçou com a Lei Marcial.
Sıkıyönetim tehdidiniz birilerini fena kızdırmışa benziyor.
Em breve... não havia forma de dizer quem é que tinha a cura... e quem é que não tinha.
Kısa süre sonra kimin tedaviyi alıp almadığını söylemenin imkanı yoktu.
Depois podes dizer adeus a todos e fazes uma pausa.
Sonra sen, "Görüşürüz millet. " Kısa bir ara veriyorum. " dersin.
- Pesquisa. - Onde? No livro do racismo?
Çinlilerin kısa boylu olmalarının sebebi Cengiz Han.
Não parece surpreendido.
Şaşırmışa benzemiyorsun.
O comboio com destino a Busan está pronto para partir.
Tren Busan'a doğru kalkışa hazırdır.
Um facto engraçado.
Kısa bir bilgi.
Por favor dirijam-se à saída mais próxima.
Lütfen en yakın çıkışa yönelin.
Que falta de visão, é uma anedota!
Kısa süreli bir şey olacak, resmen şaka gibi!
Angel pronto a descolar.
Başkan'ın uçağı kalkışa hazır.
Rapidamente, passaram a ver-nos como criaturas.
Ve kısa zamanda herkes bize yaratık dedi.
Basicamente, puseram-no num grande íman.
Aynen. Temel olarak koca bir mıknatısa yani.
Conseguiram aceder aos sensores visuais.
Bu da görsel sensörlerindeki akışa da erişildiği anlamına geliyor.
... foi darmos acesso ao feed às agências governamentais em alturas, e cito, "em que a segurança nacional estivesse em risco".
... hükümetin güvenlik hizmetlerine "artırılmış ulusal güvenlik" dedikleri zamanlar için görsel akışa erişim izni vermeyi kabul etmek zorundaydık.
Ela é alta, baixa, gorda, magra?
Uzun mu, kısa mı, şişman mı, zayıf mı?
Que viagem curta.
Çok kısa kaldın.
Quanto mais arrastar o caso, mais depressa o capturamos.
Bu ilişki ne kadar uzarsa yakalanması o kadar kısa sürer.
Mas eu quero outras pessoas à minha porta, o mais depressa possível.
Lakin en kısa sürede, kapıda halktan insanlar da görmek istiyorum.
Vou ser breve e fazer perguntas.
Bunu kısa tutup sorular soracağım.
Começa a movimentar este produto.
Bu malı hemen satışa çıkarın.
Logo Richard e eu estávamos a gostar Da melhor troca do mundo.
Kısa zaman sonra ben ve Richard dünyanın en iyi yolunun keyfini çıkartıyorduk.
O curto?
Kısa olan mı?
Nós vamos chamá-lo de Celebrity Brain Crash, E nós tivemos uma abertura feita para isso também.
Bu bölüme Ünlünün Beynini Dağıtmak diyoruz ve bunun için de kısa bir video hazırladık.
Isso é uma abertura terrível, Mas a própria máquina não é terrível em tudo.
Kısa video kötü olabilir ancak makine öyle değil.
Sabes o que é mais engraçado? Em Krypton, na minha idade, seria uma solteirona.
Komik olan ne biliyor musun, Krypton'da bu yaşta olsaydım adım evde kalmışa çıkardı.
São curtos, com pérolas brancas, ficam bem com tudo.
Bu kısa, beyaz boncuklu, her şeyle gider.
Preocupação em Nápoles devido a um incêndio, que deflagrou num apartamento do centro. Teve origem num curto-circuito...
Napoli şehir merkezindeki, bir apartman dairesinde, kısa devreden çıkan, yangın endişeye yol açtı...
Pouco tempo depois, perdi a minha mulher e o meu filho.
Kısa bir süre sonra eşimi ve oğlumu kaybettim.
- Leve isto consigo.
Kısa sürede ancak bunu yapabildik.
Vamos fazer um teste :
Kısa bir test yapayım.
Ela é pouco mais baixa que eu.
Benden biraz daha kısa.
É difícil substituí-la assim de repente, mas vamos fazê-lo.
Bu kadar kısa sürede yerine birini bulmak zor olacak ama hallederiz artık.
Apresse estes, por favor.
En kısa sürede halleder misiniz lütfen? Teşekkürler.
- Assim que possível.
En kısa sürede taşınmam en mantıklısı olacak.
- Vamos lá para fora, cabra!
- Çıkışa gel kaltak!
A vida é muito curta para esse lugar, Evie.
Hayat öyle bir yerde vakit harcamak için çok kısa, Evie.
Bom, sim, estive no Irmãs Abençoadas durante pouco tempo.
Evet, kısa bir süre için kutsanmış kız kardeşlerde kaldım.
A vida é curta.
Hayat kısa.
Não diz qual é qual, apenas que uma porta é a saída, e a outra leva até... a morte certa.
Sadece diyor ki, bir kapı çıkışa diğeri ise... Hangisinin olduğunu söylemiyor. Mutlak ölüme götürüyor.
- Era curto?
Kısa saçlı mıydı?
- Eles não o conhecem.
Kısa zamanda anlarlar.