Translate.vc / Portuguese → Turkish / Sérias
Sérias translate Turkish
3,014 parallel translation
Mas as coisas agora estão mais sérias entre nós e pensei que seria agradável que vocês se conhecessem. - Muito bem.
Ama artık işler, aramızda daha ciddileşmeye başladı ve ben de birbirinizi tanımanız güzel olur diye düşündüm.
Tem passado por muita coisa, há muito tempo, coisas muito sérias.
Ama biriyle görüş. Çok şeyler yaşamışsın. Önemli şeyler.
"Fazer o contrário." Isso traria sérias consequências, aqui.
Bu çok ciddi geri tepebilir.
O ex. chefe de gabinete, Billy Chambers, fez sérias acusações contra o Presidente Grant.
... sadece saniyeler önce Eski Başkan Yardımcısının Personel Şefi, Billy Chambers Başkan Grant'e karşı şok edici suçlamalar yöneltti.
E eu pensei : "Porque é que reparas nestas coisas, " quando devias estar a pensar em coisas mais sérias? "
"Bunlar neden senin başına geldi ne zaman daha ciddi şeyler düşüneceksin?" diye düşündüm.
Ignorei histórias sérias para podermos descer à sarjeta com o circo da Casey Anthony e a distração do Anthony Weiner, e fiz tudo com o Brian a observar porque o puseste lá!
Ciddi haberleri göz ardı ettim ki Casey Anthony sirkine ve Anthony Weiner saçmalığına yer açalım. Ve hepsini Brian arkamda dikilirken yaptım çünkü onu başıma sen musallat ettin.
E... Honestamente, amor, um pneumotórax e uma concussão são coisas muito sérias.
Ayrıca doğrusunu söylemek gerekirse bebeğim, akciğer ezilmesi ve beyin sarsıntısı çok ciddi şeyler.
Precisamos de ideias sérias.
Bize ciddi fikirler lazım.
As coisas estão a ficar sérias entre ti e esse novo tipo, não é?
İşler şu yeni adamla ciddileşiyor değil mi?
As acusações que enfrenta, senhorita Dawson, são, ambas, muito sérias e preocupantes.
Bayan Dawson suçlandığınız konular çok ciddi ve tehlike arz eden konular.
Laurel era a rapariga com a qual as coisas estavam a ficar sérias, a rapariga cujo túmulo da irmã tu usas-te para manipulares-me.
Laurel ilişkinin ciddileştiğini söylediğin kızdı hani beni yönlendirmek için kullandığın mezardaki kızın kız kardeşi.
Só que os actores, por natureza, não são as pessoas mais sérias do mundo, são?
Oyuncular genel olarak pek de ciddi insanlar değiller, doğru değil mi?
- Somos pessoas sérias.
Artık hayata atıldık. Bir dakika.
Está a fazer acusações muito sérias.
Çok ciddi iddialarda bulunuyorsun.
E de algumas condições médicas sérias.
- Bir de ciddi tıbbi sorunların.
Descobrimos sérias ameaças.
Bazı ciddi tehditleri sona erdirdik.
Serias mais estúpido do que a última estimativa.
Çünkü bu seni önceki tahminlerden daha aptalca gösterirdi.
precisaremos de um fornecimento contínuo de precursor. 433.911 ) } serias uma grande ajuda.
Örneğin devamlı bir öncül madde kaynağına ihtiyacımız olacak. Senin tecrüben ve bağlantıların sayesinde çok büyük yardımın dokunmuş olacak.
Assim podias não reparar que serias sempre o número dois.
Böylece her zaman iki numara olacağının farkına varmayacaktın.
Nem que tentasses, serias comum.
Eğer uğraşsaydın, sıradan olmayabilirdin.
Serias apenas mais um negro no mundo dos brancos.
Beyazların dünyasında sıradan bir zenci oluverirsin.
Grande poder, mas numa partida serias uma tartaruga-pato.
Güçlüsün. Ama gerçek bir maçta yerlerde sürünürdün.
Talvez não querias saber o que acontece a todas nós se formos apanhadas, mas serias parva se não te preocupasses em ser despedida.
Bak, belki de yakalanırsan bizlere ne olacağı umurunda değil ama yakalandığında kovulacağını umursamamak, aptallık. Biliyor musun?
Penso que serias uma óptima florista.
Felaket bir çiçekçi olurdun bence.
Howard, sempre pensei que serias o último de nós a casar, porque és pequeno e nada atractivo. Tenho ou não razão?
Howard, aramızda en son senin evleneceğini düşünüyordum çünkü boyun çok kısa ve hiç hoş biri değilsin.
Se o fizesses serias o Alfa que tu gostas de pensar que és.
Eğer bu işi yaparsan, düşündüğün gibi bir Alfa olabileceksin.
Isso serias tu.
Bu sen oluyorsun.
Não irias morrer mas serias capaz de fazer uma coisa muito importante.
Sen olacaktın. Sen ölmeyecektin ama çok önemli bir şey olacaktın.
Desapontado porque nunca serias capaz de compreender plenamente o propósito desta guerra.
Hayal kırıklığına uğramıştım çünkü savaşın gerçek amacını tam anlamıyla idrak edememiştin.
Se te contasse que estava de partida, serias cúmplice.
Eğer... gideceğimizi sana söyleseydim, suç ortağımız olabilirdin.
Nunca pensei que a pessoa que me ajudaria a encontrá-la serias tu.
Bana bunu bulmamda yardım edecek kişinin sen olacağını hiç düşünmezdim.
Recebeste uma indemnização quando a "Newsweek" foi vendida à IAC e investiste numa nova revista, pensando que serias o próximo "Huffington Post".
Newsweek IAC'ye satıIdığında emeklilik ikramiyeni alıp yeni Huffington Post olacağını sanıp bir başlangıç için harcadın. İşe yaradı mı bari?
Serias um grande exclusivo.
Önemli bir ayrıcalık olacaksın.
- Percebes como serias perfeito?
Tam sana göre olduğunun farkında mısın?
Disse que serias perfeita. Sociável, atraente, motivada.
Sosyal, çekici, istekli, şerefsizlerle arası iyi...
Bom, Andy, eu sei de um trabalho e acho que serias perfeito.
Şimdi... Andy, senin için mükemmel olacağını düşündüğüm bir iş biliyorum şu an.
Não serias surpresa, pois não?
O zaman surpriz olmazdi, degil mi?
Se não fosse pelo dinheiro do Henry, tu ainda serias cabelereira em Beaverton.
Henry'nin parası olmasa, hâlâ Beaverton'da kuaförlük ediyor olurdun.
Achei que serias um super-herói.
- Süper kahraman olacağını sanmıştım.
Ainda assim, não serias a escolha óbvia para esta função?
Nazi subayi degil. Yine de, bu is için sen daha uygun degil miydin?
Contudo daqui a 27 anos, ainda serias novo.
Yine de 27 yıl sonra hâlâ genç olurdun.
Não imaginei que serias tu.
Bu kadar içimizden olduğunu tahmin etmemiştim ama.
Ei, sabes o que serias fixe?
Hey, hey, Ne harika olurdu biliyor musunuz?
Sempre soube que serias inteligente, mas isso só já não chega.
Zeki olacağını biliyordum ama bu artık yeterli değil.
A vantagem, é que se te aprovarem o orçamento, o teu chefe disse que serias promovido.
İyi haber ise, eğer bütçeni doğrularsan, patronun seni terfi ettirecek.
Eu sabia que serias a pessoa certa para isto.
Bunun için doğru kişi olduğunu biliyordum.
Tu não serias padrinho nem de um campo de golfe.
Dinah Shore Golf Classic'de ki sağdıç olacak kadar iyi değilsin
Tenho a certeza que serias a Presidente mais esperta.
Senin en zeki başkan olacağından eminim.
Sem saber se serias tu ou ele, deitado nessa poça de sangue.
Evet. O kan havuzunda senin mi onun mu yatacağından habersizdin.
Serias a melhor amiga estranha, com azar ao amor. - O quê?
Sen garip, aşkta bahtsız arkadaş olurdun.
E além disso, não achas que serias mais feliz sendo quem tu és de verdade?
Hem sence de gerçekten olduğun gibi davrandığında daha mutlu olmaz mısın?