Translate.vc / Portuguese → Turkish / Sê
Sê translate Turkish
7,683 parallel translation
Sim, Schnappi, sê forte.
Schnappi sağlam dur.
Sê honesto. Câmbio.
Dürüst ol, tamam.
Sê honesto.
Dürüst ol.
- Sê bonzinho, ele esforçou-se.
Kibar ol. Emek etmiş.
Sê tu próprio. Sê extraordinário.
Sıra dışı ol.
Sê uma boa menina para a tua mãe, está bem?
Annen için uslu bir kız ol, tamam mı? Tamam.
Sê sincero.
Henry?
Mas sê rápido.
Hemen öldür.
Sê o primeiro que ela vê quando abrir os olhos.
İlk baktığı kişinin sen olduğundan emin ol. Anladım.
Eu disse : "Põe-te à frente. Sê o primeiro que ela vê..."
Demiştim ki, "karşısında dur" Gördüğü ilk kişi sen ol...
- Bolas, Christy, sê razoável!
Tanrım, Christy, mantıklı ol!
Sê honesta comigo. Se estas demasiado ocupada...
Eğer çok meşgulsen...
Sê a minha penitência.
Cezamı kes.
Vai a direito para o fim do parque - e sê tão confiante quanto possas.
- Kendine güvenerek tank deposunun sonuna kadar git.
Certo amigo, apenas sê sincero comigo.
Tamam, ahbap, doğrudan söyle.
- Sê mais específica.
- Daha geniş bak.
Sê os meus olhos.
Gözlerim ol.
Valentine, sê boazinha e espera no carro.
Valentine uslu bir kız ol ve arabada bekle.
"Sê corajosa."
"Cesur ol"
Sê rápido.
Elini çabuk tut.
- Ben, sê directo. - Está bem.
Ben, önemli kısma geç.
Sê um querido e verifica uma testemunha ocular, em London.
Şahane. London'daki görgü tanığı ile görüşürsün.
Sê rápida com isso.
Acele et.
- Sê tu mesmo.
- Sadece kendin ol.
Sê bem-vindo, querido.
Rica ederim, tatlım.
Sê paciente, velho amigo.
Sabırlı ol eski dostum.
Mas achamos que não terás muito tempo. Sê rápida.
Ama sana çok fazla zaman kazandırabileceğimiz sanmıyorum, bu yüzden işini çabuk bitir.
Essa é a minha ursinha carinhosa. Sê forte.
İşte benim Minnoş Carol'um.
- Sê uma pessoa normal.
- Dürüst ol.
Ele vai aparecer, sê paciente.
Birazdan görünecek, sabırlı olun.
Sê paciente.
Sabırlı ol.
Sê honesto comigo.
Bana karşı dürüst ol.
- Sê razoável.
- Rick, azıcık mantıklı ol..
Tu... Sê um rapaz, sim?
Sen uslu bir çocuk ol, tamam mı?
Tu, sê um bom rapaz.
Ablası banka gibidir. Uslu bir çocuk olacaksın, değil mi?
Sê uma heroína. Arranja outro pôster para a parede dele.
Aklınca kahraman olup duvarına bir poster daha ekleyecek.
Então, sê persuasivo.
İkna edici ol öyleyse.
Ele é puro, por isso, sê gentil com ele.
Tertemiz biridir, o yüzden delikanlıma nazik daran.
Não sou um trabalhador dos caminhos-de-ferro, nem tenciono sê-lo.
Demir yolu işçisi değilim. Olmaya da niyetim yok.
Então, sê a filha dele.
Kızı ol o zaman.
Sê uma linda menina e woga.
Şimdi uslu bir kız olup benim için wogenı yap bakalım.
Sê... simpática.
- Kibar ol.
- sê simpática. - Porque é que toda a gente diz isso?
- Neden herkes öyle deyip duruyor?
Trá-los de volta. E sê discreto.
Onlari geri getir ve tedbirli ol.
Sê inteligente. Junta-te à nossa aliança.
- Akıllı olup ittifakımıza katıl.
Sê inteligente, Sunny.
Akıllı ol Sunny.
Sê a heroína que sei que podes ser.
İçindeki kahramanı ortaya çıkar.
Sê homem.
Biraz delikanlı olun.
Sê gentil...
- Sadece nazik ol.
Sê forte.
Şimdi, güçlü ol.
Sê criativo.
Farklı düşün.