Translate.vc / Portuguese → Turkish / Sóis
Sóis translate Turkish
235 parallel translation
Idiotas afectados e perfumados, que carregam guarda-sóis e cantam como pássaros.
Kabul edenlere baktığınızda, salaklar, parfümlü şemsiyeliler.. ve kuş taklitçilerini görürsünüz.
Estavam quatro sóis no céu.
Gökte dört güneş varmış.
dez mil sóis, dirão as pessoas.
10.000 güneş, denecek.
Os sóis põem-se e podem regressar
Güneşler batar ama doğar
" Mesmo que todos os sóis que iluminam os corredores do universo brilhem menos ante as chamas de um único pensamento, proclamando a glória incandescente :
"Tek bir düşüncenin alevinden önce, tüm güneşler evrenin koridorlarını loşluğu aydınlatırken, akkordan bir güzelliği ilan ederler : ... İnsanoğlunun sonsuz fikirlerini."
Da Terra, os três sóis de Triskelion são só uma luz bruxuleante.
Dünya'dan, Triskelion'un üç güneşi de tıpkı titreyen bir ışık gibi.
Eu ainda posso sentir o sol brilhando, os guarda-sóis, os brilhantes uniformes dos jovens oficiais.
Güneşin parladığını, güneşlikleri, parıldayan üniformaları ve genç memurlar hala gözümün önündeler sanki.
assim como os outros planetas giram à volta do sol, se existem outros sóis, outros sistemas solares, dispersos pelo Universo,
tıpkı diğer gezegenler gibi. Eğer diğer yıldızlar, güneş sistemleri, tüm kainatın çevresinde var ise
Quando sua mão toca o peito de Ali... e as costas de Malik o banho parece um inferno... mas na verdade é um paraíso, e acima de tudo... encontram-se lá corpos belos como sóis e como luas ".
Ali'nin göğsüne ve Malik'in sırtına dokunan hamamcı ne mutludur. Hamam cehennem gibi görünebilir ama aslında bir cennet. Güneş ve ay kadar güzel vücutlar bulacaksın.
Até conseguimos ver sóis gigantes a serem sugados e a desaparecerem sem deixar rasto.
Dev güneşleri yutan dev bir güç evrenin katili neden olmasın?
A temperatura estava caindo rapidamente e o planeta orbitando longe dos sóis
Güneşler battığında gezegenin ısısı hızla düşüyordu.
Numa galáxia de 400.000 milhões de sóis, talvez ainda ninguém nos tenha encontrado.
400 milyar yıldızlı bir galakside,... belki de henüz bizi kimse bulmamıştır.
E todos esses inumeráveis sóis obedecem a leis naturais, das quais algumas já nós conhecemos.
İçlerinde yeni keşfettiklerimiz dahil sayısız güneşlerin hepsi aynı doğa kanunlarına uyarlar.
Há muito tempo, antes de compreendermos que as estrelas são distantes sóis, parecia-nos que elas formavam figuras no céu.
Çok öncesinde, yıldızların uzak güneşler olduğunu bilmezken, yıldızları bir resimmiş gibi izlerdik.
Onde houver dois sóis no céu, cada objecto projectará duas sombras.
Güneşin çift olduğu sistemlerde haliyle her objenin iki gölgesi olur.
Nesses inumeráveis outros planetas que pensamos, rodeiam outros sóis, também existirá vida?
Başka güneşlere ait sayısız gezegenlerde acaba hayat var mı?
Dizia que as estrelas eram sóis, só que muito distantes.
Yıldızların bize çok uzak olan güneşler olduğunu söylüyordu.
Mas sabia que se as estrelas eram sóis, tinham de estar muito, muito longe, mais longe do que a Rua 85, mais longe do que Manhattan, provavelmente mais longe que New Jersey.
Ama şunu anlamıştım ki yıldızlar bir güneş ise çok uzakta olmalıydılar. 86. caddeden de uzak hatta New Jersey'den de uzakta.
Ficaríamos sem saber que havia outros sóis e outros mundos.
Başka güneşler ve dünyalar olduğunu keşfedemiyecektik.
Aristarco divertia-se com a ideia audaz, de que as estrelas eram sóis distantes.
Aristarchus yıldızların birer Güneş olduğu fikrini çok çabuk kavramıştı.
A resposta é : As estrelas são potentes sóis a anos-luz de distância, na profundidade do vasto espaço interestelar.
Ve cevap ; onlar uzayın derinliklerinde binlerce ışıkyılı uzaklıkta devasa güneşler idi.
E à volta desses sóis, há aí outros planetas?
Ve bu güneşlerin çevrelerinde başka gezegenler mi var?
Encontraremos galáxias, sóis e planetas, vida e consciência, nascendo, evoluindo e morrendo.
Galaksiler, günesler ve gezegenleri ziyaret edip, hayat ve bilincin evrimle gelismesini ve yokolmasini inceleyecegiz.
Mundos de gelo e estrelas de diamantes. Átomos tão maciços como sóis, e universos mais pequenos que um átomo.
Tamamen buzdan dünyalar, elmas yildizlar, günes agirliginda atomlar, ve atomdan küçük evrenler görecegiz.
Alguns deles contêm centenas de biliões de sóis.
Bazilari yüzlerce, hatta milyonlarca günese sahip.
Perto do centro dum grupo de galáxias por vezes há uma galáxia elíptica malandra feita de um bilião de sóis que devora as suas vizinhas.
Bu bir aradaki galaksiler öbeginin ortasinda, bulunan eliptik bir galaksi, trilyonlarca günes'e sahip olup, komsu galaksilerdeki materyali de bünyesine katacak sekilde, bir yönde ilerleyebilir.
Concentrados no seu brilhante núcleo, e derramados ao longo dos seus braços espirais, estão 400 biliões de sóis.
Isikça çok parlak olan merkezinde, yogunlasmis bir durumda ve spiral kollarinda olmak üzere, 400 milyon günesten olusur.
A maioria das estrelas, pertence a sistemas de 2, 3 ou muitos sóis, todos juntos ligados pela gravidade.
Pek çok yildiz çekim kuvveti ile iki ya da daha çok günesli bir sisteme ait olarak bulunur.
Através do mar do espaço, as estrelas, são outros sóis.
Uzay denizi boyunca yıldızlar diğer güneşlerdir. "
Por analogia com o nosso sistema solar, envolvendo o Sol e os planetas à sua volta, esses outros sóis devem da mesma maneira ter uma comitiva de planetas à sua volta, podendo muitos desses planetas serem habitados.
Eğer gezegen sistemimiz Güneş etrafında dönen gezegenler şeklinde ise ki diğer güneşler de etrafında gezegenlere sahip olmalı ve çoğu yaşamsız olmalıydı.
Tantos sóis, tantas terras, e em cada uma tantos animais.
Bir sürü güneş. Bir sürü dünya var. Ve her birinde bir çok canlı yaşıyor.
Se ele tivesse se tornado uma estrela, estaríamos vivendo hoje em um sistema solar binário, com dois sóis no nosso céu, e a noite iria suceder menos vezes sobre a Terra.
Eğer dönüşümünü tamamalasaydı iki yıldızlı ve çift güneşli bir gökyüzüyle birlikte gecelerimiz çok farklı bir hal alırdı.
Buracos negros maciços produzidos pelo colapso de milhares de milhões de sóis, podem estar situados no centro de outras galáxias, curiosamente produzindo grandes jactos de radiação, e espalhando-os pelo espaço.
Milyarlarca güneşin çökmesiyle oluşan güçlü kara delikler diğer galaksilerin merkezinde tuhaf görünümlü ve muazzam radyasyon fışkırmalarını uzay boşluğuna salarlar.
Sóis maciços desenvolvem-se na fase de gigantes vermelhas em alguns milhões de anos.
Büyük kütleli güneşler, milyarlarca yıl içinde kırmızı deve evrimleşir.
Outros sóis, de vida longa, erram para fora do viveiro.
Diğer uzun ömürlü güneşler fidanlıkta dolanırlar.
Uma manhã inundada por 400 mil milhões de Sóis, o despertar ou nascer da Via Láctea.
Samanyolunun doğuşuyla 400 milyar güneş sabahımızı aydınlatırdı.
Os átomos de hidrogênio produziram os sóis e a luz estelar.
Hidrojen atomları güneşleri ve yıldızları yarattı..
Quando os três sóis se encontrarem...
Üç güneşin buluştuğu zamanda...
Para salvares o nosso mundo, Gelfling, deves encontrar a Lasca antes que os três sóis se encontrem.
Dünyamızı kurtarmak için, Gelfling Parça'yı bulmalısın üç güneş buluşmadan önce.
Sóis, luas, estrelas.
Güneşler, aylar, yıldızlar.
Três sóis alinhados.
Üç güneş yan yana dizildi.
Conheces os três sóis no céu?
Gökteki üç güneşi biliyor musun?
Disse-me que tenho de encontrar a Lasca e que tudo tem de estar pronto antes dos três sóis se alinharem.
Parça'yı bulmamı ve her şeyin üç güneş kavuşmadan önce yapılması gerektiğini söyledi.
Assim que os três sóis se alinharem.
Çok yakında, üç güneş birbirine değecek.
Os três sóis.
Üç Güneş.
Devemos entrar antes do raiar dos sóis gémeos.
İkiz güneşler doğmadan içeri girmeliyiz.
Os teus filhos nascerão num mundo com dois sóis.
Sizin çocuklarınız iki güneşli bir dünyaya doğacak.
" E vi muitos sóis a esconderem - se
" çok günler gördüm
"De entre todos os sóis que me queimam."
Tüm ruhlar arasından beni çok şaşırttın...
Há outros sóis além do que está lá no céu.
Gökyüzünde ki güneşten başka güneşler daha var Cassiel.
Senhor condestável, na armadura, em vossa tenda há estrelas ou sóis?
Sevgili komutanım, bu gece çadırınızda gördüğüm zırh... üzerindekiler yıldız mı, güneş mi?