Translate.vc / Portuguese → Turkish / Sôbre
Sôbre translate Turkish
203,736 parallel translation
Esta carta, em particular, contém informação sobre um encontro clandestino entre Washington e Benjamin Banneker.
Bu özel mektup Washington ve Benjamin Banneker arasındaki gizli bir görüşmenin gizli bilgilerini içeriyor.
Não é sobre o plano, ela só não quer cuidar de nós.
Planda sorun yok, sadece bebek bakıcılığı yapmak istemiyor.
Não sabia nada sobre a Pedra Filosofal.
Ben felsefe taşı hakkında birşey bilmiyordum.
Agora imagine sangue a escorrer sobre ela, misturando-se nela.
Şimdi üzerine kanlar aktığını hayal et. Şimdi karıştır onları, istersen.
Lutei com o Cavaleiro da Morte sobre a Pedra Filosofal.
Ölümün atlısıyla felsefe taşının üzerinde çarpıştım.
Pergunta ao Ray o que acontece à tua aldeia, pergunta o que acontece à tua filha e à tua neta, e diz-me que escolhes a História sobre a tua própria família.
Köyüne, kızına ve torununa ne olmuş, Ray'e sor. Sonra bakalım kendi ailen yerine tarihin akışını seçebilecek misin.
Esse estudioso tinha esta teoria inovadora sobre o Sir Gawain, que esse cavaleiro tinha regressado das Cruzadas, não com o Santo Graal, mas com uma coisa muito mais valiosa.
Bu bilginin inanılmaz teorisine göre Haçlı Seferlerinden dönen şövalye Sör Gawain yanında Kutsal Kase ile değil de çok daha değerli bir şeyle dönmüştü. - İsa'nın kanıyla.
Algures onde menos se falar sobre isso, melhor, - para o seu bem.
Sizin iyiliğiniz için ne kadar az şey bilseniz o kadar iyi olacak bir yere.
Raptaram-me do meio do campo de batalha para fazer perguntas sobre um velho mito?
Beni harp meydanından eski bir efsaneyi sormak için mi kaçırdınız?
Ele contou-nos tudo sobre o vosso plano e como iam destruir a Lança.
- Bize mızrağı yok etme planınızı anlattı.
Contaste-lhe sobre o nosso plano para destruir a Lança.
Ona mızrağı yok etme planımızı anlatmışsın.
Quer o Sr. Snart fosse uma alucinação ou não, o facto de lhe teres falado sobre o plano ficou claro.
Bay Snart halüsinasyon olsa da olmasa da ona planımızı anlatmış olman çok şey belirtiyor.
Eu sei uma ou duas coisas sobre manejar artefactos místicos.
Mistik yadigarları kullanmakla ilgili birkaç şey biliyorum. Ben onu kontrol edebilirim.
Que história é essa que ouvi sobre tirares folga amanhã?
Gideon, ateş! Her yere ateş et!
Olha, isto não é sobre o Thawne. Isto é sobre ti e sobre mim.
Bunu mızrak yapıyor.
Sabem qual é a melhor coisa sobre a Lança ser destruída?
Bir kaderim olduğunu ve zamana daha fazla zarar vermememiz gerektiğini biliyorum.
Começou por ser um estória sobre o Robin Byrd Show.
Konuya Robin Byrd Show'da soyunmakla ilgili bir öyküyle girdin.
Agora quero divagar sobre alta-voz!
Şimdi hoparlörlere başlayacağım!
Se a venderes bem, ninguém quer saber sobre o que é.
Sattıktan sonra kimse şarkının neyle ilgili olduğunu umursamaz.
"The Piña Colada Song" é sobre um casal que está a ter um caso.
The Piña Colada gizli bir ilişkiyi anlatıyor.
Sim, e quem canta assim tanto sobre piña coladas?
Kim piña colada hakkında o kadar şarkı söyler?
Vende-a bem e ninguém quer saber sobre o que é.
İnandır, kimse neyle ilgili olduğunu umursamaz.
Koontz, preciso de falar contigo sobre uma admissão especial.
Koontz. Özel bir aday için geldim.
Quanto mais soubermos sobre a Felicia, maiores são as hipóteses de encontrá-la.
... onu bulma şansımız o kadar artar.
Estava dividida sobre deixá-la viajar sem mim, mas não podia impedi-la de fazer o que ela amava.
Bensiz o kadar uzağa gideceği için üzülmüştüm, ama sevdiği bir şeyi yapmasına engel olamazdım.
Ela disse alguma coisa sobre a sua estadia na Rússia?
Rusya'da geçirdiği zamanla ilgili bir şey dedi mi?
Fez mais de 2 mil posts sobre ela online.
Onunla ilgili 2.000 iletisi var.
Mas não podes contar a ninguém sobre mim, ou a ele, então... Na KGB, não és nada além de um peso de papel.
Ama kimseye ne benden ne ondan bahsedebiliyorsun, o yüzden KGB'de sıradan bir bürokratsın.
Mas como a FSB arranjou estas coisas pessoais sobre ti?
Peki ama FSB seninle ilgili kişisel bilgilere nasıl erişmiş?
Não disse ao Kremlin nada além do que dizes a Washington sobre mim.
Washington'a benimle ilgili ne anlattıysan ben de Kremlin'e o kadar anlattım.
Só lhes dei elementos básicos, nunca, jamais, nada sobre a tua vida pessoal ou da tua família.
Ben sadece temel bilgileri anlattım, asla kişisel hayatından ya da ailenden bahsetmedim.
O Boris estava errado sobre si.
Boris senin hakkında yanıldı.
Temos mais informações sobre as vítimas em Tampa?
Tampa'daki kurbanlar hakkında bilgimiz var mı?
Alvez, vê se descobres alguma coisa sobre o George Findley.
Alvez, George Findley hakkında bir şeyler öğrenmeye çalış.
Pode falar-me sobre o dia em que ela morreu?
Öldüğü günden bahsedebilir misiniz?
Venha sentar-se e falar-me mais sobre a sua mãe.
Gelip oturun ve bana annenizden bahsedin.
- O que sabemos sobre o Owen?
- Owen hakkında ne biliyoruz?
Os colegas de trabalho só dizem coisas boas sobre ele.
İş arkadaşları onu övmeye doyamıyormuş.
E é por isso que a enviei para Houston inicialmente. Mas há uma quantidade vasta de literatura e pesquisa sobre o funcionamento do cérebro, e nem sequer começamos a arranhar a superfície.
İlk etapta o yüzden Houston'a göndermiştim, ama insan beynine dair sayısız kaynak ve araştırma var ve daha konunun derinliklerine inilemedi.
É possível que o suspeito esteja a fazer uma declaração sobre os danos que o homem está a causar à terra.
İnsanlığın dünyaya verdiği zararla ilgili mesaj veriyor olabilir.
- Ouvi, encaixa-se no perfil do suspeito querer fazer uma declaração sobre ruína ambiental.
Duydum, çevreye verilen zarara karşı mesaj verme profiline de uyuyor.
O que podes dizer-nos sobre crateras na Florida?
Florida'daki obruklar hakkında ne diyebilirsin?
- Sobre o quê?
- Hangi konuda? - Bilmiyorum.
O que o relatório diz sobre a intenção de vender?
Raporda satışla ilgili ne diyor?
São todos sobre medicina experimental.
Hepsi de deneysel tıp hakkında.
O nosso rapaz tem puxado muito pelo seu bonito cérebro. E tudo sobre tratamentos médicos alternativos contra o Alzheimer.
Dahi çocuğumuz güzel beyninin gücünü Alzheimer'la mücadelede kullanılan alternatif tedavilere harcıyormuş.
Ela escreveu um artigo sobre a doença de Alzheimer.
Alzheimer ile ilgili bir makale yazmıştı.
Fala-me sobre ela.
Bana ondan bahset.
Precisamos saber mais sobre ela.
Hakkında daha çok şey öğrenmeliyiz.
Falaste com alguém sobre a equipa jurídica?
Savunma konusunda birileriyle konuştunuz mu? Evet.
Podemos falar sobre tudo o que dois gajos possam falar.
Seninle iki erkeğin birbiriyle konuştuğu her şeyden konuşabiliriz.