Translate.vc / Portuguese → Turkish / Săo
Săo translate Turkish
63 parallel translation
Os nossos convidados de hoje săo do departamento de policia de Blue Bay.
Bugünkü konuklarımız Blue Bay Polis Teşkilatından.
Esses sapatos săo da "Puta Barateira"?
O ayakkabılar nereden? "Fahişeler reyonundan mı?"
- Regras săo regras, Sr. Lombardo.
- Kurallara uyalım bay Lombardo.
Parece que as armas săo terapęuticas para ti.
Silahları sakinleştirici buluyorsun.
Sei que isto năo é agradável, mas essas acusaçőes săo sérias e precisamos de saber tudo o que se passou entre ti e o Sr Lombardo.
Biliyorum bu hoş değil, Kelly, ama bunlar çok ciddi suçlamalar. Ve olan biten her şeyi bilmek zorundayız.
Eu sei como săo boas.
Onun ilişkilerini iyi bilirim.
Quanto săo 8.5 milhőes divididos por 3?
8.5 milyonu üçe bölünce ne çıkıyor?
- Isso săo tretas.
- Polis saçması bunlar.
Estes săo os banhos e os duches.
İste burası banyo, duşlar.
Năo săo permitidos estúpidos.
Tahta kafalar giremez.
É uma senhora solteira, e ambas săo boas amigas, e é tudo.
O bekâr bir bayan ve ikisi çok iyi arkadaşlar. hepsi bu.
Năo a ouças, Mary. Os meus dedos săo perfeitos.
Onu dinleme Mary Ayaklarım mükemmeldir.
Săo super, super rectos e religiosos e literalmente nunca mais voltariam a falar-me.
Çok çok katı ve dindardırlar. Benimle bir daha asla konuşmazlar.
As măos do Jake săo mágicas.
Jake'in elleri sihirlidir.
Os adolescentes săo tăo desajeitados.
Ergen çocuklar çok acemi.
Săo 50 cęntimos, por favor.
Elli sent lütfen.
Já que săo tăo bons mestres de kung fu, façam-se mas é ŕ estrada : Podem ganhar uma fortuna!
Madem bu kadar iyi kung fu ustalarsınız, sahneye çıkın bari.
Para que săo as cuecas vermelhas?
Neden kırmızı don giyiyorsun?
Săo 90 dólares certinhos.
90 dolar ediyor.
Os tipos da Pocilga săo muito bons.
O Domuz Ahırı'ndakiler çok iyidir.
Ocupam o 1 ş lugar da tabela de assassinos. Săo caros, mas vale a pena.
Evet pahalılar ama her kuruşuna değerler!
Entăo os melhores agora săo vocęs.
Yani artık en iyi katiller sizsiniz.
Sabem que horas săo?
Saat kaç biliyor musunuz?
Mas săo lutadores formidáveis!
Ama siz harika dövüşçülersiniz!
As armaçőes douradas săo perfeitas para os escriturários.
Altın çerçeveler memurlara çok yakışır.
Săo escuteiros!
İzciler!
Vocęs năo săo dignos, seus imbecis!
Siz gerzekler buna değmezsiniz!
As suas regras săo estas, năo săo?
Bunlar senin kuralların, öyle değil mi?
Năo săo conselhos, săo avisos.
Tavsiye değil. Bir uyarı.
Săo tăo sinistros.
Öylesine kasvetliler ki.
Alguns săo americanos.
Amerikalı birileri.
Estas săo as novas coordenadas. Dois... seis... doze.
Öyleyse, işte yeni koordinatlar : 2-6-12.
A galinha e a manteiga săo tăo boas.
Tavuğu çok tazedir ve tereyağı geldiğinde...
Olha quantos săo.
Kaç kişi olduklarına baksana.
A maioria săo crianças com menos de 5 anos.
Bunların çoğu beş yaşın altındaki çocuklar.
Cerca de 40 % dos vírus săo estomacais ou gripes, e vęm da tua Água potável.
Hastalıkların çoğunun yediklerinizle veya havadan bulaştığını düşünebilirsiniz, ama % 40'ı içme suyundan bulaşmaktadır.
O primeiro problema săo as colheitas, săo muito ineficientes na utilizaçăo da Água. Necessitam de muita Água para dissolver os agentes químicos.
Birincisi, ekinler için fazla su kullanılmıştır, kimyasalların çözülmesi için daha çok suya ihtiyaç duyulmuştur.
Alguns testes, que năo săo publicados, mostram-nos a Água do rio Sena, Paris, nos últimos 5 anos, os peixes mudaram de sexo.
Laboratuvar çalışmalarında, son 5 yılda Seine Nehri'ndeki balıkların cinsiyet değiştirdiğini belirledik.
Săo o último grito nas armas de destruiçăo massiva.
Bunlar, kitle imha silahlarıdır.
Elas săo muito poderosas, estăo entre as 100 empresas mais poderosas do mundo.
Çok güçlüler. Üçü de dünyanın en zengin 500 şirketinde ilk 100 içinde.
Săo muito ricas e crescem rapidamente.
Çok hızlı büyüyorlar.
E os países subdesenvolvidos săo forçados a entregar o controle dos seus sistemas de Água a uma multinacional europeia, ou onde quer que seja.
Fakir ve gelişmekte olan ülkeler, su kontrolünü Avrupalı veya kar amaçlı çok uluslu şirketlere vermeye zorlanmaktadırlar.
Isto săo as "Aguas del Illimani". ( subsidiária da Suez )
Şurası Suez'in yan kuruluşu "Aguas del Illimani"
A maior parte dessas mortes săo causadas por doenças relacionadas com a falta de Água potável limpa.
Bu ölümlerin çoğunun nedeni temiz içme suyu olmaması.
Estas corporaçőes multinacionais năo săo empresas filantrópicas.
Bu çokuluslu şirketlerin hayırsever kuruluşlar olmadığı çok açık.
As alteraçőes climáticas săo um grave problema.
İklim değişikliği büyük bir sorun.
As marcas líderes săo, basicamente, Água da torneira e, muitas vezes, săo mais caras do que a gasolina.
Çoğu musluk suyu olan markalar benzinden daha pahalıya satılıyor.
É triste, porque tratamos das questőes políticas, questőes de corrupçăo, do meio ambiente, da saúde, da educaçăo que săo, obviamente, os pilares da paz.
Dünya Bankası ; teşkilatlandırma, bozulma, çevre, sağlık, eğitim gibi konularla yakından ilgilenir. Bunların tamamıyla ve barışın temelini oluşturmakla ilgili.
E quando compreendas que o Michel Camdessus, que é o antigo presidente do FMI tem estes dois importantes conselheiros... que săo os dois vice-presidentes da Suez e da Veolia. Năo é preciso dizer mais nada.
IMF'nin önceki başkanı olan Michel Camdessus'un iki danışmanının Suez ve Vivendi'nin başkan yardımcıları olduğunu anladığımızda, artık başka birşey söylemeye gerek kalmıyor.
Vocęs săo duros a negociar.
Evet.
Estas pessoas săo pobres, năo tęm escolha, năo foram instruídos sobre estas implicaçőes.
Bu sürecin sonuçları hakkında bilgi verilmiyor.