Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ta
Ta translate Turkish
35,829 parallel translation
A Rihanna vai cantar em Las Vegas. Comprei bilhetes.
Rihanna Vegas'ta konser verecek ve biletim var.
- Óptimo ponto. São lugares perto do palco, em Las Vegas, para a Rihanna.
Vegas'ta Rihanna konseri ve ön sıradan bilet var diyorum.
Nova York não devia ter terramotos, pois não?
New York'ta deprem olmaması gerekiyordu, değil mi?
Na Convenção Democrática Nacional de Nova Iorque em 1924, calcula-se que pelo menos 350 delegados eram membros do Klan.
New York'ta yapılan 1924 tarihli Demokrat Parti Kongresi'nde delegelerin en az 350'sinin Klan üyesi olduğu tahmin ediliyor.
Oakland, Chicago, Cleveland, Detroit, Boston e Nova Iorque.
Cleveland, Detroit, Boston ve New York'ta Afrika kökenli Amerikalılar yaşıyor.
As letras KKK foram entalhadas com um canivete no peito e barriga deste homem, em Houston, no Texas, depois de ter sido pendurado num carvalho e chicoteado com uma corrente.
"KKK" harfleri bir çakı ile Houston, Texas'ta bir meşe ağacına asılan ve zincirle kırbaçlanan bu adamın göğüs ve karnına kazınmıştı.
O artigo original era da Reader's Digest.
Orijinal makale Reader's Digest'ta yer aldı.
Apelava a um medo americano primitivo porque Willie Horton era, metaforicamente, o violador negro que assombrava a imaginação branca desde o fim da escravatura.
Bu durum çok temel bir Amerikan korkusunu ortaya çıkardı, zira Willie Horton kölelik sonrası zamandan bu yana beyazların hayal gücünün ana ögesi olan siyah tecavüzcünün ta kendisiydi.
Se queres mesmo a minha ajuda, vou-ta dar.
Eğer gerçekten yardımımı istiyorsan, edeceğim.
- Tenho um namorado que vive em LA seis meses do ano.
- Yılın altı ayında Los Angeles'ta yaşayan bir sevgilim var.
"Ela está em Storybrooke, tenho de encontrá-la antes que seja tarde?"
Şu an Storybrooke'ta ve geç olmadan onu bulmam lazım. "
Trabalhámos muito em Nova Orleães depois do furacão Katrina e depois...
Katrina'dan sonra New Orleans'ta onunla bir sürü iş yaptık ve sonra...
- Apareci e lá estava ele, a treinar.
Mart'ta paket antreman alacak.
O que é que estás aqui a fazer em Los Angeles?
Los Angeles'ta ne iş yapıyorsun?
Aquele carregamento que estavam a seguir o rasto em L.A.?
Los Angeles'ta takip ettiğiniz kargo teslimatı vardı ya.
Quer dizer, antes de se deparar com o que quer que... "aquilo" seja.
Ta ki, o şey ortaya çıkana kadar.
Até que o cérebro dele sofreu uma hemorragia no laboratório.
Ta ki beyni laboratuvara dağılana kadar.
É impressionante que consigas senti-las daqui.
Ta buradan hissedebilmen çok etkileyici.
♪ quando você pode cair para... ♪ sabes, eu acabei de fazer bis, tris e o testículo esquerdo.
Az önce biceps, triceps, ve sol ta * ak kasımı çalıştırdım.
Estou mesmo a começar a ter uma definição daquele gajo.
Sol ta * ağım hakkında yeni yeni şeyler hissetmeye başladım.
Em 2040 conseguiremos atravessar o Polo Norte de barco.
2040'ta Kuzey Kutbu'nun üstünden gemiyle geçilebilecek.
O ex-marido voltou a casar e mora no Texas.
Eski eş yeniden evlenmiş ve Teksas'ta yaşıyormuş.
Dei gosto à loja de artigos Wiccanos do meu amigo no Facebook.
Facebook'ta bir arkadaşımın aptal Wicca sayfasını beğendim.
Foi quando o teu pai tirou quase uma hora de uma reunião de gabinete para descrever o teu recital de primavera em Williams, no ano passado.
Yok, babanın Bakanlar Kurulu toplantısında neredeyse bir saat boyunca Williams'ta geçen sene verdiğin bahar resitalini anlatışı.
Não quero causar problemas, mas olhando para o itinerário, temos a Sua Santidade na Zona Sul por menos de duas horas e em Gold Coast ele tem um dia e meio.
Sorun yaratmak niyetinde değilim. Lakin teşrif programına baktığımda Papa Hazretlerinin Güney Yakasında 2 saatten az kalırken Gold Coast'ta 1,5 gün geçireceğini görüyorum.
Vão querer ver este vídeo que a Bonnie postou no Facebook.
Bonnie nin Facebook ta gönderdiği videoyu görmek isteyebilirsin.
Vai haver dois eventos em Nova Iorque.
New York'ta iki etkinlik var.
E a Polícia conseguiu localizar um dos melhores amigos dele para conversarem com ele pelo Skype.
Polis, onun en iyi arkadaslarindan birini buldu ve Skype'ta konusmalarini sagladi.
Aceitou as minhas teorias no Iraque em 2009.
Teorilerim 2009'da, Irak'ta sana yetmişti.
- O Wyatt está pronto.
- Sıra Wyatt'ta.
Ainda vamos precisar de algum desse combustível, parceiro.
Yakıta halen ihtiyacımız var kardeşim.
Nada acontece em Caracas sem que ele saiba.
Karakas'ta onun haberi olmadan kuş uçmaz.
Escondi a minha verdadeira identidade até que um dia um acidente... me obrigou a revelar-me perante o mundo.
Gerçek kimliğimi gizli tuttum, ta ki bir gün meydana gelen bir kaza kendimi dünyaya ifşa etmeye mecbur bırakana kadar.
Não estamos em Marte.
Mars'ta değiliz.
Então... escondi a minha verdadeira identidade até que um dia um acidente... me obrigou a revelar-me perante o mundo.
Gerçek kimliğimi gizli tuttum, ta ki bir gün meydana gelen bir kaza kendimi dünyaya ifşa etmeye mecbur bırakana kadar.
A minha mãe não é nenhuma santa, mas... vens aqui acusá-la de ser a encarnação do Diabo?
Annem sütten çıkmış ak kaşık değil ama buraya gelip onu şeytanın ta kendisi olmakla mı suçluyorsun?
Pede a minha ajuda e eu irei dar-ta.
Yardımımı istersen veririm.
CONTINUA EM "THE FLASH"...
The Flash'ta devam edecek...
O Goff é a resposta.
Cevaplar Goff'ta.
Padre Marcus, o único que temíamos, até que perdeu aquele rapazinho.
Hepimizi korkutan titreten Peder Marcus. Ta ki o oğlan ölene kadar.
Até ontem à noite.
Ta ki dün geceye kadar.
O Sultão não tolera ladrões em Agrabah.
Sultanımız Agrabah'ta hırsızlığa müsaade etmez
Não sabemos do que ela se vai lembrar.
Ne hatırlayacağını bilmiyoruz. - Goff'ta ne durumdasın?
Está bem.
Ta-Tamamdır.
No Star Wars, quando os Stormtroopers marcharam em perfeita formação, intimidando civis, vocês não pensam :
Star Wars'ta Klon askerleri.. .. mükemmel bir düzenle yürüyüş yapıp.. .. sivilleri taciz ettiğinde hiç düşünmedin mi?
Bem, fica a leste da Wharton.
Time Out'ta röportajınızı gördüm.
Não, estamos no aeroporto, não no McDonalds.
Havaalanındayız, McDonald's'ta değiliz ki. Max, ben...
Dividimos poder em Nova York por anos.
Yıllarca New York'ta güç paylaştık.
Era o Diabo.
Şeytanın ta kendisiydi.
Eu saberia.
Bronx'ta doğup büyüdüm, öyle olsan anlardım.
ALGURES EM CARACAS
İNTERNET CAFE KARAKAS'TA BİR YERDE