Translate.vc / Portuguese → Turkish / Tac
Tac translate Turkish
3,825 parallel translation
Ora, nenhum monstro foi ao Taj.
Yapma ya. Hiçbir canavar Tac Mahal'e gitmez.
Como é que fazes esse barulho de tic tac?
O mekanik sesi nasıl çıkarıyorsun?
E ao me aproximar dele voltei ao ouvir o famoso tic-tac Vi-o através do meu único olho e senti aumentar a tensão
Onun lanet tik-taklarını duyunca eski günleri hatırlarım baskının artmaya başladığını hissederim Onu gördüğüm anda
Usar a coroa durante tantos anos, deve ter-vos entortado o pescoço.
Onca yıl tacı takmak, boynunuzu incitmiş olmalı.
Descei do estrado com a vossa nova espada valiriana e mostrai a toda a gente como um verdadeiro rei ganha o trono dele.
Yeni Valyria kılıcınızla masadan atlayın ve herkese gerçek bir kralın, tacını nasıl kazandığını gösterin.
A coroa mágica do Rei Erik.
Kral Erik'in sihirli tacı.
" Mal o rei pegou na coroa, ao seu poder os gigantes se escravizaram.
" Kral, tacını eline aldığı saniye devler oldu onun emrine amade.
E quando a hora do Rei Erik dormir finalmente chegou consigo levou sementes e coroa para na eternidade os guardar. "
Kral Erik'in uykuya dalma anı gelip çatınca tacını ve tohumları sonsuza dek aldı yanına. "
Toca agora a aliviar esses sobrolhos e cá vem o Rei Erik, com a coroa mágica.
Şimdi gülmeye başlasın somurtanlar. Karşınızda Kral Erik ve büyülü tacı var.
Um Rei bondoso derreteu a sua coroa e moldou-a em forma de medalhão. Tendo no meio uma pedra especial.
İyi kalpli bir kral tacını eritiyor, ve içinde özel bir taş olan madolyana çevirir.
É uma verdadeira relíquia... que dizem conter um espinho da coroa de Cristo.
İsa'nın tacından bir diken içerdiği söylenen gerçek bir kutsal emanet.
E não te esqueças de proteger as jóias da coroa.
Ayrıca tacın mücevherlerini korumayı da unutma.
Já estiveste no Taj Mahal?
- Tac Mahal'e hiç gittin mi?
8-ADAM-16, vá para TAC-43, por favor.
Adam 16, 43. kanala geçin.
Certo, TAC-43.
43 kanaldayım.
Vá para TAC-41, por favor.
41. kanala geçin lütfen.
Entendido, TAC-41.
41. kanaldayım.
Então, que me dizes se dançarmos mais um bocado, depois vemos quem é coroado para Rei e Ranha, e no final, passamos pelo Cavalier.
Biraz daha dans edelim sonra hangi talihsizlerin Kral ve Kraliçe tacını giyeceğini görürüz ve sonra da Cavalier'e gideriz, ne dersin?
Porque hoje à noite, neste palco, 24 das maiores estrelas de Panem, vão disputar a derradeira coroa.
Çünkü bu akşam Panem'in en parlak 24 yıldızı nihai tacın peşinde olmak için sahnede olacaklar.
Mãe. ... que recebe a coroa ser necessariamente de uma beleza deslumbrante, malnutrida...
Neden tacı alacak kadın, mecburen çok güzel ve kötü beslenmiş olmak zorunda?
Prometi entregar-te ao Voz e o Voz prometeu-me a coroa.
Ben, seni Voz'a vereceğime, o da tacı alacağıma söz verdi.
De certeza que vão tirar-me a coroa por isso.
Medya bu yüzden tacımı elimden alır.
Não acredito que trouxeste a coroa.
Tacı da mı yanında getirdin?
Então, tu adoravas esta coroa.
- Yapma, eskiden bu tacı severdin.
Agora, diga-me, já tem a sua tiara para a estreia?
- Gala için tacını aldın mı?
Ele conquistou o Trono enquanto vós estáveis escondido em Rochedo Casterly!
Sen Casterly Kayası'nda saklanırken babam tacı ele geçirdi.
Pensais seriamente que uma coroa dá poder?
Tacın güç verdiğine gerçekten inanıyor musun?
Levem-no para fazer uma TAC, por favor.
Tomografi odasına, lütfen.
Os sete exércitos juraram lealdade ao portador da jóia do Rei : a Arkenstone!
Ama bunun için ben bir taç lazım.
E derreteram um deles, misturado com magia e uma coroa fizeram sem par noutra à luz do dia. "
Bir kalp alıp erittiler büyü ve fazlasıyla karıştırdı / ar ve bir taç yaptılar. Eşi benzeri görülmemiş bir tane. "
Sim, a coroa.
Evet, 0 Taç.
Recusar a coroa é recusar a vossa própria existência.
Taç'ı inkar etmek varlığınızı inkar etmektir.
- Não vou a lado nenhum sem a coroa.
- Taç'ı almadan bir yere gitmem. - Görevimiz o değil.
Ele tinha a coroa, a da lenda.
Efsanedeki Taç ondaydı.
Lamento, mas são os gigantes que a têm.
- Ya Taç? Ne yazık ki Taç, Devler'de.
- O que aconteceu à coroa?
- Taç'a ne oldu?
- Nunca nos dizes o que aconteceu
- Taç'a ne olduğunu...
E se os gigantes voltam? - À coroa?
- Taç mı?
E depois do roubo das jóias da coroa da Abadia de Westminster, no início do século XIV, o governo inglês recuperou-as e trouxe-as para aqui, para a Torre de Londres, para ficarem em segurança.
Taç mücevherleri 14. yüzyılın başında Westminster Abbey'den çalındıktan sonra İngiliz hükümeti onları buldu ve korunmaları için Londra Kulesi'ne kaldırdı.
Alguns queriam colocar-me uma coroa na cabeça. Outros queriam pôr-me uma corda ao pescoço.
Kimi başıma bir taç kimi de yağlı ilmek geçirmek istedi.
A coroa?
Taç mı?
Não sei, mas se aqueles nerds conseguem ir a Marte, eles também podem resolver isto.
Kelebek kozadan çıktığında, Kral taç takacak.
Tipo, num palácio com uma coroa e um ceptro?
Yani saray, taç ve asa falan var mı?
Bonita coroa.
Güzel taç!
Sob este concurso envolvimento da flor... Veneno e vidas de cura.
Bu küçük çiçeğin taç yaprağında, hem zehir, hemde ilaç ikamet eder
Eu não voltei pela coroa.
Taç için dönmedim.
"Inquieta dorme a cabeça que usa a coroa."
"Taç taşıyan başta huzur olmaz!"
O Bailey está à solta e a bomba a fazer tic-tac.
Bailey kaçmış ve bomba geri sayımda.
É isso aí. Uma coroa?
Taç mı?
Escola Secundária Ewen, convosco o vosso Rei e a vossa Rainha do Baile de Finalistas,
Ewen High... Sizlere balonun yeni taç giymiş olan Kral ve Kraliçe'sini sunuyorum...
Estavas na roda gigante com a Miss Ohio, num vestido de cetim, tiara, tudo como deve ser.
İnce satin elbisese giyen, taç takan tüm seksiliğiyle Ohio güzeliyle dönme dolaptaydın,