English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Tam

Tam translate Turkish

111,914 parallel translation
Tem 232 metros quadrados, para não falar dos 107 metros em frente ao lago.
Tam olarak... 230 metrekarelik bir kullanım alanı ve ayrıca 100 metrelik de göl manzarası var.
É o tipo de sítio que gostas, não é, pai?
Tam sana göre bir yer, değil mi baba?
MUNIQUE, ALEMANHA 1894 No quê, ao certo?
Tam olarak neyi?
Como é que farás isso?
Onu tam olarak nasıl yapacaksın? Etrafına bak.
Literatura, Zoologia, Botânica, Francês e Política, mais precisamente.
Tam olarak Edebiyat, Zooloji, Botanik, Fransızca ve Siyaset'ten.
Chegamos a Francês, designadamente à sua composição.
Böylece Fransızca'ya geldik. Tam olarak senin yazına.
- Equação de Maxwell-Faraday, para sermos mais específicos.
Tam olarak söylersek Maxwell-Faraday denklemi.
Tenho de saber exatamente onde será.
- Tam olarak nereye yapılacağını öğrenmem gerek.
- E eu estou aqui para isso.
- Ben de tam olarak bu yüzden buradayım.
Durante um tempo não percebi como é que aquele artigo chegou para derrotar a Procuradoria.
Uzun bir süre anlayamamıştım. Hikayenin gazetelere nasıl sızdığını nasıl tam da savcılığı harekete geçirecek kadar bilgi içerdiğini.
Engraçado, ia dizer-te o mesmo.
İlginç ben de aynı şeyi senin için söyleyecektim tam.
Não, o oposto.
Hayır tam tersi.
Pelo contrário, só tenho perguntas.
Aslında tam tersi. Aklımda sorudan başka bir şey yok.
O que pretende que façamos?
Tam olarak ne yapmamızı istiyorsun?
- Magnetismo, mais especificamente.
– Tam olarak manyetizma.
Se calcularmos a pressão osmótica, talvez possamos deduzir o número exacto...
Osmotik basıncı hesaplayabilirsek belki moleküllerin tam sayısını...
Um chefe que respeita o teu intelecto e um emprego a tempo inteiro que paga o dobro do meu?
Zekâna saygı duyan bir patron ve sana benimkinin iki katı kazandıran tam zamanlı bir iş.
- Um momento, estamos a meio...
Bir dakika. Tam ortasındayız.
Com matemática mais simples, podemos calcular a distância que percorre num determinado período.
Tam olarak nereye gideceğimi tahmin edemeyiz ama daha basit bir hesap kullanarak bir zaman zarfında ne kadar uzağa gideceğimi hesaplayabiliriz.
São exactamente seis mícrones por minuto.
Tam olarak dakikada altı mikronmuş.
O Albert está exactamente onde tem de estar.
Albert şu an tam da olması gereken yerde.
Aceleraria na direcção oposta. O efeito seria oposto.
Tersi yönde ivmelenirdim, tam tersi etki oluşurdu.
- Queremos alguém assim na Academia.
Tam akademide istediğimiz gibi biri.
Devem saber que há aqui coisas que, fora de contexto, podem parecer confusas.
Bir şeyi bilmeniz gerek. Bunda konuyu tam bilmeyince kafa karıştıracak şeyler var. Burası New Orleans.
E estou a vir agora!
Geliyorum tam... şimdi!
Não, é a quantidade certa.
Bence tam dozunda olur.
Uma verdadeira artista. Excelente atenção ao detalhe.
Tam bir zanaatkâr, detaylara muazzam dikkat eder.
Não há problema, salvei-a a tempo.
- Sorun yok, tam zamanında kurtardım.
O misticismo... não é uma ciência exacta.
Mistisizm tam olarak bir bilim değil.
Como disseste, não é uma ciência exacta.
Doğru, dediğin gibi, bu tam olarak bir bilim değil.
Não é exactamente uma biblioteca pública.
Tam olarak bir halk kütüphanesi değil.
Estávamos a pintar a cidade com um profundo e escuro vermelho.
Tam da şehri koyu, şiddetli bir kırmızıya boyayacakken.
Mas ainda não está bom.
Hala tam olarak istediğimiz olmuş değil.
Queremos alguém assim na Academia.
Tam akademide istediğimiz türden biri.
Assim, o desvio devia ser precisamente 0,83 segundos de arco.
Yani belli ki sapmanın tam olarak 0,83 yay saniyesi olması gerekiyor.
É a tua oportunidade, aqui e agora.
Şimdi tam sırası.
És uma cabra mazona.
Tam bir cadısın.
Demorei apenas um minuto a ficar deslumbrante.
Bu kadar güzel görünmem tam bir dakikamı aldı.
Aí mesmo.
Tam orada.
Não propriamente falando.
Yani tam olarak değil.
Acho que preciso desse tipo de férias.
Şu anda tam da öyle bir tatile ihtiyacım var.
E como é que vai ser isso, exatamente?
Bu tam olarak nasıl oluyor?
É típico da Judy.
Tam Judy'ye göre.
Partia-lhe aquela tromba.
Tam dayaklık.
Têm a quantidade certa de gordura.
Yağı tam ayarında.
Liberdade dentro de certos limites.
Tam olarak değil ama anladınız siz onu.
- Isto é uma catástrofe.
- Tam bir facia.
És uma verdadeira mártir, não és?
Tam bir kahramansın, değil mi?
Por isso, dei-lhe o nome dela, porque a minha vagina é uma puta.
Ben de benimkine onun adını verdim çünkü vajinam tam bir orospu.
Pelo contrário.
– Tam tersi.
- Não. - Não eu, exatamente.
- Tam olarak ben değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]