Translate.vc / Portuguese → Turkish / Taze
Taze translate Turkish
4,416 parallel translation
Cerca branca, 12 filhos, pães frescos.
Bahçeli ev, bir düzine çocuk ve taze pişmiş ekmek.
De quem são? E porque têm de ser mantidos no fresco?
Onlar kimin ve niye taze tutulmalılar?
Foi o fio que o seu pai usou para o animar. Como um fantoche acabado de ser feito.
Bu, babanın seni taze yontulmuş bir kukla olarak hayata kavuşturmak için kullandığı ipti.
Água fresca. Plantas medicinais.
Taze su var şifalı bitkiler var.
Com sangue novo terá tempo de chegar ao hospital.
Taze kan onu hastaneye yetiştirecek zaman kazandırır.
Aposto que é uma fresquinha.
Benim tahminim, taze olduğu yönünde.
Talvez precisem de nova perspectiva por aqui, certo?
Belki sizin de taze kana ihtiyacınız vardır, ha?
Precisamos de um novo começo.
Taze bir başlangıca ihtiyacımız var.
É um novo começo para a Claire e para mim e vou agir correctamente.
Bu Claire ve benim için taze bir başlangıç ve ben bunu doğru yoldan yapacağım.
Tudo isto, para alcançar a erva fresca.
Hepsi, taze çime ulaşmak için.
Aqui, a floresta dá lugar à areia, à rebentação e ao ar fresco do mar.
Orman burada kum, dalga ve... taze deniz havasına yol veriyor.
Para mantê-la fresca, ela deve enterrá-la em solo húmido.
Taze tutmak için nemli toprağa gömmek zorunda.
Novo é código efémero, e este clube não faz "American Idol".
Taze genç ve geçici demektir ve bu kulübün "American Idol" tarzıyla işi olmaz.
Precisamos de sangue fresco.
Taze kana ihtiyacımız var.
O quê? Ia perguntar-me que melões que estão maduros?
- Kavunların taze olup olmadığını mı soracaktın?
Não, eu só usei ingredientes frescos, como...
En taze malzemeleri... Amanın.
Não quero, não.
- Cyril, taze bir tane ister misin?
Acabou-se.
Taze bitmiş.
Mais hotéis, mais turistas, mais sangue fresco.
Daha fazla otel, daha fazla turist, daha fazla taze kan.
Este furo recente de injecção, sugere que ele tentou usar.
Taze enjeksiyon bölgesi denemiş olabileceğini söylüyor.
Apenas o cheiro de pinheiros frescos.
Taze çam kokusu.
Também vou conseguir a hora da morte, mas, é bastante recente.
- Onu labaratuara'a getirdiğim zaman. Ayrıca daha doğru bir ölüm zamanı verebilirim ama o oldukça taze.
É só uma ferida superficial.
Taze bir yara.
Acabaram-se os cocos.
Hindistancevizleri taze bitti.
Parece recente.
Taze görünüyor.
Não o pressiones assim.
Yumuşak olmasın, taze gözüksün.
Aquela mosca inocente voou daquele monte fresco de fezes de cachorro directamente para a boca daquele monstro!
O masum sinek şu taze köpek dışkısından uçarak o canavarın ağzına girdi.
- Johnny, quecas quentes.
- Taze Johnny-kekler.
Devia guardar para a TED.
Konferans için taze kalması daha iyi.
Imagino que vais explorar esta informação com a tua habilidade especial.
Sanıyorum ki bu küçük taze lokmadan her zamanki yeteneğinle faydalanacaksın.
Tenho carne fresca, carne fresca. - Queres um cachorro?
Taze taze etleri getirdim.
Aquele com o pão fresco.
- Taze ekmeği olan hani.
Quer café, Mr. Molesley?
Taze kahve, Bay Molesley.
" As tílias cheiram delícias Nas noites de junho
"Haziran gecelerinde ıhlamur yaprakları ne taze kokar!"
Mantém os alimentos frescos por mais tempo.
Gıdaları uzun süre taze tutuyor.
Para manter fresco?
Taze tutmak için mi?
Nada permanece fresco durante nove anos.
Hiçbir sey dokuz yil boyunca taze kalmaz.
Nada permanece fresco durante nove anos.
Hiçbir şey dokuz yıl boyunca taze kalmaz.
Sabes, eu nunca pensei que diria isto, mas estou-me a habituar a estas batatas-doces fritas.
Böyle söyleceğimi hiç düşünmezdim. Bu taze patates kızartmaları güzel gelmeye başladı.
- Tenta com hortelã.
- Taze naneyle beraber dene.
Mmm, estas são muito bons com hortelã.
Bunlar taze naneyle cidden iyi gidiyor.
E está fresco também.
Taze de.
Use estas folhas para fazer chá 3 vezes ao dia.
Günde üç kez taze çay yapmak için bu yaprakları kullan.
Agora, estou a olhar para umas flores frescas.
Şu an taze çiçeklere bakıyorum.
A Ardis decidiu que precisávamos de ar puro na loja e trouxe umas flores.
- Ardis ve ben dükkana taze bir hava katmaya karar verdik.
É uma ocasião para o novo começo.
Taze bir başlangıç şansıdır.
Eu tentei, mas ele é tão doce e inocente, e a sua cara e os olhos...
- Denedim. Ama yüzünde ve gözlerinde öyle bir masumluk ve tatlılık var ki taze ekmek gibi kokuyor.
- Fresquinho.
- Demlik taze.
Sangue novo.
Taze kan.
É recente.
Taze yara demek.
Se encontrar mais peixes frescos, manda-os para mim, irlandês.
Ailesine ulaştığından emin olacağım. Eğer başka taze balık bulursan onları da bana gönder İrlanda'lı.