Translate.vc / Portuguese → Turkish / Toast
Toast translate Turkish
61 parallel translation
Um casal célebre de Nova Iorque.
Toast of New York.
"The Toast from the Coast" de Atlanta, Georgia, os "Fabulous Freebirds"!
Tahminleri altüst ediyorlar! Ve ABD, Brad Street'ten geldiler! Ben onlara ünlü Özgür Kuşlar adını veriyorum!
Dentro de exactamente cinco horas e 17 minutos, atacamos a tosta inimiga.
Tam olarak 5 saat ve 17 dakika sonra düşman tostunu ( toast ) vuracağız.
Os rapazes querem brindar a sua promoção, senhor.
The lads want to toast your promotion, sir.
Tenho saudades da côdea da tua torrada.
I miss... the crunch of your toast.
- E fazer amor nas mesas.
- We'll toast. - And make love on the balcony.
Freedom Toast é uma possibilidade.
Freedom Toast bir ihtimal.
Já torradas, são uma possibilidade.
Freedom Toast bir ihtimal.
Em Midland, no Burnt Toast Café.
Şehir merkezinde, Burnt Toast restoranı.
Já o viram na capa da Sports Illustrated, na caixa dos cereais "Cinnamon Toast Crunch". Até já devem ter os seus copos de colecção da McDonald's.
Onu Sports Illustrated dergisinde, Cinnamon Toast Crunch kahvaltılıkları kutularında, hatta McDonalds'ın kolleksiyoncular için çıkardığı bardaklarda gördünüz.
Iremos brindar na sua câmara de tortura
"We'll drink a toast in your torture chamber"
Então... estamos a fingir que nunca estivemos no restaurante Burnt Toast?
Yani hiçbir şey olmamış gibi mi davranacağız... Restorandaki mevzuuyla ilgili...
- Cinnamon Toast Crunch.
- Tarçınlı Tost Gevreği.
Já passou tanto tempo, Hiro, desde o Burnt Toast, há 65 anos.
Restorandaki o günden sonra çok uzun zaman geçti Hiro. 65 yıl oldu.
Ele estava lá à espera quando saí do Burnt Toast naquele dia.
O gün restorandan ayrıldığımda orada bekliyordu.
Vou voltar a 1944 e levá-la de volta ao Burnt Toast.
1944 yılına restorandan çıktığı zamana dönebilirim.
Quando apareceres naquela esquina cheia de neve, levo-te de volta para o Burnt Toast, exactamente onde te deixei.
Sen o karlı köşede ortaya çıktığında seni ayrıldığın yere, restoranın oraya geri getireceğim.
- Aloha.
Aloha! Toast.
- Toast. Pareces um nativo.
Kama'aina * gibi görünüyorsun.
Precisamos de um favor, Toast.
Bir iyiliğe ihtiyacımız var, Toast. Eşyalarını topla.
Leva o tempo necessário.
Acele etme, Toast.
O que foi, Toast?
Evet, Toast, hayırdır?
Rabanadas.
French Toast.
Veja se os vê na rabanada.
... French Toast'a bakarak belki bir göz atabilirsin.
- Então, Toast?
- Selam. Nasıl gidiyor Toast?
- As pessoas comem de manhã. - Toast, ouve.
Sabahları yenir.
O que quer que nos digas, vai ser mantido em sigilo, certo?
Toast, bak. Söyleyeceğin her şey biz de saklı kalacak. Tamam mı?
Que tipo de glândulas estamos a falar, Toast?
Ne tür bir bezmiş bu Toast?
- Toast, Toast.
- Tamam mı?
Basta lembrares o plano, está bem?
- Dinle Toast, Toast.
Confirmamos que o Kong está lá dentro. - É hora do jogo, Toast.
Kong'un içeride olduğundan eminiz.
Diz ao Kong que estás atrás de dinheiro rápido.
- Toast, beni dinle. Kong'a acil paraya ihtiyacın olduğunu söyle yeter.
- Pára de falar, Toast, certo?
A planımız bile yok sayılır. Konuşmayı bırak Toast, tamam mı?
Sim, queres um trabalho, Toast.
- İş mi istiyorsun? - Şey... Evet, iş istiyorsun.
Vou pedir ao Toast para tentar hackear.
Öyle görünüyor. Şifreyi kırması için Toast'a haber vereyim.
Ele tinha um método de criptografia que até impressionou o Toast.
Kullandığı şifreleme sistemi Toast'ı bile büyüledi.
Você é o colega de quarto do Toast.
Sen Toast'un ev arkadaşısın.
Há torradas? ( toast = torradas )
- Kadeh kaldırma mı olacak?
Toast, concentra-te.
Toast, odaklan.
Acho que posso analisá-lo com o "Toast", e ver o que ele consegue fazer.
sanırım ben Toast ile çalıştırabilirim, bakalım ne yapabilecek.
Tenho que te dizer, acho que até o "Toast" vai ter dificuldades com este.
Sana söylemem gerek, sanırım Toast bile zorlanacaktır.
O Toast está a tentar recuperar alguns dados, mas, está com alguns problemas porque está encriptado, e a utilizar "firewalls", de nível NSA.
Toast, herhangi bir bilgiyi geri kazanmaya çalışıyor. ... ancak başı belada çünkü NSA'in kullandığı güvenlik duvarı seviyesinde şifrelenmiş.
O Toast consegui decifrar os dados encriptados do Ian.
Toast, Ian'ın serverındaki şifreyi kırdı.
Toast.
Hadi kadeh kaldıralım.
- O que se passa, Toast?
- Ne oldu, ısınamadın mı?
Acho que não vou conseguir, pessoal. Toast? Vida longa e transpira.
Yapabileceğimi sanmıyorum beyler.
- Vamos.
Oyun zamanı Toast. Hadi.
- Toast, estás dentro. - Essa é uma má ideia, pessoal.
Pekâlâ Toast, içeridesin.
- Toast, ouve-me.
- Anlıyor musunuz?
Toast! Só há uma razão para estares aqui.
Toast!
Bom trabalho, Toast.
Aferin sana Toast. İşte bu yüzden B planı gerekir.