Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ton
Ton translate Turkish
2,892 parallel translation
Havia muita coisa a acontecer e não queria fazer disto um grande problema.
Bir ton şeyle uğraşıyorduk bunu büyütmek istemedim.
Pesa uma tonelada.
1 ton sanki.
A Mark-15 pesa 3.445 quilos.
- Mark-15, 3,8 ton ağırlığında.
Mais pessoas são promovidas antes de mim. Ótimo!
Bir ton insan daha benden önce terfi alacak, oh ne ala!
Consegues saltar mais de 400m e levantar 5 toneladas.
400 metre yükseğe zıplayabiliyor ve beş buçuk ton ağırlığı kaldırabiliyorsun.
Esse material pode definitivamente ser usado no processo de enlatados de atúm e sardinhas.
Bu şey, ton balığı ya da sardunya konservelemede kesinlikle kullanılmış olmalı.
Fiz dez sanduíches de atum.
10 tane ton balığı sandviçim var.
O House investigou a casa dela e descobriu que ela come duas latas de atum por dia há vários anos.
House, evini arayıp, yıllardır günde iki kutu ton balığı yediğini bulmuş.
Pesa uma tonelada...
Bu şey bir ton ağırlığında...
5 toneladas.
400 metre yükseğe zıplayabiliyor ve beş buçuk ton ağırlığı kaldırabiliyorsun.
Podes saltar 400m podes levantar 5,5 toneladas.
400 metre yükseğe zıplayabiliyor ve beş buçuk ton ağırlığı kaldırabiliyorsun.
Sim, o loman pensa, como que, um quarto de tonelada.
Evet. Loman, çeyrek ton kadar olduğunu düşünüyor.
Da última vez que verifiquei, não se fica debaixo de uma tonelada de açúcar assim do nada.
Benim bildiğim, bir ton şekerin altında öylece kalmazsın.
O homem foi esmagado por uma tonelada de açúcar, Luis, e tu foste a última pessoa a estar com ele.
Adam bir ton şekerin altında ezildi ve yanında olan son kişi de sendin, Luis.
Atum, seguido de bacalhau, por favor.
- Teşekkürler. Morina tarafından kovalanmış ton balığı, lütfen.
Não te digo como deves levar uma sandes de atum ao camionista da taverna nojenta em que provavelmente trabalhas.
Çalıştığın dandik lokantada bir kamyoncuya nasıl ton balığı getirileceğini sana söylemedim.
Precisa de um monte de reparações.
Bir ton tamire ihtiyacı var, ama önemli nokta şu ki...
- Pediram para falar contigo, não comigo.
Okumam gereken bir ton mesaj var.
Com 22 metros de comprimento e uns impressionantes 12 de altura, o Alamossauros pesa até 30 toneladas.
21 m. uzunluk ve 12 m. yüksekliğiyle Alamosaurus'lar 30 ton ağırlığa ulaşabilmektedirler.
Mas as probabilidades contra estes ovos estão prestes a tornarem-se astronomicamente grandes, pois dois triliões de toneladas de rocha correm na sua direcção.
Ama bu yumurtalara karşı olasılıklar astronomik bir hal almak üzere. Çünkü 2 trilyon ton kaya hızlıca onlara doğru geliyor.
Chegam a pesar quatro toneladas e ter 13 metros de comprimento.
12 m. uzunluğa ve 4 ton ağırlığa ulaşabilirler.
E na Mongólia, ventos fortes estão a aglomerar biliões de toneladas de poeira e areia.
Moğolistanda, Güçlü rüzgarlar milyonlarca ton toz ve kumu topluyor.
Com oito metros de comprimento e um peso de quatro toneladas, este herbívoro fortemente armado está habituado a consumir cerca de cem quilos de comida todos os dias.
7.5 m. uzunluğunda ve 4 ton ağırlığında güçlü bir zırha sahip bu otçul, hergün ortalama 135 kg yiyecek tüketmektedir.
E queres transferir uma tonelada desse teu dinheiro sujo, mas não podes, porque deixa rasto.
Bir ton yasadışı kanlı parayı nakletmek istiyorsun. Ama edemiyorsun çünkü takip edilebilir.
Ele parece um palito gigante com uns olhos de atum.
Yürüyen bir kürdana benziyor. Ton balığı gibi gözleri var.
Isto é, 15 anos nesta cadeira valerá uma tonelada de dinheiro. Porque algum designer génio alemão a desenhou.
15 yıI sonra bu koltuk bir ton para edecek çünkü dahi bir Alman tasarımcı tasarlamış.
Então por que cobraste esse monte de dinheiro?
O zaman niye bir ton para aldın?
Sim. Na cave há uma porta para o beco mas sempre há um monte de coisas a bloquear a passagem.
Bodrumda sokağa açılan bir kapı var ama her zaman önünü kapatan bir ton şey var.
Ele alugou um camião de duas toneladas e nunca o devolveu.
Younger, iki ton kapasiteli bir kamyon kiralamış ve geri getirmemiş.
Também tem uma lata de atum e uma lata de água aberta.
Ayrıca, ton balığı, konserve açacağı ve birazda su var.
Sem "WMD's". Se seguires o rasto vais ver que isto vai do Estado ao Pentágono.
Senin gibi bir şeyler döndüğünü düşünen bir ton devlet adamı ve Pentagon çalışanı var.
Pesa quatro toneladas, só vai ficar sonolenta...
4 ton ağırlığında, sadece uyuyor.
Encomenda vinte e oito mil toneladas de massa vedante, de Pequim.
Sen! Pekin'den 28 bin ton tesisat köpüğü sipariş ver!
E tu envia as vinte e oito mil toneladas de massa de volta a Pequim!
- Hemen efendim. 28 bin ton tesisat köpüğünü Pekin'e geri gönder!
Esta é a Jean. Tem 36 anos de idade e pesa 3450 kg.
Bu, Jean. 36 yaşında ve yaklaşık 3,5 ton ağırlığında.
A Anya tem 45 anos e pesa 4715 kg.
Anya, 45 yaşında ve 4,7 ton ağırlığında.
24 metros de mármore, 12 toneladas de peso.
6 metre mermer, 12 ton daha ağır.
Haverá quatro toneladas e meia de torção nesse parafuso, não oito!
O somun üzerine 5 ton tork güç etki edecek. 8 bin değil.
- Há muitos aviões por aqui!
- Orada bir ton uçak var.
Trabalho com peças de aço COR-TEN, de várias toneladas.
Birkaç ton ağırlığındaki COR-TEN çelik parçalarla çalışıyorum.
Não posso responder a um milhão de perguntas agora.
Bir ton soruya cevap veremem. Bana güvenir misin?
Hoje só há uma de atum.
Bi tane ton balıklı var..
Bati em imensas protecções, parti imensa coisa.
Bir ton parmaklığa çarpıp bir sürü şey kırdım.
Eu faço-te uma sandes de atum.
Sana ton balıklı sandviç hazırlayayım.
E sabias que eles pesam 200 toneladas?
Evet, yaklaşık 200 ton falan olduğunu biliyor muydun?
Tenho atum, mexilhões, lagostas e uma dúzia de carapaus.
Ton balığı, midye, ıstakoz ve bir düzine mezgit balığı aldım.
Podias deixar o Dave cair e morrer e eu podia regressar para a jangada com os esquilos, voltar a ser agente deles e fazer imenso dinheiro, por isso, eu safo-me seja como for.
Sen Dave'in düşmesine izin verebilirsin, ben de, sala ve sincaplara döner, yeniden menajerleri olur ve bir ton para kazanırım. Her ikisi de bana uyar.
Está preso sob duas toneladas de caixas.
İki ton kitabın altında kalmış meğerse.
Atum no pão de passas.
Ton balıklı üzümlü çörek.
Tenho uma tonelada destas coisas.
Böyle bir ton şey var.
- Toneladas de segurança topo de gama.
Güvenliğin haricinde on ton.