English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ukulele

Ukulele translate Turkish

66 parallel translation
Primeiro lhe perguntei se não podia tocar um cavaquinho.
Ukulele çalamaz mı diye sordum önce.
Toco cavaquinho e também canto.
Ukulele çalıyorum, şarkı da söylüyorum.
- O meu cavaquinho?
- Ukulele nerede?
- E o cavaquinho.
- Ukulele mi?
- Não, toco cavaquinho. E canto.
- Hayır, ukulele çalıp şarkı söylerim.
Desculpe, Sr. Mike, sabe como se conserta um cavaquinho?
Afedersiniz Bay Mike, ukulele tamir etmeyi biliyor musunuz? Denerim.
Apenas uma rapariga com um ukulele
Hawaii gitarı olan bir kızım ben
- Eu sei tocar ukelele.
- Ben ukulele çalabiliyorum.
Muito obrigada pelo ukelele.
Ukulele için çok teşekkür ederim.
- 619 ukulele.
- 619 ukulele.
- Ukulele?
- Ukulele mi?
- Ukulele?
- Ukulele değil mi?
UM PEQUENO UNIVERSO Este universo que criaste é ainda maior que a guitarra do pacote de leite do Martin.
Yarattığın bu evren Martin'in süt kutusundan yaptığı "ukulele" den bile ilgi çekici.
Apareci com uma peruca e uma guitarra havaiana.
Kafamda Beatle peruğu ve elimde, bir ukulele ile çıkmıştım.
Isto é um uquelele.
- Bu bir ukulele.
Quando eu e as gêmeas chegamos a Havana... criamos novo número, usando apenas um uquelele e uma gaita.
İkizlerle Havana'ya gittiğimizde sadece ukulele ve mızıka kullanarak yeni bir numara geliştirdik.
O macaco que toca ukulele.
Hani mesela...
Acabei de reservar a segunda melhor banda de ukulele de São Francisco.
Az evvel San Francisco'un ikinci en büyük parti organizasyonu için seçildim.
Parece que que ele vai crescer para ser Tiny Tim com um Ukulele, tá?
Şimdilik, tuhaf enstrümanlar çalan... çocuk şarkıcılara benzeyecek gibi görünüyor.
Sabes tocar cavaquinho?
Ukulele * çalabiliyor musun?
Sr. Welles, dificilmente achará quem toque cavaquinho... melhor que eu.
Bay Welles, benden daha iyi ukulele çalanını bulabilmeniz çok zor.
Em vez disso, estou sentada aqui a escrever pequenos "11", com ninguém menos que um tocador de cavaquinho.
Bense bunun yerine burada oturmuş ukulele çalgıcısı için küçük kağıtlar dolduruyorum.
Você sabe soletrar "cavaquinho"?
Sen muhtemelen ukulele'nin nasıl yazıldığını bile bilmiyorsundur.
Afinal, por que é que alguém deveria tocar cavaquinho em Júlio César?
Neden birisi Jül Sezar'da ukulele çalsın anlamıyorum?
Ele tem o cavaquinho?
Ona ukulele verdik mi henüz?
Ted, é óbvio que está triste por causa da rapariga do ukulele.
Dinle, Ted. Açıkça görülüyor ki, Havai kitarası çalan kız yüzünden moralin bozuk.
És a mais bonita e perfeita tocadora de ukulele que já vi.
Hayatımda gördüğüm en güzel, en mükemmel kitara sanatçısısın.
- Tocadores de ukelele?
Ukulele gitaristleri mi?
Talvez eu seja influenciada por ser daqui, mas não imagino uma lua-de-mel menos exótica do que num hotel de Waikiki com uma banda daquelas no átrio.
Buralı olduğum için muhtemelen tarafsız olamıyorum ama lobisinde ukulele grubunun olduğu bir Waikiki otelinden daha az egzotik bir balayı mekânı düşünemiyorum.
A menos que tenham passado uma cautela falsa, é um ukulele.
Bunun sahte bir fiş olduğunu düşünmenize karşın, kendisi bir gitar oluyor.
Embora tenham escrito mal "ukulele".
Buna rağmen yanlış telaffuz edebilirsin. Çok fazla "e" ve "l" var.
É um ukulele e tanto.
Çok iyi bir gitar olsa gerek.
E tudo isto da rapariga que tocava música folclórica no ukulele, por gorjetas na cafetaria.
Kafeteryada bahşiş için ukuleleyle halk müziği çalan bir kızdın sen.
Eu tinha o meu ukulele, e vocês tinham as punhetas no banco de trás do autocarro da escola.
Ben ukulele çalarken siz de futbol servisinin arka koltuğunda millete 31 çekerdiniz.
Ukulele.
Ukulele.
Sou o tipo fixe. Um tipo que é capaz de tocar Floyd no ukulele.
Gitarımla çocuklara pink floyd çalan hocayım ben.
Sim, bem, quando estás fechado numa cela, 23 horas por dia, não há muito mais a fazer do que masturbar-se e tocar ukulele.
Günün 23 saati hücreye kapalı olduğunda otuz bir çekmek ve kitara çalmaktan başka yapacak pek bir şey yok.
Estou prestas a ganhar aulas de ukulele de Jake Shimbukuro.
Evet, Jake Shimabukuro'dan ukulele dersi kazanmak üzereyim.
Ganhou as aulas de ukulele no leilão.
Açık arttırmadaki ukulele dersini kazanmışsın.
Não vai tocar ukulele no Céu.
- Cennette ukulele çalamayacak.
Doze notas numa escala, idiota, não três cordas num ukulele.
Bir gamda 12 nota olur, mankafa. Ukulelede üç tel var sanıyordu.
Com um ukulele, o que vale é a intenção.
Ukulele çalarken önemli olan düşüncelerdir.
Quer que eu vá procurar o ukulele?
Ukuleleyi getireyim mi?
O festival de ukulele é no Havai. Vamos para lá.
Ukulele festivali Hawaii'de ama yolda duracağız.
Então, como correram as aulas de banjo?
Ukulele dersleri nasıl gidiyor?
Aulas de banjo?
Ukulele dersleri mi?
Nunca te imaginei a teres aulas de banjo.
Ukulele dersleri aldığını hiç bilmiyordum.
Ukulele, ananases, bisnaga, tanga escandalosamente decotada...
Ukulele. Ananaslar. Plaj silahı.
Quer esteja nublado ou o sol a brilhar O ukulele excita-me.
Kitara beni azdırıyor.
Sim, tipo ukulele.
Evet, ukulela * gibi.
Isso é um ukulele?
Kitara mı o elindeki?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]