Ule translate Turkish

Sua besta!

Piç, laºule!

Drãguþule um espresso.

Yakışıklı, bir espresso.

Posso dizer-vos que a Presidente Taylor e o ex-primeiro-ministro Ule Matobo estão reunidos neste momento para definir uma estratégia pós-invasão.

Size Başkan Taylor ve eski Başbakan Matobo'nun işgal sonrası strateji hakkında konuşmak için şu sıralarda buluştuğunu söyleyebilirim.

O que está acontecendo, Ule?

Ne oluyor Ule?

Ule, tenho medo.

Korkuyorum, Ule.

Ule.

Ule!

Ouve-o, Ule.

Adamı dinle, Ule.

Lembras-te da última vez que nos vimos, Ule?

Seninle son görüştüğümüz günü hatırlıyor musun, Ule?

Vais ser levado para Sangala, Ule.

Sangala'ya döneceksin, Ule.

A decisão não foi tua, Ule.

Kararı sen vermedin, Ule.

Estamos confiantes que o regime de Juma irá cair rapidamente, e que a democracia será restaurada sob a liderança do Primeiro Ministro Ule Matobo.

Juma rejiminin süratle yıkılacağına ve Başbakan Ule Matobo'nun önderliğinde demokrasinin yeniden inşa edileceğine eminiz.

Ule.

Ule.

Ela também diz que o ex-Primeiro Ministro Ule Matobo vai ser reinvestido para trabalhar na construção de um novo governo democrático.

Başkan ayrıca eski Başbakan Ule Matobo'nun yeni bir demokratik devletin inşasında görev alacağını söyledi. Anlamıyorum.

- Eu e o Ule temos reunião na igreja.

- Ule'la kilisede randevumuz var.

- Onde está o Ule?

- Ule nerede?

PRIMEIRO-MINISTRO ULE MATOBO Estas pessoas trabalham para o Dubaku, não trabalham? Mr.

Bu insanlar Duba için çalışıyor, değil mi?

- Ule.

- Ule!

Ouve o que ele diz, Ule.

Adamı dinle, Ule.

- Quero fazer isto, Ule. - O que...

- Bunu yapmak istiyorum, Ule.

Não me podes impedir, Ule.

Beni durduramazsın, Ule.

Ok, isteþule sentar aqui, e um Espero que para trazer as chaves... a partir de dubiþã e ouvir como é que vão.

Pekala, akıllı çocuk, burada durup arabanın anahtarlarını... getirip gitmesini izleyeceğiz.

Obrigado, tio.

Teşekkürler, Ule.