Translate.vc / Portuguese → Turkish / Ultimo
Ultimo translate Turkish
23,344 parallel translation
- Certo, continuamos a descer, mantenham os nós altos, planem na posição, puxem o nariz para cima, e alarguem a engrenagem até ao ultimo seg.
Pekala, pekala, alçalmaya devam edelim son sürat devam edin, süzülme pozisyonuna girin burnu kaldırın ve son anda iniş takımlarına oturun. Bu işe yarayacak mı?
- Ela sente-se um pouco emocional - desde o último Stitch.
Son ilmekten sonra duygusal olarak biraz hassas.
- Bolas... 2 anos e 37 dias, desde o me último deslize.
- İnanamıyorum. Son hatamdan beri 2 yıl 37 gün geçmişti.
Não se lembra onde esteve no último ano e meio? Não.
- Son bir buçuk yıldır nerede olduğunu hatırlamıyor musun?
Ele roubou a nova peça do Zomo, que fora incluída no último minuto.
ZOMO'nun son dakikada eklenen en yeni resmini çalmış.
E além disso, o "Times" publicou o seu último jogo de palavras cruzadas hoje, sinto que recebo estas mensagens dele, eu sei que parece...
Bir de bunun üzerine "Times" onun son bulmacasını bugün yayınladı ondan hala mesaj alıyor gibi hissediyorum ve biliyorum bu...
O "Times" publicou o último jogo de palavras cruzadas.
Times son bulmacasını bugün yayınladı.
Último passo. Leva o 2º grupo de fios à energia central do regulador.
Birincil güç regülatörünü B kablo grubuna değdir.
Se não libertarem a Nicole, vou deixar que caiam todos os elevadores desde o último piso.
Nicole'ü serbest bırakmazsanız asansörleri en üst kata çıkarıp düşüreceğim.
Ele está a levar os elevadores para o último piso.
Bütün asansörleri en üst kata çıkarıyor.
A Jane e Tu vão até ao último piso e vejam se conseguem tirá-los de lá.
Sen ve Jane üst kata çıkın ve onları asansörden çıkarabilecek misiniz bir bakın.
O último paga uma rodada.
Sona kalan içki ısmarlar.
Vim para o FBI para descobrir a verdade sobre o meu pai, e no último ano percebi que provavelmente nunca saberei.
FBI'ya babamla ilgili gerçeği öğrenmek için katıldım. Bu bir yılda anladım ki belki de hiç gerçeği öğrenemeyeceğim.
E eu que o dia da formatura é o nosso último dia de liberdade.
Keşke bir bana mezuniyetin son özgür günümüz olduğunu söyleseydi.
Para si, cada assassinato que o Randy comete permite que reviva os seus próprios crimes, repetidamente, até ao último detalhe.
Randy'nin işlediği her cinayet kendi suçlarını defalarca her detayıyla yeniden yaşama şansı veriyor.
O último dos Sete está desfocado, mas conhecias o Auggie...
Yedi'nin sonuncusu tanımam için fazla bulanık ama sen Auggie'yi tanıyordun ve...
Vamos ter de encontrar o último dos Sete.
Bu ölümüm bile olsa Yedi'nin sonuncusunun peşine düşeceğiz.
Quebras a maldição, encontras o último dos Sete.
Tamam mı? Yedi'nin sonuncusunu bulup laneti kaldırabilirsin.
O último dos Sete anda a brincar comigo...
Son adam, Yedi'nin sonuncusu, benimle oynuyor.
Acho que sou o último arqueólogo deles no local.
Sanırım çorbadaki tuzlarını ben teşkil ediyorum.
Mace? - É o último lote.
- Mace... parsel bu.
O último édito das altas instâncias.
Tanrı'dan gelen son emir.
Duvido que estejam aqui pelo último número de "Rot Ruin".
Rot Ruin'in son sayısı için gelmediniz herhalde.
Foi o último caso que eu e a Beth tivemos.
- Beth'le baktığımız son dava.
Desculpa. Passaram dois meses desde o último teste cognitivo.
Son bilişsel sınavının üzerinden iki ay geçti.
O último vector viral não resultou.
Son virüs vektörü işe yaramadı.
Este é o último Steinbeck da lista.
Pekâlâ, bu listedeki son Steinbeck.
No último. Entende disso.
Son dediğin işte.
Homem, com ela é sempre no último minuto.
Dostum, hep son dakikada geliyor ya.
Obrigado por receber-me no último minuto, e assim tão tarde à noite.
Gecenin bir yarısında, son dakika benimle görüştüğün için teşekkürler.
Qual foi o último que vi antes do mundo ter virado ao contrário?
Her şey kötüye gitmeden önce izlediğim son film neydi?
Tens de ser sempre o último a sair.
Her zaman son çıkan adam olacaksın, değil mi?
O último lugar onde os sanguessugas querem ir.
Kan emicilerin gitmek isteyeceği son yer.
Mas o seu último sinal ontem a noite foi em St.
Ama telefon en son dün gece St. Louis'te sinyal vermiş,
No último dia do 11º ano, houve uma grande festa.
Pekâlâ. 11. Sınıftayken okulun son günü büyük bir parti verildi.
Não, disse que era o último nome e morada.
Hayır, bunun bilinen son ismi ve adresi olduğunu söyledim.
Primeiro, o último tipo que falou assim comigo levou uma pistola de pregos nas nádegas.
Pekâlâ. A, benimle böyle konuşan son adam çivi tabancasıyla testislerinden mıhlandı.
O último desejo do teu tio era ir ao bar?
Amcanın son isteği bara gitmek miydi?
Quando o último protão se apagar, parar de vibrar e mergulhar o mundo na morte térmica, também estaremos lá.
Parçalanmakta olan son proton titreşmeyi bırakıp evren, ısıl dengeye ulaştığında da orada olacağız.
Este era o último deles.
Bu sonuncuydu.
Era o último.
Bu sondu.
Comparado com o último pardieiro, tudo é melhoria.
Alıştığımız boklu gecekonduyla karşılaştırınca... -... her şey bir ilerlemedir.
Então a Endframe tem o nosso código até ao último ponto e vírgula...
Yani Endframe'de tüm tahmine dayalı döngümüz var. Son noktalı virgülüne kadar.
Todos lemos o último contrato de venda, sim?
Hepimiz son satış sözleşmelerini okuduk değil mi?
Estás a olhar para o último, o presente e o futuro diretor executivo da Pied Piper.
Şu anda geçmişin, şu anın ve muhtemelen geleceğin Pied Piper CEO'suna bakıyorsun.
É mais divertido mudar as coisas no último minuto.
Son anda bir şeyleri değiştirmek çok daha eğlenceli.
E é o último erro que aquele maldito demónio irá fazer.
O puşt iblisin yapacağı son hata da bu olacak.
Este vai ser o nosso último tango.
Bu bizim son tangomuz olacak.
Vais ser o último a ser verificado.
Seni en son kontrol edeceğim.
Queria dizer-te que o teu último "commit" foi muito impressionante.
Çıkmadan önce son girişiminin etkileyici olduğunu söylemem gerek.
O senhor vai agora ao seu mealheiro e vai pagar até ao último copeque o que roubou ao Cabeçudo.
Sen de o küçük kumbarana hemen gidip Koca Kafa'dan çaldığın her bir kuruşu geri ödeyeceksin.