Translate.vc / Portuguese → Turkish / Veia
Veia translate Turkish
873 parallel translation
na verdade eu não estava certo se Gell teria, veia para ser correspondente de guerra.
Aslında ben kadınların savaş muhabiri olacak özelliklere sahip olabileceklerinden pek emin değildim.
Abriu uma veia no seu braço... e obrigou-me a beber...
Kolunda bir damar açtı ve beni içmeye zorladı.
Isto não é ouro do rio Provem de uma veia metálica sólida..
- Daha çok olduğunu biliyordum. Bu altının kaynağı nehir değil.
Tens uma veia cruel.
Ona kaba davranıyorsun.
Há o perigo de eu rebentar uma veia e derramar sangue!
Bir damarımın çatlaması ve tüm kanımı kaybetme riskim de var.
Deve tê-lo picado na veia.
Damarından ısırmış olmalı.
É injectado directamente na veia.
Bunlar damara şırınga edilir.
Robert te entrou a veia moralista.
Robert, senin ahlaki bir yönün var.
Veia que belo!
Bakın peder. Bakın ne kadar güzel!
O Jackson tem uma veia má e teimosa, só isso.
Jackson'ın kaba ve inatçı bir tarafı var.
Primeiro, encontre a veia.
Önce damarı bul.
Assim tem a certeza de que acertou na veia.
Böylece damara girdiğinden emin olursun.
" permeiam cada veia do humor que
"damarlarından geçerek, akıcı olmanın verdiği güçle,"
É umajunção forçada entre uma veia e uma artéria.
Toplardamarla bir atardamarın bir hasarla birleşme durumu.
Os humanos têm uma veia bárbara.
Biz insanların barbar bir tarafı vardır.
Só não consegues libertar-te dessa veia honesta.
İçindeki dürüstlükten bir kurtulsan.
Se virmos uma veia a sangrar, atamo-la e pronto.
Kanayan bir damar olursa bezle bağlayıp sıkarız.
Não tinha cortado nenhuma veia importante ao Dim e com a ajuda dum lenço o sangue não tardou a estancar.
Dim'in temel kablolarını kesmemiştim. Öylece, temiz bir taşhokun yardımıyla kızıl, kızıl kruvi akmayı kesti.
Algures está esta veia... e todas as outras veias nascem dela.
Bu damar bir yerlerde ve diğer damarlar onun kolları.
Parece que essa veia saltou para fora, certo?
Sanki damar burada bitiyor gibi, değil mi?
Devo cortar uma veia e assinar com sangue?
Damarımı kesip bunu kanımla imzalamam mı gerek?
Retira a veia enquanto eu bloqueio a estante com o meu corpo.
Sen mumu çıkar ben de vücudumla kitaplığı durduracağım.
Os países do petróleo não hesitaram apertar-nos a veia jugular.
Petrol ülkeleri bu konuda tereddüt etmeyecektir.
Uma rebenta que veia no recébro... Sim, Gerber, mas lembre-se do que aconteceu em 17, em Champanhe.
- Evet, Gerber, ama... 1917de, Champagne'da olanları hatırla.
Se cortar a veia jugular, ficará tudo coberto de sangue.
Şahdamarını kesersen, sen ve duvarlar kanla kaplanırsınız.
Isso é a cor da veia.
O sadece damar, damarın rengi.
O ano passado uma destas rãs saltou... durante a incisão de uma veia pulmonar.
Geçen sene bu zıpzıplardan birisi, akciğer damarı yararken sıçrayıp kaçtı.
O homem tem uma veia irreverente.
Yalnız adamın çok saygısız bir tavrı var.
Veia glútea superior até à veia ilíaca, até à cava inferior, passando pela aurícula direita, até à cava superior, até à jugular direita e até ao quiasma óptico.
Üst kalça damarından ince bağırsak damarına... kalbin sağ kulakçığından geçen alt damara... oradan üst damara ve sağ şahdamarından beynin optik merkezine.
- Livra, assim vai rebentar uma veia.
- Vay be, damarı çatlayacak.
a veia odd, ou, tal como hoje, estamos a usar um vaso femural linfático para ocupar a função de transportar o óvulo. desde o ovário até ao útero.
... bir iki damar ya da bugünkü gibi kasık lenf damarı kullanıyoruz yumurtalık rahmine, yumurtayı taşıma işini üstlenmesi için.
Quando entrava na minha veia sentia uma onda de comichão quente que ia crescendo até que o cérebro a consumia numa gentil explosão que começava atrás do pescoço e subia rapidamente e eu sentia tanto prazer que o mundo simpatizava e mostrava um encanto nobre e suave.
Uyuşturucu damarıma girdikten sonra ılık bir kaşıntı başlıyor ve beynim onu tüketiyor, sonra ensemde usulca bir patlama oluyor ve büyük bir zevkle bütün dünyanın yumuşadığını,.. ... nazik ve keyifli bir yere dönüştüğünü hissediyordum.
Aposto como chutou um milhão de dólares na veia.
Bahse girerim koluna bir milyon dolarlık mal şırınga etmiştir.
- Não está a acertar na minha veia.
- Damarımı bulamıyorsun.
Nym, desperta tua veia de fanfarrão! Pajem, eriça tua coragem!
Nym, kızıştır o soylu damarlarını... evlat, cesaretini topla artık.
Não tenho veia artística.
Güzel olmadı. Gözlerini yapamadım.
Aquele vidro todo, ele pode ter cortado uma veia.
O kadar kırık bardak, bir arterini kesmiş olabilir.
O homem tem uma veia impiedosa, sem dúvida.
Bu adam kesinlikle amansız, ona şüphe yok.
Logo, um cateter de 90cm inserto diretamente na veia cava inferior... ou superior.
Sonra 1 metrelik sonda doğrudan alt ana toplardamara sokulur. Ya da üst ana toplardamara.
Logo, o tubo se move através da veia pelo braço, até chegar ao coração.
Sonda damarda ilerleyerek koltukaltından kalbe giden damara geçer.
Morria depressa, com alguma ruptura duma veia do cérebro.
Derhal ölür. Tiroit toksik kriz geçirir, ya da beyin damarlarından biri çatlar.
Ele agarrou-me pelo pescoço e eu cortei-lhe a a veia jugular.
Boğazıma sarıldı, ben de kestim... Şahdamarından.
Dão na veia. Tu só tens de saltar.
Bizim yaptığımız şeyse sıçramak.
E injetou na veia?
Onu damarına sokamazsın. - Zorda kaldım mı, yapabilirim.
Todos temos uma veia sádica e nada a desperta tanto como saber que temos alguém à nossa mercê.
Herkesin sadist bir tarafı vardır. Bunu en iyi ortaya çıkaran şey de merhametinize kalmış birinin olduğunu bilmenizdir.
Foi como adrenalina na veia.
Damardan adrenalin almak gibiydi.
E a pequena fada da pequena aorta levará a Sra. Veia da Perna para longe para casar com o Príncipe Ventrículo Esquerdo.
Sonra zayıf Aort perileri Bay Bacak Damarını alarak uzun bir yolculuk sonunda. Prenses Sol Karıncıkla evlendirmişler.
A veia está fechada.
vein'in yeride kapalıdır.
Há uma veia a latejar na tua testa.
Alnında atan bir damar var.
Tudo aponta de que se trata de uma veia muito rica.
- Anlıyorum.
Obras convencionais da veia poética.
azap çekmiş aşıklar edebi damarda parçalara ayrılmış.