English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Vender

Vender translate Turkish

13,714 parallel translation
Parece-me que terão de vender muitas para ganharem o suficiente para fazerem a cantina.
Çok satmanız gerekiyor gibi gözüküyor. yani yeni bir kafeterya yapmak için
Estão a vender alguma coisa?
Birşeyler mi satıyorsunuz?
Certo, estou a vender revistas, assinaturas.
Peki, Ben dergi satıyorum, bilirsin abonelik ve diğer şeyler.
Gostava de conhecer o filho da mãe que se lembrou de vender porcaria.
Gerçekten bunu icat eden insanla tanışmak isterdim.
Não sei se consigo vender aqui.
Burda satış yapabileceğimi bilmiyorum.
Vai ser um dia longo a vender revistas, não é, Bella?
Dergi satmak için uzun bir gün değil mi, Bella?
- O que estão a vender?
- Ne satıyorsunuz?
Saltaste para a carrinha para nos vender revistas?
Ne yani kamyonetin arkasına bize dergi satmak için mi atladın?
- Ganhas dinheiro a vender merda?
- Bunu satarak para kazanıyor musun?
Nem consegui vender.
Satış da yapamadım.
O reitor vai vender a Goat House.
Dekan, Keçi Yurdu'nu satacak.
"P.S. Têm uma sala de alunos onde ela possa vender erva?"
"Not : Ot satabileceği bir öğrenci alanınız var mı?"
Basicamente, eu ganhava a vida a vender hardware excessivamente caro.
Aslında geçinmek için pahalı donanım satıyordum.
Não estou a dizer que não teve os seus momentos. Mas aquilo de que eu gostava, vender às pessoas, convencê-las...
Hiç iyi olmadım demiyorum, fakat sevdiğim kısımları... insanlara pazarlamak, onları ikna etmek...
É óbvio quais tentarão vender primeiro porque são muito, muito valiosos.
Bu şekilde hangisine dikkat etmeleri gerektiğini görürler. Çünkü onlar çok çok değerli.
Estamos à procura de um lugar para vender.
Satış yapmak için bir yer arıyor musunuz?
Os vendedores tiram vantagem dos preços baixos para vender as suas mercadorias.
Satıcılar pazardan fayda sağlamak için mallarının satış fiyatını düşürmeli.
Hojo vamos vender por 8.
Malları 8 goniden satacağız.
Todos os vendedores podem vender as suas mercadorias em Harappa.
Tüm tüccarlar mallarını Harappa'da satabilir.
Muito honestamente, a imobiliária quer vender a casa... antes que se deteriore mais.
Dürüst olmak gerekirse, şehir daha fazla yıpranmadan önce evi satmak istiyor.
Estou a vender carros.
I araba saygısız olabilir.
Tex o que estás a fazer e a vender tamales.
Tex tamales yapma ve bunları satan olacak.
Está a pensar em vender o seu carro?
Siz... Siz arabanızı satmayı mı düşünüyorsunuz?
Muito bem, se vamos vender 05 por cento da empresa agora, devíamos falar sobre as nossas opções no futuro.
Pekâlâ, eğer şirketimizin yüzde 15'ini satacaksak nasıl ilerleyeceğimizle ilgili seçenekleri konuşmalıyız.
Tenho de vender as minhas ações.
Hisselerimi satmalıyım.
Porque é que foram presos? Por vender drogas ou por homicídio... todos têm uma coisa em comum.
Ya uyuşturucu satmaktan ya da cinayetten buradalar ama tek bir ortak yanları var.
O primeiro álbum vendeu quatro milhões de cópias, portanto, este tem de vender mais.
İlk albümüm dört milyon sattı, bunun daha fazla satması lazım.
Íamos vender um milhão na primeira semana.
İlk hafta bir milyon satacaktık.
Os bilhetes estão a vender-se.
Biletler satılıyor.
Está a ajudar a vender álbuns?
Albüm satışlarına yararı oluyor mu?
Estou a tentar vender um disco, não a reviver memórias.
Albüm satmaya çalışıyorum, anılara yolculuk istemiyorum.
Falo daquele palhaço lá em cima, assim que for libertado, vai vender-nos a quem lhe pagar mais.
Sen bu işten kurtulur kurtulmaz bizi en yüksek fiyatı veren kişiye satacak olan o soytarıdan bahsediyorum.
Por favor, mamã, não o deixe vender a Razorback.
Lütfen anne, Razorback'i satmasına izin verme.
O vinho é para beber, não para vender.
Şarap satmak için değil içmek içindir.
O que fazer, se precisa vender, mas não o suporta?
Peki hiç gönlü el vermediği hâlde kitapları satmak zorunda kaldığında ne yapacak?
Sobretudo se quero vender uma restructuração desta dimensão.
Dahası, böyle büyük bir yeniden yapılandırmayı pazarlayabilmem için kesin rakamlara ihtiyacım var.
Ele disse-me que podia vender a localização do ouro a outra tripulação em troca de uma maior parte do saque.
Altının yerini daha büyük bir pay için yeni bir mürettebat karşılığında satabileceğini söyledi.
- Podias vender isto tudo lá.
- Yani, bunların hepsini satabilirsin.
Vai lá vender os sabonetes aos janados do costume e depois logo vemos quanto é que fazes.
Neden gidip çıkılarınızı torba tuttuğunuz taş bağımlılarına satmıyorsunuz? O zaman ne kadar para kazandığınızı görürüz.
Mas se vender isso aos teus amigos ricos, estamos feitos para a vida.
Ama senin küçük zengin arkadaşlarına satarsam büyük para kaldırırız. Anlıyorsun, değil mi?
Não, o Blue está preso e estou a vender isto para pagar o advogado.
Hayır, aslına. Blue hapiste ve avukatına ödeme yapmak için bunu satıyorum.
Então, pode vender-me um bilhete?
Yani o bileti alabilir miyim?
Quero dizer, não o vou vender.
Ama onu satmayacağım.
Em geral, procuram drogas ou algo que possam vender para as comprarem.
Uyuşturucunun veya uyuşturucu almak için satacakları şeylerin peşindedirler.
Comecei a vender merdas mais pesadas e, quando vendemos a merda mais pesada, o terreno torna-se problemático.
Daha güçlü mallar satmaya başlamıştım ve daha güçlü şeyler satmaya başladığında bölge konusu sorun olur. Anladın mı?
Vamos mudar de assunto e ir vender Holy Shit.
Konuyu bir kenara atalım ve gidip Ha Siktir satalım.
Em vez de vender crack, o Wilfredo passou a fumá-lo.
Wilfredo eroin satıcılığını bıraktı, içiciliğe başladı.
Podias vender essa cena.
Bunu pazarlayabilirsin.
Só uma história que farão tudo para vender.
Ne pahasına olursa olsun satabileceğiniz bir hikaye.
Não me vais vender a muamba?
Bana malı satmayacak mısın?
Não posso vender, Rell.
Satamam Rell.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]