Translate.vc / Portuguese → Turkish / Verás
Verás translate Turkish
1,857 parallel translation
Verás.
Daha değil.
Nunca mais verás o teu pai novamente.
Babanı bir daha göremeyeceksin.
É a coisa mais estranha que verás.
Bu görüp görebileceğin en garip şey.
Se escolheres a outra então verás a que profundidade vai uma toca de coelho.
Diğer elimdekini seçersen, tavşanın ne kadar derin bir delik kazabileceğini görürsün.
Espera e verás quanto tempo demorará até que alguém se aperceba quem és e o que consegues fazer e leva-te daqui.
Sonra da bir başkasının, kim olduğunu ve neler yapabildiğini anlayıp seni buradan götürmesinin ne kadar süreceğine bakalım.
Espera e verás.
Bekle ve gör.
- Espera e verás.
- Sadece bekle ve seyret.
Verás. Não vou assistir, e não vais.
- Görmeyeceğim çünkü izlemeyeceğim.
Também verás que os meus homens neutralizaram o Sr. Casey.
Bay Casey'nin de etkisiz hale getirilmiş olduğunu görürsün.
Estarei de saída antes de vocês abrirem, e se tudo funcionar, não me verás novamente.
Siz mağazayı açmadan sıvışacağım. Ve eğer herşey yolunda giderse beni bir daha görmeyeceksin.
Ele pensará que deste em maluca novamente. E nunca verás o Micah.
Yine çıldırdığını düşünecek ve bir daha Micah'ı hiç göremeyeceksin.
Verás mais do que apenas lágrimas.
Gözyaşından çok daha fazlasını görürsünüz.
Agora verás finalmente a importância das coisas que havia antes de ti.
Nihayet kendinden önce başka şeylerin de önemini anlıyorsun.
Só uma vez e verás. Está bem.
- Yalnızca bir kez, göreceksin.
Em breve verás por ti próprio.
Yakında kendin göreceksin.
E se alguma vez lá fores, pequenino, verás o grande trabalho que ele fez.
Eğer oraya gidersen, küçük adam nasıl kalite bir iş çıkardığını görürsün.
Nunca verás outra como esta.
Bundan sonra da göremezsin.
Verás como farás vir as gentes!
Belki halkı uyandırırsın!
Se tu te aproximares muito, se tentares descobrir quem eu sou... ou quem é o Professor, tu nunca me verás outra vez.
Eğer çok yakınlaşırsan, eğerbenim veya profesörün kim olduğunu bulmaya çalışırsan, bi daha beni göremezsin.
Tu verás que existe uma contradição herdada entre monge que vai... contra e o evangélico.
Devam eden keşişler ile ayrılan keşişler arasındaki çelişkiyi... asla göremeyeceksin...
Mas verás...
Ama gör bak.
Em mim, não verás piedade.
Benden merhamet görmeyeceksin.
Certo? Não penses que nunca mais me verás.
Beni yine de görebileceksin.
Se olhares para os meus olhos, verás uma rapariga carinhosa.
Gözlerime bakarsan sevecen bir kız görürsün.
Se olhares para o meu sorriso, não verás nada de errado.
Gülümsememe bakarsan hiçbir sorun görmezsin.
Se tirares a minha camisa, verás as minhas pisaduras.
Ama gömleğimi sıyırırsan, çürükler görürsün.
Se leres o meu livro verás que não consegues chegar a esse livro.
Kitabımı okusaydın, o kitaba erişemeyeceğini bilirdin.
- Já verás.
- Görürsün.
Então serei a última super puta que verás.
Göreceğin son saldırgan orospu olurum.
Verás que sim.
Bunu daha sonra anlayacaksın.
Não verás, tocarás, cheirarás ou ouvirás essa estrela.
O yıldızı göremeyecek, dokunamayacak, koklayamayacak ya da onu duyamayacaksın.
Não a verás, mesmo estando ela à tua frente.
Karşında dikilip dursa bile, onu fark edemeyeceksin.
"Não verás, tocarás, cheirarás ou ouvirás a estrela."
O yıldızı göremeyecek, dokunamayacak, koklayamayacak ya da onu duyamayacaksın.
Acho que verás que sim.
Sanırım gideceğini göreceksin.
É a última vez que o verás.
Bu onu son görüşün olacak.
Não te verás livre de mim assim tão facilmente.
Benden öyle o kadar çabuk kurtulamazsınız.
Porque verás prova de vida após a morte... ou prova de que estás a alucinar e precisas de ver um médico.
Çünkü bu, sonraki hayatımız için bir kanıttır Ya da halüsinasyon gördüğünün bir kanıtı
E verás que ele vai cumprir a sua promessa.
Göreceksin'sözünü tutacak.
Verás o que eu vejo?
Ne görüyorum sence?
Logo verás. Comecemos.
Ne işe yaradığını anlarsın.
Tu verás as coisas como eu vejo.
Benim gördüklerimi sen de gördün.
Depois verás, na tua festa.
- Partinde göreceksin.
Espera e verás.
Beklesinler bir şey kaybetmezsin.
Ferve a água até esvaziares a panela e verás o fundo do mar!
Kaynat suları ta ki kazanın kuruyana kadar o zaman göreceksin okyanusun dibini üç vakte kadar.
Verás esta noite.
Bu akşam göreceksin.
Nenhum homem te quererá. Nunca verás nascer filhos.
Hiçbir erkek seni istemeyecek, çocuklarla uğraşmak zorunda kalmayacaksın.
Verás.
- Göreceksin.
Se não tiveres lá, Nunca mais me verás de novo, Mas se pareceres,
Eğer orada olmazsan, beni bir daha görmezsin, ama eğer gelirsen, pişman olmayacaksın, ve söz veriyorum, artık buna inanacaksın.
- Verás.
- Göreceksiniz.
Veras, a família que o tem agora também é dona da Eurals, provavelmente a maior companhia multimédia do mundo.
Şu anki sahibi olan aile, aynı zamanda Eurals'a, yani muhtemelen dünyanın en büyük uluslararası multimedya şirketine sahip.
Veras, Ritchie, eu consegui o que queria.
Görüyorsun ya Ritchie, artık istediğim elimde.