Translate.vc / Portuguese → Turkish / Veste
Veste translate Turkish
3,389 parallel translation
Há alegria, o fiscal veste o seu casaco Fecha a loja e diz de uma forma muito suave Um muito bom-dia, hoje acabei a minha colecta
Eğlence burada... vergici mühürledi dükkanı ve kibarca dedi ki :
Agora levanta-te e veste-te.
Şimdi kalk ve giyin.
Charlie, vá lá, veste-te.
Charlie hadi!
O Aaron Riley veste-se sempre como a estrela do filme preferido dele.
Aaron Riley ise her yıl en sevdiği filmin yıldızının kılığına giriyor.
Jacob, veste-te.
Jacob, elbiselerini geri giy.
Veste algo bonito.
Güzel bir şeyler giy.
Todos aqui se veste tão bem, e eles são inteligentes.
Burada herkes çok güzel giyiniyor ve herkes zeki.
Veste a roupa de borracha!
Kauçuk takımını giy!
Já alguma veste jogaste aquilo?
Bu oyunu hiç oynadın mı?
Nenhuma mulher se veste assim às oito da manhã.
Yani hadi ama, hiçbir kadın sabahın sekizinde kalkıp öyle giyinmez.
Veste isto, está frio.
Bunu giy bakalım hava soğuk.
Veste esta camisola.
Bunu giy.
Veste-a, por favor.
Giy lütfen.
Veste-te, vais comigo ver o Padre Clifton.
Benimle beraber pederin yanına Clifton'a geliyorsun.
Veste-te, por favor.
Lütfen, hemen giyin.
- eu disse, você veste uma câmera escondida?
- Dedim ki, Bir yerlerde gizli kamera mı var?
E veste-se como uma atrasada, Porque é uma atrasada.
Ve özürlü gibi giyiniyor çünkü özürlü.
Você não é seu pai, porém, veste-se bem.
Sen baban değilsin, her ne kadar onun gibi giyinmiş olsan bile.
Eli, veste o casaco.
Acele et. Ceketini giy Eli.
Miller, certifique-se que ele veste para a ocasião.
Miller, harekât için uygun giyindiğinden emin ol.
Um cavalheiro veste-se para jantar.
Bir beyefendi yemek için giyinir.
Veste algo teu, por favor.
Kendi elbiseni giy.
Veste as calças, filho, temos muito que fazer.
Pantolonunu giy, evlat. Yapacak işler var.
Tu não és um puto da rua agora, és um polícia de choque, veste um uniforme.
Artık sokak çocuğu değilsin, bir çevik kuvvet polisisin,... -... üniforma giyiyorsun.
Quando o pai vai trabalhar, veste-se assim.
Babacığın işe gittiğinde, işte böyle giyiniyor.
Veste-te.
Giyin.
Veste o casaco.
Git, çeketini giy.
Angel, veste o teu pijama.
Angel, pijamalarını giy.
Veste isto.
Bunları giy.
Veste aquele fato cinzento que te dei.
Sana aldığım gri takımı giy.
Por isso, veste-te, por amor de Deus, e eu vemo-nos no carro.
Tanrı aşkına, üzerine bir şeyler al. Arabada göreceğim seni.
Veste-te, eu faço o café.
Giyin hadi. Ben kahve yapayım.
- Sherlock Holmes, veste as calças!
- Sherlock Holmes, pantolonunu giy.
Veste-te!
Kıyafetlerini giy!
Entra. O pai de Rapha entra no quarto. Veste calças de treino esverdeadas e convida-me a ver com eles o jogo dos Grizzlies.
"Gir." Rafa'nın babası eve girer üstünde yeşil bir tişört vardır.
Agora veste a tua roupa.
Şimdi üstünü giyin.
"Veste-te como no liceu."
Lise kıyafetlerinizi giyin.
Ela só se veste como ela é.
Sadece öyleymiş gibi giyiniyor.
Veste umas roupas mais quentes, porque vamos à queda de água.
O yüzden üstüne sıkı bir şeyler al. Şelaleye gidiyoruz.
Veste-te. Nós vamos sair.
Üstünü değiştir, dışarı çıkıyoruz.
Na faixa dos 30, veste-se bem...
30'lu yaşlarda sıradan görünümlü.
Que nojo. Veste cuecas.
Çok iğrenç.
Primeira, veste isto.
Birinci adım, bu giyilecek.
Veste algo adequado, nunca se sabe quando encontramos colegas do papá.
Üstüne uyan bir şey gly, beiki babanın işyerinden arkadaşlarına rastiarız.
- Veste um fato, por favor.
- Takım elbise giy Iütfen.
- Veste uma camisa lavada.
- Temiz bir gömlek giy.
- Toma. Veste isto.
- İşte, bunları tak.
Está bem, ou se veste, ou visto-o eu.
Pekâlâ ya kendin giyersin, ya da ben seni içine sokarım.
Veste-te, estamos a sair.
Giyin çabuk gidiyoruz hemen.
- Veste-a.
- Giy haydi.
Veste-te, rápido.
Sıcak tutacak birşeyler giyin.