Translate.vc / Portuguese → Turkish / Vi
Vi translate Turkish
78,192 parallel translation
Foi o último sítio onde os vi, por isso deve ser onde estão.
Onları en son orada gördüm, orada olmalılar.
Vi os "e-mails" no teu computador portátil, onde gentilmente engendraste o meu afastamento.
Laptopındaki mailleri gördüm görevden alınmam nazikçe tasarlanmış.
Vi uma cria de rena recém-nascida tão completamente dominado por moscas pretas hematófagas que colapsou e morreu.
Kan emici kara sinekler tarafından sarılmış yeni doğan geyik gördüm. O yıkıldı ve öldü.
Eu vi.
Sonra kafamı kaldırdım.
Acha mesmo que permitirei que continue a cuidar destas crianças depois da perfídia que vi esta noite?
Bu akşam tanık olduğum hıyanetten sonra bu çocukları tekrar size emanet edeceğimi mi sanıyorsunuz?
Vi os documentos dele e parece estar tudo em ordem.
Belgelerini inceledim ve her şey yolunda görünüyor.
Vi-as hoje de manhã.
Sabah görmüştüm.
Eu também vi a Víbora Incrivelmente Mortífera na jaula dela esta manhã.
Ben de son derece ölümcül engereği sabah kafesinde görmüştüm.
Já vi o suficiente.
Yeterince gördüm.
Já vi veteranos destemidos em grandes dificuldades para chegar ao fim do mandato.
Onca sert görünen kampanyacının ilk başkanlık dönemlerini zar zor atlatışını izledim.
Da última vez que a vi.
Onu en son gördüğümde.
É a antiga estação meteorológica e... vi tudo!
Eski bir meteoroloji istasyonu, ve onu gördüm!
A última vez que a vi, mesmo ali.
Onu en son tam olarak şurada gördüm.
Já vi que não há aqui nada.
Bir şey olmadığını görebiliyorum.
A primeira vez que vi a Yeva, foi na floresta.
Yeva'yı ilk gördüğümde, ormandaydı.
- Sim, vi!
- Evet gördüm!
- Eu vi-o.
- Onu izledim.
É verdade, vi-o uma vez.
Bu doğru, bir keresinde görmüştüm.
Mas quando vi onde querias o encontro, não podia não vir.
Ama buluşmak istediğin yeri görünce kendime engel olamadım.
Eu vi.
Gördüm.
Bom, não vi.
Görmemişim.
Não a vi, portanto...
Alamadım, o yüzden...
Eu vi.
Ben aldım.
Eu vi.
Aldım.
Eu... não vi nada.
Ben bir şey görmedim.
- Sim. Vi.
- Gördüm.
Venho aqui muitas vezes e tenho a certeza de que nunca te vi.
Buraya çok sık gelirim. Seni hiç görmemiştim.
Quando vi, já estava no vermelho.
Sonra tamamen battım.
Vi alguém que não era humano fazer algo impossível.
İnsan olmayan birinin imkansız bir şey yaptığını gördüm.
Uma vez das duas que o vi.
Hmm. İki görüşmenin dışında, öyle.
Sim, vi aquele texto várias vezes, mas agora é uma fonte completamente nova.
Evet, o metne defalarca göz attım,... ama şimdi, bu tamamen yeni bir kaynak.
És o demónio mais bem vestido que já vi.
Gördüğüm en fiyakalı iblissin.
Quer dizer, em Budapeste, acho que vi apenas o interior de uma sala de concertos e o Marriot.
- Evet. Yani Budapeşte'de sanıyorum konser salonuyla Marriott'ın içinden başka bir şey görmedim.
- Quarenta minutos, da última vez que vi.
Son baktığımda 40 dakikaydı. Siktir!
O que o Jimmy vai dizer é que, da última vez que a vi, escondi a minha doença.
Jimmy'nin konuyu getirmek istediği yer, son görüştüğümüzde hastalığımı gizliyor olmamdı.
Eu vi a oferta atual.
Mevcut teklifi gördüm.
Assim que a vi, soube o que era.
Gördüğüm anda ne olduğunu biliyordum.
- Eu vi-te ontem. Estavas bem.
Dün gördüm seni, bir şeyin yoktu.
- Já te vi em algum lado...
Seni bir yerde görmüştüm.
Sabes a parte onde vês a tua vida passar diante dos teus olhos? Sabes o que vi?
Ve sen dostum hayatın film şeridi gibi gözünün önünden geçmeden önce ben ne gördüm biliyor musun?
Não o vi o verão inteiro.
Tüm yaz boyunca onu görmedim.
Vi no teu website que queres contratar alguém temporariamente. Para ajudar com a contabilidade.
İnternet sitende gördüm, mevsimlik işçi arıyormuşsun, kitaplarla alakalı yardımcı olacak birisi?
Vi, de facto vi.
Evet. Kesinlikle gördüm.
O que se passa é que te vi, Archie.
Olan seni görmem, Archie.
Olha, eu vi-vos.
Bak sizi gördüm.
Vi-te a ti e à Cheryl.
Seni ve Cheryl'i gördüm.
Já vi que não gostas de encontros secretos, mas se queres provar o Chuck, podemos arranjar isso.
Bak sen dolap tarzı kızlardan değilsin anlıyorum ama Chuck trenine binmek istersen ayarlanabilir.
- Eu vi a forma que olhaste para mim.
- Bana nasıl baktığını gördüm.
Mas desisti quando vi o livro do Chuck.
Ama bıraktım. Chuck'ın oyun kitabını gördüğümde.
Eu vi algo em Sweetwater River.
Sweetwater Nehri'nde bir şey gördüm.
Vi algo no Rio de Sweetwater.
- Yalnız mıydın? Sweetwater Nehri'nde bir şey gördüm.