English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Vistas

Vistas translate Turkish

1,988 parallel translation
Já acabaste de ver as vistas?
Etrafı yeterince gezdin mi?
Vai ser precisa muita massa para não dar nas vistas.
Bu işi sessiz sedasız halledebilmek için bir sürü rüşvet vermem gerekecek.
Arranjei uma pessoa especial para a levar a ver as vistas.
Doğa manzaralı eski yoldan götürmesi için özel birini ayarladım.
Há paisagens mais bonitas vistas do funicular.
Gezi tramvayında daha güzel bir manzara var.
Tu ficas aqui, fazes-me rir, mantém os meus negócios fora das vistas.
Burada benimle kalıp, beni güldürürsen,..... aklımın dışarıdaki işlerden uzakta kalmasını sağlarsan.
O que temos aqui, em baixo dá vistas de uma mulher inocente, É uma poderosa assassina.
Beyler, bu masum görünüşlü hanımın altında aslında acımasız bir katil yatıyor.
Mostrou-se bom anfitrião e, de tarde, levou-as a ver as vistas e elas adoraram saber coisas da cidade e fotografá-la.
İyi bir ev sahibi olduğunu kanıtladı, ve öğleden sonra onları şehir turuna götürdü... şehrin tadını çıkardılar ve bol bol fotoğraf çektiler.
Só para dar nas vistas!
Hava atma!
Não podemos dar nas vistas.
Silik bir karakter çizmek mecburiyetindeyiz.
Bem... a experiência em tempo de guerra aconselha a não dar nas vistas e a adaptarmo-nos o melhor que pudermos.
Şey, hmm... Savaş tecrübesi boyun eğmeyi ve olabildiğince uyum sağlamayı öğretiyor.
Não queria aquele burguesinho de vistas curtas, nem que fosse o Adão e eu a Eva.
O Adem ben Havva olsam, yine de o dar kafalı, küçük burjuva ile evlenmem.
Este é mais carregado e dá logo nas vistas...
Beyaz tam gözüne giren cinsten.
A polícia disse-nos que mesmo que os Tooheys fossem apanhados, ficavam livres da sentença, alegando que o sexo foi consentido, sustentados pelas provas vistas no vídeo.
Polisin bize tavsiyesi, Tooheyler yakalansa bile, seks yapmalarının isteyerek olduğu iddiasıyla uzaklaştırma cezasıyla yırtacaklarmış yönündeydi. Bu iddia video kanıtıyla destekleniyordu.
Diferente de uns idiotas egoístas que querem dar nas vistas todas as noites.
Her akşam gösteriş yapmaya çalışan bencil gerzeklerden oluşan bir grup değil.
Bem vistas as coisas se não vou dar uma queca então posso ter vingança.
Siktir et kaldığımız kadar geç kaldık zaten değil mi?
- Dou umas vistas de olhos.
- Şöyle bir göz atarım.
Havia sempre um abrigo onde me punha a salvo dos problemas e longe das vistas.
Gözden uzak ve beladan uzakta durabileceğim bir kadın sığınma evi her zaman vardı.
Quero que te vistas, que desças e esperes por mim, está bem?
Aşağıya inip beni beklemeni istiyorum, tamam mı?
Para não dares nas vistas no bairro dele.
- Neden? Mahallesinden değilmiş gibi görünmemek için.
Quaisquer depósitos irregulares vão dar nas vistas.
Böyle düzensiz banka hesapları göze batmaz.
honrar-me-ia que o vistas para ir á ópera.
Operaya gelirken giyersen çok büyük onur duyarım.
Não vistas isso, não é a minha cor preferida.
Onu giyme. Bu bana yakışmıyor ama senin üzerinde çok şık olur.
A Ellee tem cá umas vistas, hem?
- Elle'in manzarası ne güzelmiş.
Dás demasiado nas vistas, para um ladrão.
Bir hırsız için fazla gösteriş yapıyorsun.
Sam, sai desta estrada e não dês nas vistas.
Sam, yoldan uzaklaşmalı ve dikkat çekmemelisin.
O senhor sabe dar nas vistas, e sei que lhe posso arranjar trabalho.
Siz bir yıldızsınız ve size hakettiğiniz işleri bulabileceğimi biliyorum.
Não, ele está com o radar de velocidade. A dar nas vistas.
Hayır, hız tuzağı olduğunu gösteren işaretler koymak üzere dışarı çıktı.
Na verdade, preciso que não dês nas vistas por um tempo, porque isto ainda vai piorar antes de melhorar.
Çünkü bu işler iyiye gitmeden önce hep kötüye gider.
As atrocidades que cometeu serão agora vistas pelo mundo inteiro.
Yaptığınız canavarca şeyleri artık tüm dünya bilecek.
Tens alguma coisa para dizer ou estás apenas a ver as vistas?
Söyleyecek birşeyin var mı, yoksa yalnızca vitrinlere mi bakıyorsun?
Não pode ter vistas curtas, jovem.
İş işten geçmeden kararını vermelisin genç adam.
Sabes, já que esta pode ser a última vez que podes ver o mundo exterior... talvez devas ver as vistas antes de regressares a Chastity Belt Island.
Biliyorsun, bu senin dış dünyayı son kez görüşün olabilir belki İffet Kemeri Adası'na geri dönmeden önce bir şeyler görsen iyi olur.
Vistas as coisas, esta história começou com um assassinato, e terminou com um suicídio.
Eğer, onun hikâyesine inanırsak onlar bir cinayet için yola çıktı ve intiharla sonuçlandı. Hepsi bu kadar işte.
Faz o mesmo que eu e não dês nas vistas, por favor.
Ben ne yaparsam onu yap ve lütfen dikkatleri üzerine çekme.
Amanha teras a tua primeira luta e quero que te vistas bem.
İlk dövüşün yarın. İyi görünmeni istiyorum.
Não darei nas vistas.
Çok zorlamam.
Como são as vistas daí?
Görüş alanın nasıl?
Brenda, agora que instalámos o seu pai, gostarias de te casar na varanda do quarto de um agradável hotel com vistas para o mar somente com o teu pai e eu e a irmã de Fritz como testemunhas?
... şimdi, babanı yerleştirdiğimize göre okyanusa bakan güzel bir otel odasının balkonunda evlenmeye ne dersin? Şahit olarak sadece baban ve ben ve Fritz'in kız kardeşi olacak?
Este filme é verdadeiramente um dos mais incomuns alguma vez feitos contém cenas que sob nenhuma circunstância devem de ser vistas por alguém com problemas de coração ou alguém que é facilmente perturbado.
Bu film, şimdiye kadar ki alışılmadık şekilde çekilmiş doğrulardan birisi olup içerdiği sahnelerle hiç bir şekilde kalp hastalığı olan ya da kolay üzülenlerce seyredilmemelidir.
Estacionada, sem dar nas vistas.
Orada çaktırmadan park etmiş olan.
As ossadas foram vistas por inspectores de petróleo de helicóptero.
Kalıntıları, bir helikopterdeki petrol keşif takımı, fark etmiş.
Dá nas vistas. E nós somos artistas.
Bu gösterişli ve biz şov insanlarıyız.
Você e a Dra. Brennan já foram vistas na ImagiCon a fazer perguntas, certo?
Sen ve Dr. Brennan, ImagiCon'da sorular sorarken görüldünüz, değil mi?
Deste lado, vão observar vistas panorâmicas do oceano inacessíveis a outros tipos de transporte, enquanto do vosso lado, serão apresentados a 56 km de lojas dos trezentos, Jiffy Lubes e casas em cinzas com piscinas debaixo do chão.
Bu tarafta, panaromik ve başka ulaşım araçlarında karşılaşamayacağınız türden bir okyanus manzarası, bu tarafınızda ise üç yüz elli mil boyunca CostCo'lar Jiffy Lube'lar ve havuzu yerin altında olan cüruf briketiyle kaplı evler göreceksiniz.
Não darmos nas vistas. E não matarmos em público. A menos que queiramos morrer, claro.
Kendimizi göstermeyiz ve dikkat çekici bir şekilde öldürmeyiz tabi ölmek istemezsen.
Está bem, vou deixar que te vistas.
Tamam, çıkayım da giyin.
Pára de dar nas vistas, ele vai ficar bem.
Endişelenme, John. Sapasağlam geri dönecektir.
Camisa e gravata. Deves andar a dar nas vistas.
Gömlek ve kravat, bunu yapmak zor olmalı.
Dá um bocado nas vistas...
Pek zekice olmaz.
Nunca vistas o colete de ferro quando eu te bato!
Git!
Seria bom para o Lez Girls se a tivesses feito, mas vocês não podem ser vistas juntas.
Ama ikinizin bir arada gözükmemeniz lazım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]