Translate.vc / Portuguese → Turkish / Vs
Vs translate Turkish
917 parallel translation
O conceito de esquimós como "comedores de gordura de baleia" é errôneo.
Donyağı ( Balina, vs. yağı ) yiyen Eskimo, yanlış bir kavramdır.
Sem a ajuda de um teatro ( um filme sem palco, actores, etc. )
SAHNE OLMAKSIZIN ( filmde set, aktör vs. yoktur. )
Por ordem de, etc, etc, e com as iniciais.
Emri veren, vs., vs., vs., ve imza.
É um génio com motores, máquinas, rádios, etc.
Motor, makine, telsiz vs. konusunda dahidir.
Não tens um negócio a gerir ou uma escola para ensinar, ou...?
Yaptığınız bir iş veya çalıştığınız bir okul vs. yok mu?
"Quem cause a morte de seu cônjuge, filha ou irmã" "pelo ato no qual descobre uma relação carnal" "e no estado de ira ocasionado pela ofensa a sua honra, etc. etc..."
" Her kim, karısının, kızının ya da kız kardeşinin gayrimeşru... cinsel birliktelikte bulunduğunu öğrenmesi üzerine... onurunu ya da aile şerefıni korumak adını, onlardan birinin, vs...
Depois de 40 anos curando frieiras e machucados... dor de barriga e buracos de bala... acho que eles me devem isto.
40 yıl mayasıl, soğuk ısırığı, karın ağrısı vs........ hastalıklarını iyi ettikten sonra bana bunu borçlular diye düşümdüm.
Quero saber sobre a sua vida... o que faz, com quem se encontra.
Nasıl yaşadığını da bilmek isterim. Ne yapıyor, kimlerle görüşüyor vs.
Atravessando Paris, percebi que todas as mulheres tinham feito o mesmo... para seu próprio prazer, ou para o dos outros.
Ve Paris'in bu tarafına geldim. Şunu fark ettim bütün kadınlar kendi zevkleri vs. için aynı şeyi yapıyor.
Atenciosamente, etc., Brigadeiro Mainwaring Smith Smith Smith, etc.
Saygılarımla vs Tuğgeneral Mainwaring Smith Smith Smith, vs.
Falecido, etc.
Merhum, vs.
P.S., etc. Vá lá, outras patentes, mostrem o que valem.
Not, vs. Haydi diğer rütbeler, hodri meydan.
Isto não é Epstein vs Epstein?
Epstein'lerin boşanma duruşması değil mi bu?
Negros, gordos, magros, egípcios, você escolhe.
İngilizler, zenciler, beyazlar vs.
"aqui mencionados", etc...
"... vs, vs, kaybedeceğimin altına imza atarım "...
"... incendium gloria culpam ", etc, etc.
"... incendium gloria culpam, " vs, vs.
A falta de roupa, comida, café ou açúcar era aceita, mas não havia malandragem, enganação ou roubo que as pessoas não cometessem para obter mais gasolina.
Kıyafet, yiyecek, kahve, şeker, bunların hepsi kabul gördü. Ancak fazladan benzin tedarik etmek için, hiçbir şekilde hırsızlık, gasp, hile vs. olayları yaşanmadı.
Vs sabe o Connor da contabilidade?
O'Connor muhasebeyi bıraktı biliyor musun?
Vão recorrer em Illinois, e alegar Daylight Book Company vs. Summerville, US268 - esperem,
Dava lllinois mahkemesinde temyize gitti Daylight Kitap Şirketi'ne karşı Summerville, US268 - hayır, bir dakika.
Declarações, testamento, confissões juradas, etcetera, etcetera, etcetera.
- Raporlar, vasiyetler, yemin itirafları - vs, vs, vs
Biologia, Química, Álgebra, Inglês, Francês, Física, História etc.
Biyoloji, kimya, cebir, İngilizce, Fransızca, fizik, tarih vs.
Talvez com outro frigorífico ou qualquer outra coisa.
"Belki farklı bir buzdolabı, tuvalet vs kullanırlar." Ya da başka bir ıvır zıvır.
Simplesmente devido às vossas qualidades únicas, folha de serviço, coragem, etc.
Basitçe söylemek gerekirse, benzersiz yetenekleriniz saha kayıtlarınız, cesaretiniz, vs, vs
Acolá... uma ultra moderna unidade de esterilização. Depois passa-se à embalagem, à etiquetagem e à expedição, etc.
Şuraya da... - ultra modern sterilizasyon ünitesi - taşıma, paketleme, yükleme, vs. vs. -
Talvez se refira a uma TV ou a uma máquina de lavar.
Televizyon, çamaşır makinası, buzdolabı vs.
Esta autorizado a apanhar e a vender todas as bananas na área entre Amantido e Limas.
Amandito ve Limas arasında muz ticareti yapma yetkisi veren adınıza düzenlenmiş bu belgeyi, vs, vs...
Copeiro, garçonetes... camareiros, alfaiate, médico de serviço... jardineiro, pasteleiro, etc...
Aşçı yardımcıları, hizmetçiler, kat hizmetçileri, oda hizmetçileri, sağlık elemanları, bahçevanlar, çobanlar, vs...
"Loyola contra Notre Dame?" Num jogo de hóquei em campo?
"Loyola vs Notre Dame?" Tarla hokeyi oyununda mı?
Harvard e tudo o mais.
Harvard... vs.
Comida, bebida, seja o que for.
Yiyecek içecek vs. Hey!
Trouxe-te um lanche. Frutas frescas e coisas.
Sana hafif bir şeyler getirdim, biraz taze meyve vs.
O caso é o da coroa vs. Capitão Edmund Blackadder... o assassino de pombos!
Önümüzdeki dava ise, Yüzbaşı Edmund Blackadder'a karşı açılan seni güvercin katili!
Procuramos túneis, armadilhas, caminhos não assinalados, o que for.
Tünel, sığınak, haritada olmayan patikalar vs. arayacağız.
Droga, dinheiro "lavado", etc.
Uyuşturucu, aklanmış para, vs.
Dá jeito para fugir a maridos ciumentos, sócios, etc...
Kıskanç kocalar, iş ortakları vs. Lçin çok faydalı oluyor.
É um assunto complicado, etc... Acho que é melhor deixarmos como está.
Ya da şu açıdan bakarsak hepimiz küçük adamlarız, olayın içini dışını bilmiyoruz, her şey içiçe geçmiş vs...
'Como a Inglaterra é o tributário fiel da Dinamarca... e o amor entre ambos floresce como a palmeira, etc... ao ler o conteúdo desta carta, sem mais demora... os seus portadores, Rosencrantz e Guildenstern,... devem ter morte imediata.'
İngiltere Danimarka'nın sadık bir koludur ve aralarındaki sevgi bir palmiyeyi büyütecek kadarken, vs. Bu içerikler bilindiğinden, hiç bir gecikme olmaksızın hamiller Rosencrantz ve Guildenstern, hemen idam edilmelidirler.
Desde Bundy vs Escuteiras da América... Quando alegaste teres-te engasgado com um osso numa bolacha? Nenhum juiz voltou a acreditar num Bundy.
Amerikan İzci Kızlar kulübüne tereyağlı kurabiye yerken boğazına kemik kaçtığı iddiasıyla açtığın davadan sonra hiçbir yargıç bir Bundy'ye inanmadı.
Dispenso guardinhas como você.
SWAT takımı vs. Pazar akşamı maç yorumcularına ihtiyacımız yok.
Elas vão mostrar-vos amor num táxi... amor quando um dos parceiros está a dormir... amor na rua, etc...
Size taksi de sevişmeyi diğeri uyurken sevişmeyi sokakta sevişmeyi vs. vs. gösterecekler.
O povo do Estado do Alabama vs. William Robert Gambini e Stanley Marcus Rothenstein.
Alabama Eyaleti kamu davası, William Robert Gambini ile Stanley Marcus Rothenstein'ye karşı.
O Coutelle lançou um alerta para todas as unidades, etc... "
Coutelle tüm birimlere bülten yayımladı, vs. "
Eu e o George temos bilhetes... 4 bilhetes grátis para o jogo Knicks vs Bulls, no Madison S. Garden.
George ve bende dört tane bedava bilet var Madison Square Garden'daki Knicks-Bulls maçına.
Cavalheiros, referis-vos a judeus, ciganos, negros e por aí em diante.
Ama beyler, Yahudiler, çingeneler, zencilerden vs. söz ediyorsunuz.
Blá, blá, blá. Façam isto, façam aquilo.
Vesaire.. vs.vs. Bunu yap, şunu yap.
Blá, blá, blá..
Vs... vs.vs..
Blá, blá, blá.
Vesaire... vs.vs..!
Mas não sinto nenhum efeito especial.
- Başka tatlarda ekleyebilirim... kuzu barbekü, peynirli omlet, soğanlı biftek vs... - Ama hiç bir değişiklik hissetmiyorum.
Ah, não é nada. Digamos que...
Sadece hayatıyla ilgili bazı detaylar, ahlaki değerleri vs.
... o lado este... ... é zona sua. O Gabriel Cash...
Doğu yakasında şehrin size ait sektöründe Gabriel Cash bana 60 milyon dolara patladı bu da silah kaçakçılığı, uyuşturucu vs. demektir.
Processo Bundy vs Fitzwilley.
Bundy ve Fitzwilley davası.