Translate.vc / Portuguese → Turkish / Vé
Vé translate Turkish
1,336,886 parallel translation
Sou o vosso director interino, o Sr. Griffin. E para mostrar que sou um director divertido, vou fazer o "Desafio do Balde de Gelo".
Ben geçici müdürünüz Bay Griffin ve bu buz kovasıyla size meydan okuyarak nasıl eğlenceli bir müdür olduğumu göstereceğim.
Muito bem, talvez possamos experimentar e ver como corre.
Pekala, belki deneyebilir ve nasıl yürüdüğüne bir bakabiliriz.
Isto vai fazer com que as sapatilhas das pessoas fiquem pegajosas e depois vamos ter que ouvir os... o dia todo!
Şimdi insanların ayakları yapış yapış olacak ve bütün gün şu sesi dinlemek zorunda kalacağız.
Põe-te de joelhos e lambe aquilo!
Şimdi dizlerinin üstüne çök ve yalamaya başla.
E os amigos deles, o Jeremy e a Bridget.
Arkadaşları Jeremy ve Bridget'a da.
Onde posso encontrar esse Jeremy e Bridget?
Bu Jeremy ve Bridget'ı nerde bulabilirim?
Vão haver algumas mudanças por aqui, e que melhor maneira para mostrar que falo a sério do que destruir uma secretária com um taco de basebol?
Burası artık değişecek ve ne kadar ciddi olduğumu size göstermenin en iyi yolu bu beyzbol sopasıyla masayı parçalamak.
Digam-lhe que estou preso nos tacos e que me venha buscar. Ela saberá o que significa.
Sopaların üstünde olduğumu ve beni gelip almasını söyleyin, o anlar.
Nós as quatro juntámo-nos na noite passada e fizemos uma lista de 11 estudantes e dois professores de que precisas de fazer alguma coisa.
Geçen gece dördümüz beraber 11 öğrenci ve 2 öğretmenle ilgili yapman gerekenlerin bir listesini hazırladık.
E ele chamou-te gordo.
Ve sana şişko dedi.
E no que toca ao Jason O'Neil... talvez possas puxar-lhe as calças durante uma assembleia.
Ve belki Jason O'Neil içinse, herkesin önünde pantolonunu indirtiriz.
Acabámos de nos aperceber que podemos guardar o dinheiro todo, ficar com a vossa casa, e matar-vos se tentarem fazer alguma coisa.
Tüm parayı, evi alabileceğimizi ve sizi öldürsek bile sizin bu konuda bir şey yapamayacağınızın farkına vardık.
Muito bem, vamos só até lá fora e pensar numa contraproposta.
Pekala. Dışarı çıkalım ve şu meseleyi çözelim.
E... fecharam-nos cá fora.
Ve bizi dışarı kilitlediler.
E a minha carcaça de pão de passas de canela?
Peki ama tarçınlı ve kuru üzümlü ekmeğim nolacak?
Queres comer pão deformado com passas na rua e ver a polícia invadir o sítio?
Caddenin karşınına geçip ve polisin baskınını seyrederek kuru üzümlü ezilmiş ekmek yemek ister misin?
Jeff Banfield, gostaria que viesses até cá em baixo, tirasses as calças e te sentasses.
Jeff Banfield, aşağı gelip pantolunu indirmeni ve bu sandalyeye oturmanı istiyorum.
Só um pouco dos três "R" : reler, rescrever e rebentar com o saco deste tipo.
Sadece 3 R. Okuma, yazma ve bu çocuğu rezil etme.
Sim, mas depois fui à Tailândia para fazer turismo sexual e pinoquei todos os disparates para fora de mim.
Evet. Ama sonra Tayland'a seks gezisi için gittim ve benden akılsız kim varsa çaktım.
Porque o que tu e o teu pai têm feito é errado.
Çünkü sen ve baban yanlış yapıyordunuz.
Nada de ir de cabeça para baixo e esperem até eu dizer que podem ir.
Başınız önde atlamak yok ve ben tamam diyene kadar bekleyin.
Claro, deixa-me só fazer uma estranha e nada atraente caminhada até ti.
Tabi ki. Fevkalede tuhaf ve itici havuz yürüyüşümle size doğru gelmeme izin verin.
Senhoras e senhores, o voo 427 para Filadélfia foi cancelado.
Bayanlar ve baylar. 427 sayılı Philadelphia uçuşumuz iptal olmuştur.
A Isabella vai passar por cá e vamos levar os miúdos ao parque.
Isabella gelecek ve beraber çocukları parka götüreceğiz.
Ouve, consigo ver porque estás preocupada pelo facto da namorada do Chris ter filhos, mas... ele está feliz, e ela parece gostar dele.
Bak, Chris'in kız arkadaşının çocukları olduğu için çok endişeli olduğunu görebiliyorum ama o mutlu ve hatunda ondan hoşlanıyor.
Vou chamar-te "Juan" ( Um ) e vou chamar-te a ti "Dois".
Seni 1 ve seni de 2 diye çağıracağım.
Ouve, fiz uma promessa à Isabella e vou mantê-la.
Bak, Isabella'ya bir söz verdim ve tutacağım.
Muito bem, malta, para vocês só o melhor, por isso comprei-vos comida orgânica, sem OGM e hormonas.
Pekâla çocuklar. Sizin için en iyisi olmalı onun için sizlere tamamı organik, GDO'suz ve hormonsuz besinler aldım.
Amo a Isabella e amo os filhos dela.
Isabella'yı ve çocuklarını seviyorum.
Muito bem, Phil, venha para o meu lado, é a vez da Ashley.
Pekâla Phil, buraya gel ve yanımda dikil, Ashley'nin sırası çünkü.
Ashley, vá em frente, escolha uma resposta, encontre uma pergunta, gire a mesa, e lembre-se : o relógio está a andar para trás.
Ashley başla bakalım. Bir cevap seç, soruyu bul ve çarkı döndür ve unutma, zaman akıyor.
E como?
Niçin ve nasıl?
Porquê... e... como!
Niçin ve nasıl?
Vamos apenas ter que a levar a ela e aos bebés clandestinamente.
Onu ve çocukları burdan kaçırmak zorundayız.
Tudo o que tens que fazer é dizer "sobrancelhas tingidas de preto" para o vento e ele aparece.
Sadece, hepimizin rüzgara doğru "Kara Kaşlı" demesi yeter ve o da ortaya çıkacaktır.
Senhora Griffin, correria o risco de me contrabandear a mim e aos meus filhos pela fronteira?
Bayan Griffin, bana ve çocuklarıma sınırı geçirme riskini gerçekten almak istiyor musunuz?
Vamos comer sloppy joes.
Kıymalı ve domates soslu sandviç yiyoruz.
- Vamos comer sloppy joes.
Kıymalı ve domates soslu sandviç yiyoruz.
Ei, só para te avisar, o amigo do meu pai, o senhor Quagmire, vai dizer-te muitas coisas e vão ser todas nojentas.
Sadece bil diye söylüyorum. Babamın arkadaşı Bay Quagmire sana bir sürü şey söyleyecektir ve hepsi de iğrençtir.
Vim assim que ouvi falar de ti. E depois meti-me no meu avião.
Duyar duymaz, uçağıma atladım ve geldim.
E fugiu com a minha pulseira de amizade.
Isırıldım ve bilekliğim de gitti.
O Chris está magoado e não temos comida nenhuma nem água.
Chris yaralı ve ne suyumuz ne de yiyeceğimiz var.
Não a vossa, Chris ou Peter.
Sizlerinkini değil, Chris ve Peter.
Que tal um pedaço verde e duro ou uma bola de melão toda vistosa?
Sert meyveler ve kaynamış kavun dilimleri tam da size göre.
Encomende agora e faça alguém sentir-se culpado por atirá-lo directamente no lixo seis horas depois.
Hemen şimdi sipariş verin ve 6 saat sonra çöpe atacak kişinin kendisini suçlu hissetmesini sağlayın.
Bem, o meu apelido ajuda a manter um tecto sob as nossas cabeças e paga o teu passatempo.
Çünkü benim soyadım, geçinmemize ve hobilerin için gereken parayı kazanmamıza yardım ediyor.
És um inútil e um fraco!
İşe yaramaz ve iradesiz.
Recebi todas as tuas cartas e gosto do teu bigode.
Gönderdiğin tüm mektupları aldım ve bıyıkların çok hoşuma gitti.
Ele ficou chateado e desligou.
Çok sinirlendi ve kapattı.
Os Patriots estão a pedir o seu terceiro e último desconto de tempo.
Patriots üçüncü ve son molasını da aldı.
- Bem, por precaução, estarei lá em cima a vestir os meus boxers e meias pretas.
Tamam. Her ihtimale karşı yukarı çıkıp donumu ve siyah çorabımı giyeyim.