English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Portuguese → Turkish / Vénus

Vénus translate Turkish

790 parallel translation
A Vénus de hoje e o Pensador de amanhã.
Bugünün Venüs'ü. Yarının düşünürü.
E aquele é Vénus.
Şu da Venüs.
Estamos a ir para Vénus. Vamos para leste.
Venüs'e doğru doğuya gidiyoruz.
- Sim, como em "Vénus de".
- Evet.'Milo Venüsü'ndeki gibi.
No entanto, parecem concordar, que tanto Vénus ou Marte são as hipóteses mais prováveis.
"Fakat, Mars ya da Venüs'ün en olası gezegen olduğu konusunda, hemfikir görünüyorlar."
" Dei o chapéu a uma moça com os atributos da Vénus de milo e mais
Şapkamı, Milo'lu Venüs'ten daha alımlı olan vestiyerdeki kıza bıraktım.
O Coronel Calder acabou de regressar de uma expedição a Vénus.
Albay Calder Venüs'e yapılan keşif gezisinden yeni döndü.
A Vénus.
Venüs.
O planeta Vénus.
Venüs gezegeni.
- O planeta Vénus?
- Venüs gezegeni mi?
Informaram-me que este assunto estava ligado a algo grandioso, mas o planeta Vénus?
Bu meselenin çok önemli olduğunu bildirmişlerdi... ama Venüs gezegeni?
Em Vénus, nenhum ser humano é capaz de respirar e sobreviver muito tempo, mesmo que use o que consideramos um equipamento respiratório resistente.
Venüs atmosferi insanların nefes alması ve uzun süre yaşayabilmesi için uygun değil. Hem de her koşulda çalışan solunum cihazlarımıza rağmen.
Em Vénus, descobrimos por acidente que estes animais... são susceptíveis ao choque eléctrico e que a voltagem controlada os paralisa.
Venüs'te tesadüfen bu yaratıkların elektrik şokuna karşı... zayıf olduklarını ve kontrollü voltajın onları bayılttığını keşfettik.
"aterrou no planeta Vénus."
"Venüs gezegenine inmiştir."
- Vénus?
- Venüs mü?
"... aterrou no planeta Vénus e regressava à Terra quando a nave...
"... Venüs gezegenine inmiştir. Gemi denize düştüğünde...
Veio de Vénus.
O canavar Venüs'ten gelmektedir.
É objectivo essencial do estudo científico... saber se se pode sobreviver à atmosfera de Vénus, venenosa para os humanos.
Bu, insanlar için zehirli olan Venüs atmosferinde... yaşayabilmemiz için yapılan bilimsel bir çalışmanın önemli bir deneğidir.
Ou isso é normal em Vénus?
Yoksa bu Venüs'te normal mi?
O General Mclntosh falou-nos na importância... de saber como este animal sobrevive em Vénus.
General Mclntosh bu yaratığın Venüs'te... nasıl sağ kaldığını öğrenmemizin önemini anlattı.
Descobrimos que o aparelho respiratório inclui uma espécie de... filtros fibrosos que bloqueiam os vapores venenosos de Vénus.
Yaratığın solunum sisteminde, Venüs'teki tüm zehirli gazları... bloke eden bir tür lifli filtre elemanı olduğunu keşfettik.
Sempre tive curiosidade em conhecer Vénus.
Venüs'ü hep merak etmişimdir.
Armadilha de Vénus.
Adı ne? Venüs sinekkapanı.
Vénus faz um novo penteado ou uma manicura.
Venüs saç ya da manikürünü yaptırıyor.
Resultou ser uma verdadeira Vénus.
Gerçek bir Venüs'e benzemişsin.
Essas duas filhas de Vénus tinham que ludibriar os gladiadores... obrigá-los a lutar até à morte, e antes que eu desse por isso... tinha uma revolta nas mãos!
Venüs'ün bu iki kızı gladyatörleri kışkırttılar... onları ölümüne dövüşmeye zorladılar, ve ne oluyor demeye kalmadan... kendimi bir devrimin ortasında buldum.
Tem uma estética de Vénus de Milo.
Sizde Venus de Milo estetiği var.
Foi de Vénus que escolheste ser descendente, não foi?
Sen Venüs'ün soyundan gelmeyi seçmiştin, değil mi?
Marte, Vénus e Mercúrio.
Mars, Venüs ve Merkür.
- A droga de Vénus, Harry.
- Venüs hapları, Harry.
Droga de Vénus?
Venüs hapları mı?
De Joana a Vitória, de Vénus em Gioconda
# Jeanne ve Victoria Venus ve Mona Lisa vardı oralarda #
Até agora, uma possível resposta poderia estar relacionada com o satélite enviado a Vénus.
Bu sorunun cevabı, son keşif uydusunun venüse fırlatılması nedeniyle, yine uzay konusunda odaklanıyor.
O senhor vem de uma reunião sobre a destruição da nave em Vénus?
Venüse fırlatılan uydu konulu toplantıya katıldınız mı acaba?
Chora incessantemente a morte de Tebaldo, e por isso pouco lhe falei de amor, pois Vénus não sorri numa casa de lágrimas.
Tybalt'ın ölümüne çok fazla ağlıyor. Az konuşabildim sevgiden. Venüs gözyaşı dökülen evde gülümsemez de.
Não nos vamos contentar por muito tempo com Marte e Vénus.
Uzun vadede, Mars ve Venüs yeterli olmayacak.
Júpiter e Vénus estão em bom aspecto com Plutão.
- Jüpiter ve Venüs Pluto ile iyi bir görünüşte yer alıyor.
Chamo-me Fon e o meu planeta é Vénus.
Adım Fon, gezegenim Venüs.
Vénus de Milo de carne e osso, se é que é de carne e não de Guinness e champanhe.
Milo Venüsü'nün ete bürünmüş hali. Siyah Kadife değilse.
Venus, olha só para isto.
İzle şunu Venus.
- Olá, Venus.
- Merhaba Venus.
Anda, Venus.
Haydi gel Venus.
- Já estamos preparados, Venus?
- Şimdi hazırız, değil mi Venus?
Depois, ouço o Hercules a dizer à Cleo : "A Venus sabe demasiado."
Sonra Hercules'in Cleo'ya "Venus çok şey biliyor" dediğini duydum.
A Venus?
Venus mü?
Sai, Venus!
Çık dışarı Venus!
A Venus e o Phroso têm sido muito gentis comigo.
Venus ve Phroso bana çok iyi davrandılar.
Venus de.
Venüs...
Pouco me importa se ele é Venus, Adonis e Mercurio juntos.
- Saçma. Venüs de olsa, Adonis ile Merkür'ün her ikisi de olsa umurumda değil.
Marlboro, quando foi a última vez que fizeste amor no farol de Point Venus, no Taiti?
Şimdi ona sor, ona sor, " Marlboro, en son ne zaman seviştin, şimdi... fenerinde mi veya Tahiti'deki Venüs Burnunda mı diye? Veya dışarıdaki su birikintisinin içinde.
Já ouviram falar do projecto Vénus?
Venüs Projesi'ni duydunuz mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]