Translate.vc / Portuguese → Turkish / Vírus
Vírus translate Turkish
5,898 parallel translation
Já sei onde o Leland Goines arranjou a origem do vírus.
Lelan Goines'ın virüsün ilk halini nerede tuttuğunu biliyorum.
O vírus. Onde está?
Virüs nerede?
Para onde estão a levar o vírus?
Virüsü nereye götürüyorlar?
- Deixar que se mate. - É tarde demais para impedi-lo de fazer o vírus.
Virüsü yapmasını engellemek için çok geçti.
Não fazia ideia que fosse mutar e espalhar-se como um vírus de sexo zombie.
Mutasyona uğrayacağını ve deli zombi seks virüsü gibi yayılacağına dair bir fikrim yoktu.
O sistema tem um vírus. Os vídeos desaparecem, às vezes.
Görüntüler karıncalı ve zaman zaman kayboluyor.
Presumo que esteja a usar os postulados de Koch na tentativa de determinar se estamos a lidar com um vírus neurotrópico ou talvez algum tipo de bactéria patogénica. E de que raio estou eu a falar?
Sanırım nörotrop virüs mü yoksa muhtemelen bir tür bakteriyel patojen olup olmadığını anlamak için Koch'ın ilacını ekliyorsun.
- Como um vírus?
- Virüs gibi bir şey mi?
- Como um vírus nuclear.
- Nükleer virüs.
Vou enviar um vírus para este telemóvel.
O telefona bir solucan yüklüyorum.
O vírus vai procurar no telemóvel informações relativas à Sameen, e 18 segundos depois, vai para o telemóvel de outro Agente, e não vai parar até encontrar o que procuramos.
Solucan telefonda köşe bucak Sameen'le ilgili bilgi arayacak. Ve 18 saniye sonra bir sonraki Samaritan telefonuna geçecek. Ve aradığımız şeyi bulana kadar da durmayacak.
A única esperança era um estudo com um vírus que repararia o ADN afetado.
Tek ümidi, zarar görmüş DNA'sını onaracak bir virüsle yapılacak deneysel bir çalışmaydı.
- Para o vírus que o Kevin emite.
- Kevin'in yaydığı virüs için.
É um vírus?
- Virüs mü bu?
O vírus perde o efeito daqui a algumas horas.
Virüsün etkisi birkaç saate geçecek.
Afinal, o Kilgrave é um vírus.
- Kilgrave virüsmüş meğer.
Um vírus perigoso espalhou-se por todo o edifício.
Tehlikeli bir virüs binaya yayılmış durumda.
Ele disse... o vírus. Ele muda drasticamente as pessoas.
İnsanları kötü yönde değiştiriyormuş.
O vírus deve ter vindo pelo ar.
Virüs hava yoluyla bulaşıyor olmalı.
- Está bem! E se for uma bomba ou um vírus?
Peki ya o bir bomba ya da bir virüsse?
Os vermes carregam um vírus muito agressivo.
Bu kurtçuklar oldukça saldırgan bir virüsü taşıyor.
O vírus vai reanimar os vossos cadáveres.
Virüs, cesetlerinizi yeniden canlandıracak.
O vírus dava um grande antibiótico, se não nos transformasse primeiro em vampiros.
Bu virüsten çok iyi antibiyotik olur. Tabii önce bizi vampire dönüştürmeseydi. Dr. Goodweather!
Claro, temos encontros amorosos "online", e vírus de computador.
Öyle bir şey mi var? Evet, flört sitelirimiz var, bilgisayar virüslerimiz var.
... espalhou-se como um vírus...
- Sokuk işletim sistemin virüs gibi yayılarak donanımı bozana kadar iyiydi.
- Onde está o vírus?
- Virüs nerede? Of ya.
Aqui é onde consegues o vírus. Vírus?
- Demek virüs eline bu şekilde geçiyor.
Há um vírus naquela história?
- O şey virüs mü?
Há uma empresa que produz o vírus.
- Virüsü üreten bir şirket var...
ANO 2013 Apesar das nossas influências, não fomos capazes de saber a localização do laboratório que cultiva o vírus.
Tüm nüfuzumuza rağmen virüsün oluşturulduğu laboratuvarı bulamıyorduk.
A Jennifer deu-nos a localização da sala nocturna, mas a origem do vírus foi destruída pelo James Cole.
Jennifer bize Gece Odası'nın yerini verdi. Ama virüsün kökeni James Cole tarafından yok edildi.
Perdemos o vírus na Chechénia.
Virüsü Çeçenistan'da kaybettik.
O vírus, onde está?
Virüs nerede?
Tens um vírus a funcionar agora. Acabou.
Artık elinde çalışan bir virüs var.
O vírus, a viagem no tempo.
Virüs, zaman yolculuğu.
Como é que libertam o vírus? Não sei.
- Virüsü nasıl yayacaklar?
ANO 2015 O vírus... Não há uma maneira melhor?
Virüsten daha iyi bir yol var mı?
O lançamento do vírus não depende de nós, como devia ser.
Virüsün ortaya çıkması bizden bağımsız. Tam da olması gerektiği gibi.
De acordar a meio da noite... e de carregar um programa no núcleo de estase... e colocar o vírus enquanto todos dormiam.
Gecenin bir yarısı uyanıp dolaşım sistemi çekirdeğine program yüklendi. Virüs herkes uyurken ekildi.
Se for um vírus, é um que nunca vimos antes.
Bir virüsse de daha önce görmediğimiz bir virüs.
Não. Os vírus trazem sintomas.
Hayır, virüslerin belirtisi olur.
- Do vírus?
- Virüsten mi?
O vírus é libertado ou isso.
Bu virüs müdür nedir serbest bırakıldı işte.
Não achas que é o vírus?
Virüs olduğunu düşünmüyor musun?
Que já tínhamos acabado com toda esta porcaria do vírus.
Bence bu virüs olayıyla işimiz bitti.
Por favor, diz-me que não é o vírus outra vez.
Tekrar virüs deme bana.
Continuo a perguntar-me se foi por causa do vírus... ou o vírus foi apenas uma desculpa? Não estás a pensar em fazer a mesma coisa, pois não, Gord?
Kendime sorup duruyorum, virüs yüzünden miydi yoksa virüs bahane miydi?
Os soldados usam umas máscaras, mas não existe protecção contra o vírus.
Askerler maske takıyorlar ama virüsten korunmanın bir yolu yok.
Se o Adam tiver razão, não resta muito tempo antes dos soldados morrerem por causa do vírus.
Adam haklıysa askerler virüsten ölmeden önce çok zaman yok.
Porquê criar um vírus assim?
Böyle bir virüsü neden tasarlayasın?
Que tipo de vírus?
- Nasıl bir virüs?